Dikkat Dağınıklığı Olan Çocukluklar ve Yaramazlık
Yazar Yeliz Bayraktar Aymete • Psikolog • 10 Kasım 2019 • Yorumlar:
Dikkat, beynimizin belirli bir süre sadece bir düşünceye odaklanması, dışarıdan gelen uyaranları durdurarak tek bir uyarana yoğunlaşma yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Dikkat, öncelik belirleme, sıraya koyma, planlama ve düzenleme işlemlerinin tümünü içeren genel bir kavramdır. Yaptığı işin amacını bilmek, kişinin bu işi benimseyip ona sahip çıkmasına ve iş için kendisini motive olmasına yardımcı olmaktadır. Dikkatin kolayca dağılabilir oluşu, dikkati sürdürmede zorluk sık rastlanan durumlar arasında yer alır.
Dikkat toplama problemlerinin nedenleri arasında, yoğun uyaran akışı (fazla televizyon izleme, aşırı bilgisayar oynama, aşırı oyuncak bolluğu vb.) gibi çevre şartları, yorgunluk, yanlış cezalandırma ve uzun süren hastalıklar görülebilmektedir.
Dikkat dağınıklığı olan çocuklar iki türde karşımıza çıkmaktadır. Birincisi bu çocuklar sürekli hareket halindedirler, iç tepkiseldirler, acelecidirler, çevredeki uyarıcılara açıktırlar ve ilgileri kolayca dağılabilmektedir. İkincisi ise çok sessizdirler, motivasyonları düşüktür, kendi kendilerine hayallere dalarlar, isteksiz ve ilgisizdirler. Bir iş üzerinde özensiz, gelişigüzel çalışmaktadırlar.
Dikkat konusunda konuya duyulan merak dikkati toplamaya yardımcı olmaktadır. İnsanlar merak duyduğu, ilgisini çeken işleri severek yapmaktadır. Merak uyandırmanın yolu ise, kişinin konuya ilişkin, kendisine sorular sormasından geçmektedir.Fiziksel çevrenin düzenlenmesi de bu anlamda önemlidir. Gürültülü bir ortamdan sessiz bir mekâna geçilmelidir. Çalışmayı aynı yer, saat ve şartlarda sürdürme, koltuk, yatak, vb. kişinin dikkatinin dağılmasına yol açacak yerlerden kaçınmalıdır. Çalışma masasında konuyla ilgili olmayan eşyalar kaldırılmalıdır. Çalışma için kullanılan sandalyenin yumuşak olmaması, uygun bir ışık altında çalışma ve ortamın çok sıcak olmaması, dikkatin toplanması için önemli etkenlerdendir. Diğer kişilerin oynadıkları, eğlendikleri, dinlendikleri saatlerde çalışmamaya özen gösterilmelidir.
Okul öncesi çocuğunun dikkat süresi oldukça kısadır. Bu nedenle sık sık etkinlik değiştirebilir. Çocuğun bir etkinlikteki dikkat süresi onun yaş ve gelişim düzeyine göre değişiklik göstermektedir. Yaş özelliğine uygun olarak gelişimini tamamlamış okul öncesi çocuğu bir kitabın resimlerine tek tek sonuna kadar merakla bakıp, tekrar kapatıp açarak dikkatini farklı öğelere yoğunlaştırabilir. Oysa gelişim düzeyini tamamlayamamış bir çocuk bir iki sayfayı atlayarak sayfaları çevirir, merak duymuyorsa kapatıp, kendisine farklı uğraşlar bulma yoluna gidebilmektedir.
AİLEYE ÖNERİLER;Çocuğun dikkat süresinin yeterliliğini belirleyici kanıtı; yaptığı işi gerçekten ciddiye alıp benimsemesi, etkinliği sonuçlandırmak için sevgiyle coşkuyla, neşeyle çaba harcayarak bir işi tamamladığında kendisine huzur, mutluluk verdiğini algılayabilmesidir.
-
Eleştirmemeli, onu cesaretlendirecek konuşmalar yapmalı
-
Ödüllendirmeli
-
Ona zaman ayırmalı
-
İyi olduğu alanlara odaklanmalı
-
Öğrenme stilini belirleyip, ona öncelik vermeli
-
Bilgisayar, tv vs. ölçülü kullanmalı/kullandırmalı
-
Verilen yönergeleri kısa tutmalı
-
Yaptığı işe karışmamalı
-
Yeteneklerini, ilgi alanlarını keşfetmeye çalışmalı
Evde Neler Yapabiliriz?
