Depresyonda mıyım?
Yazar İpek İzgialp • Psikolog • 11 Aralık 2017 • Yorumlar:
Her insan hayatının bazı dönemlerinde istenmeyen, beklenmeyen, hayal kırıklığına uğratan olaylar karşısında, geçici bir süre üzüntü, kırgınlık, mutsuzluk, kızgınlık, keder, karamsarlık gibi depresif duygular yaşar. Bu duygular çok doğaldır ve genellikle kısa bir süre sonra etkisini kaybeder. Ancak, depresif şikayetlerin iki haftadan uzun sürmesi, kişinin günlük yaşantısını olumsuz etkilemesi ve sorumluluklarını yerine getirmesini engellemesi durumunda kişinin depresyonda olduğu söylenebilir. Depresif belirtiler, duygusal, zihinsel, davranışsal ve fiziksel olmak üzere dört grupta toplanır:
-
Duygusal belirtiler: Mutsuz, ağlamaklı, kederli, hüzünlü hissetme, karamsarlık, umutsuzluk, çaresizlik, daha önce keyif alınan işler, hobiler ve alışkanlıklardan artık hoşlanmama, kendini değersiz hissetme, küçük görme, kendini beğenmeme, suçlu ya da günahkâr hissetme, yalnızlık hissi, boşluk duygusu, alınganlık, huzursuzluk
-
Zihinsel belirtiler: Konuşulanlara, okunan şeylere, izlenilenlere dikkatini verememe, konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık, kararsızlık, tekrarlayan ölüm düşünceleri, intihar planları
-
Davranışsal belirtiler: Sosyal ilişkilerden kaçınma, yalnız kalma isteği, cinsel isteksizlik, motivasyon eksikliği, keyif veren aktiviteleri erteleme, sinirlilik
-
Fiziksel belirtiler: Önemli derecede kilo kaybı veya alımı ve iştahta artma ya da azalmanın olması, uykusuzluk ya da aşırı uyku hali, halsizlik, yorgunluk hissi, enerji kaybı, bedensel ağrılar
Kişinin şikayetleri, yukarıda sayılan tüm belirtileri karşılamayabilir. Depresyonun şiddetine göre, belirtilerin sayısı ve sıklığında farklılıklar olabilir.
Her yaştan insanın ani kayıplar, ayrılık, maddi sıkıntılar, uzun süreli yüksek düzeyde strese maruz kalma gibi olumsuz olaylar ve tıbbi hastalıklar gibi nedenlerle depresif şikayetleri olabilir. Depresyon, 65 yaş üzerindeki kişilerde de sıklıkla görülür. Bu yaş dönemindeki sağlık durumu, kullanılan ilaçlar ve kişilerin sosyal çevrelerindeki değişikler depresyona zemin hazırlayabilir. Kanser, karaciğer hastalıkları, böbrek yetmezliği ve daha birçok hastalık sebebiyle sürekli hissedilen ağrılar, başkalarına bağımlı hale gelme ve günlük yaşantıda birtakım kısıtlamaların olması bu yaş grubundaki bireyleri zorlar. Ayrıca, yaş ilerledikçe çevrelerindeki önemli kişileri, sevdiklerini kaybetmenin acısını ve yalnızlığını da yaşarlar. Fiziksel sağlığın bozulması, ölüme yaklaşmayla ilgili düşünceler, fiziksel becerilerin, gücün, gençlik ve güzelliğin azalması, sosyal yaşantı ve desteklerin azalması gibi olumsuz değişimler de kişinin bu değişimlere uyum sağlayamaması halinde depresyonla sonuçlanabilir.
Yaşlılık depresyonu genç nüfusta görülen depresyonla benzerdir. Ancak, yaşlılık depresyonunda depresif duygulara (hüzün, üzüntü, mutsuzluk) daha az rastlanırken, bedensel yakınmalar, ilgi ve enerji kaybı, iştah kaybı ve uyku bozuklukları daha ön plandadır. Ayrıca, endişe, inatçılık, huzursuzluk, sinirlilik, çocuksu davranışlar, sürekli yakınma ve sızlanmalar görülebilir. Çoğunlukla depresyon yaşlanmanın bir parçası olarak kabul edildiği için kişiler bu sıkıntılarını bir uzmanla paylaşmazlar. Ancak, depresyon kişilerin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürdüğü gibi bedensel rahatsızlıkların seyrini de olumsuz yönde etkiler.
Depresyon bir kişilik sorunu, şımarıklık veya zayıflık değildir. Toplumda her yaşta çok sık görülen, tedavi edilebilir bir psikolojik rahatsızlıktır. Uzman desteği alarak depresif belirtilerle başa çıkmak kolaylaşır ve iyileşme süreci hızlanarak iyi sonuçlar elde edilebilir.