Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Yazar Banu Kılıç • 8 Ocak 2019 • Yorumlar:
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) bireyin aile hayatı, akademik başarısı, benlik saygısı ve sosyal ilişkileri açısından olumsuz etkileri olan ve sıklıkla görülen bir psikiyatrik bozukluktur. Dikkat eksikliği ifadesinde anlatılmak istenen çocuğun dikkatinin olmamasından ziyade dikkatini belli bir süre boyunca özellikle zihinsel uğraş gerektiren problem çözme, ders çalışma ya da çocuk için eğlenceli olmayan bir görev sırasında kendisini belli eden konsantre olamama durumudur. DEHB olan çocuklar tam tersi eğlenceli ve ilgilerini çeken televizyon ve bilgisayar oyunları karşısında saatlerce sıkılmadan durabilmektedirler.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun en çok görülen temel belirtileri; hareketlilik, dürtüsellik ve dikkat eksikliğidir. Bu rahatsızlıkta her üç belirti birlikte görülebileceği gibi özellikle dikkatsizliğin öne çıktığı ve hiperaktivite ve dürtüselliğin ön planda olduğu alt tipler olarak da kendisini göstermektedir. Bu rahatsızlık anne-babanın veya öğretmenlerin tutum hatalarından kaynaklanmaz. Genetik nedenli olan nörobiyolojik bir hastalıktır.
Dikkat eksikliği olan birey; detaylara dikkat etmez, sürekli olarak hata yapar, dinlemez gözükür, dikkatini korumada güçlük yaşar, verilen komutları izlerken güçlük çeker, organizasyon sıkıntısı yaşar, eşyalarını kaybeder, dikkati kolayca dağılır ve günlük işlerini unutur.
Hiperaktivite-dürtüsellik sorunu yaşayan birey ise; uzun süre aynı yerde oturmakta sıkıntı yaşar, durduğu yerde duramaz , el ve ayakları kıpır kıpırdır, çocukluk çağında koşar veya tırmanır, yetişkinlik döneminde ise yerinde duramaz, sessiz olarak bir şeyle meşgul olmakta sıkıntı yaşar, çok konuşur, karşısındaki kişi sorusunu bitirmeden cevabı söyler, bekleme gerektiren işlerde sıkıntı yaşar ve başkalarının sözünü keser.
Bir kişide Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ‘ndan bahsedebilmek için bu belirtilerin 7 yaşından önce başlamış olup birden fazla ortamda gözüküyor olması, sürekli ve kişinin günlük yaşamını etkileyecek bir boyutta olması gereklidir.
Yapılan çalışmalar sonucunda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tedavisinde en önemli seçeneklerden birisinin ilaç tedavisi olduğu görülmüştür. İlaç tedavisi ile birlikte uygulanan bilişsel-davranışçı terapi, neurofeedback yöntemi ve dikkat arttırıcı çalışmalar ile birlikte tedavi sürecinde daha etkili iyileşme oranları sağlanmaktadır.
Tedavi edilmeyen çocuklarda kaygı bozukluğu, depresyon veya davranış bozuklukları görülebilir. Bu çocuklar çevrelerindeki insanlar tarafından sürekli olarak eleştirildikleri için özgüvenleri azalır. Dürtüsel davrandıkları için antisosyal davranışlar gösterebilirler.
Yapılan araştırmalar sonucunda bu kişilerin ergenlik döneminde alkol ve madde kullanımına daha yatkın oldukları görülmüştür. Bu durum gelecekleri açısından önemli bir risk unsuru olmaktadır. Bu sebeplerle erken tanı konulup etkili bir tedaviye zamanında başlanması son derece önemli olmaktadır.