-
Dikkatini arttırıcı oyunlar oynanabilir. Bu oyunlar; Pictureka, Bil Bakalım Kim? , Jenga, Memory Kartları, Zıp Zıp Kurbağa, Tombala, Çılgın Çubuklar, Fare Kapan.
-
Evet-hayır oyunu, hangi elimde oyunu, sıcak-soğuk oyunu oynamak.
-
Pirinç, bulgur, mercimek ayıklamak
-
Hikaye dinleme, anlatma, hikaye içerisinden soru- cevap yapmak
-
Anlatılan özelliklere uygun resim yapmak.
-
Kitap veya dergilerden hayvan, meyve-sebze resimleri bulup bir albüm oluşturmak.
-
Top oyunları, saklamak ve bulmak.
-
Yaşına uygun puzzle yapmak
-
Bulunduğu ortamdaki nesnelerine renklerine, şekillerine vb. özelliklerine göre kategorize etmek. (mutfaktayken kırmızı meyveleri bulmak)
-
İki resim arasındaki farkları bulmak
-
Labirent oyunu oynamak
Yaramazlık mı? Hiperaktivite mi?
Okul ya da kreşe giden evde çok yaramaz, okulda çok sessiz denen yada tam tersi okulda yaramaz evde sessiz denen çocuklar genelde evde her istediği yapılıp, sınır koyulmayan çocuklardır. Kuralların hiç öğretilmediği, her istediği yapılan çocukların, davranışlarını kuralsızca sergilediği görülür. Yaramazlık yapan bir çocuk, çevreden gelen etkilerle bazı davranışlar gösterebilir. Fakat hiperaktivite de, çocuğu akranlarından ayıran bazı durumlar vardır. Aşırı hareketliliğin ve dürtüselliğin dış uyaran olmadan ortaya çıkmasıdır. Çocuğun oturması gereken yerde oturamaması, çok konuşması, unutkanlık ve çevreyle uyum sorununun olmasıdır. Dürtüsellik, yaptığı işin sonunu düşünememe, sabırsızlık, başkalarının konuşmalarını dinlemeden sürekli konuşmak soru sormak gibi. Dürtülerini kontrol etmeyi öğrenmedikleri için akıllarına geleni anında yapmak ister, bir istekten bir isteğe atlar.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) bulunan çocuk, ailesi sınırlar koysa da ve aslında o bu kurallara uymak istese de uyamaz, elinde olmadan, düşünmeden hareket eder. Ayrıca, çocukta istediği halde kurallara uyamadığı için ailenin ve öğretmenin tepkilerini çektiğinden moral bozukluğu, depresyon gelişebilir. Her yaramaz çocuk kesinlikle hiperaktif değildir.
Çocuklar geçiş dönemleri yaşamaktadırlar. İki buçuk yaş ( 2 yaş sendromu) ve dört-beş yaş geçiş dönemleridir. Geçiş dönemlerinde huysuzluk, hırçınlık, saldırganlık ve aşırı hareketlilik görülebilmektedir. Öncelikle anne babanın bu dönemlerin geçici olduğunu bilmesi önemlidir. Çocuk bu dönemde davranış ve duyguları ile başa çıkmak için yapmaktadır o zaman anne ve babanın yapması gereken çocuğa bu duyguları öğretmektir. Duygu öğretimi aslında bebeğin doğumundan itibaren başlamalıdır, fakat hiçbir zaman geç kalınmış değildir. Anne ve baba çocuğun yüz ifadesinden ya da olayların gidişatından, (sadece gözlem metodunu bile kullanarak) çocuklarının ne hissettiğini anlayabilir. Diğer aşama ise çocuğa duygularını ifade etmesinde yardımcı olmak ve bu duygular karşısında ne yapması gerektiğini öğretmektir. Çocukların her dönem istenmeyen davranışları olacaktır. Dolayısıyla önemli olan nokta anne- babaların onların ne hissettiklerini anlamaları, bu duygularla ilgili geri-bildirim vermeleri ve her zaman onların yanlarında olduklarını hissettirmeleridir.