Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Yazar Aydın Alp • Psikiyatrist • 31 Ekim 2018 • Yorumlar:
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun erken dönemde fark edilmesi ve gerekli desteğin sağlanması, çocuğun yaşam kalitesini büyük ölçüde artırır. Sorunun, geç tanılanması ve gerekli müdahalelerin yapılmaması çocuklukta olduğu gibi ergenlikte ve yetişkinlikte de ciddi sorunlara yol açabilir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu nedir?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, bireyin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, istekleri erteleyememe (dürtüsellik) ve dikkat sorunları ile kendini gösteren bir psikiyatrik bozukluktur.
Zaman zaman her çocuk aşırı hareketli olabilmekte, dürtüsel davranabilmekte ya da dikkat sorunları yaşayabilmektedir.
Tanı nasıl konur?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı konulabilmesi için belirtilerin 7 yaştan önce ortaya çıkmış olması, birden fazla ortamda görülüyor olması, süreklilik arz etmesi ve çocuğun yaşamını olumsuz etkileyecek boyutta olması gerekir. Örneğin, önceden böyle bir sorunu olmadığı halde, 10 yaşında birden aşırı hareketli olmaya başlayan bir çocuk, evde son derece dürtüsel davranırken okulda böyle bir sorun yaşamayan bir çocuk ya da zaman zaman dikkat sorunları yaşayan bir çocuk için dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı düşünülmez; başka sorunlar araştırılır.
Belirtileri nelerdir?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun 3 temel belirtisi vardır: Dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik (hiperaktivite) ve dürtüsellik. Bu sorunun daha iyi anlaşılabilmesi için, bu 3 bileşeni detaylı olarak ele almak uygun olacaktır. Dikkat eksikliği, kişinin dikkat süresinin ve yoğunluğunun, yaşına göre olması gerekenden az olmasıdır. Bireyin, dikkatini belirli bir noktaya odaklayamaması, dikkatinin içsel ve dışsal uyaranlar sebebiyle kolayca dağılması, kolay unutması, eşya kaybetmesi, dağınık olması gibi belirtilerle kendini gösterir.
Çocuğun, kimsenin fark etmediği ayrıntıları fark etmesi, ön planda olmayan şeylere dikkatini yöneltmesi gibi durumlar, dikkat eksikliğinin olmadığına kanıt değildir. Çünkü dikkat eksikliğinde sorun hiçbir şeye dikkat edememek değil; belirli bir noktaya odaklanamamaktır. Kişi aynı anda çok fazla uyarana dikkat eder; böylelikle asıl odaklanması gereken uyarana gerektiği gibi odaklanamaz. Dikkati aniden başka uyaranlara kayar ve çoğunlukla yaptığı işi yarım bırakma eğiliminde olur. Dikkat süresi ve yoğunluğu, dikkatini vermesi beklenen uyaranın türüne, bulunduğu ortama ya da ilgi ve ihtiyaçlarına göre değişebilir. Örneğin, bir çocuk ödev yaparken dikkati 10 dakikada dağılabilir; ancak oyun oynarken çok daha uzun süre dikkatini verebilir. Ya da gürültülü bir ortamda odaklanamayan bir çocuk, sessiz bir ortamda daha kolay konsantre olabilir. Ayrıca dikkat süresi ve yoğunluğunun, çocuğun yaşına göre değişiklik göstereceğini de unutmamak gerekir. 5-6 yaş çocuğu için normal kabul edilen dikkat süresi yoğunluğu, 12 yaşındaki bir çocuk için dikkat eksikliğine işaret edebilir.
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından tanımlanan dikkat eksikliği ölçütleri şunlardır:
1. Belirli bir işe ya da oyuna dikkatini vermekte zorlanır.
2. Dikkati kolayca dağılır.
3. Dikkatsizce hatalar yapar.
4. Başladığı işi bitiremez.
5. Kendisiyle konuşulurken dinlemiyormuş gibi görünür.
6. Görev ve etkinlikleri düzenlemekte zorlanır.
7. Yoğun zihinsel çaba gerektiren işleri yapmaktan kaçınır (ev ödevi, okul aktiviteleri gibi).
8. Etkinlikler için gereken eşyaları kaybeder.
9. Günlük etkinliklerde unutkandır.
Bunlardan en az 6 tanesinin, en az 6 aydır, birden fazla ortamda görülüyor olması durumunda dikkat eksikliği olabileceği düşünülür. Aşırı hareketlilik, bireyin, yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayacak biçimde hareketli olmasıdır. Kişinin uzun süre hareketsiz kalamaması, oturduğu yerde sürekli kıpırdanması, sıklıkla yerinden kalkıp gezinmek istemesi, çok konuşması gibi belirtilerle kendini gösterir.
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından belirlenen hiperaktivite ölçütleri şunlardır:
1. Eli ayağı kıpır kıpırdır.
2. Oturduğu yerde duramaz.
3. Gereksiz yere sağa sola koşturur, eşyalara tırmanır.
4. Sakince oynamakta zorlanır.
5. Sürekli hareket eder ya da sanki motor takılmış gibidir.
6. Çok konuşur.
Dürtüsellik, kişinin kendini kontrol etmede sorun yaşamasıdır. Bireyin aceleci olması, isteklerini erteleyememesi, sık sık söz kesmesi, düşündüğünü hemen yapması, aklına geleni o anda söylemesi, sırasını beklemekte güçlük çekmesi gibi belirtilerle kendini gösterir.
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından belirlenen dürtüsellik ölçütleri şunlardır:
1. Sorulan soru tamamlanmadan yanıt verir.
2. Sırasını beklemekte güçlük çeker.
3. Başkalarının sözünü keser ya da oyunlarında araya girer.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun nedenleri nelerdir?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile bağlantılı olduğu bilinen birtakım faktörler olmakla birlikte, henüz net olarak bilinen bir nedeni yoktur. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı almış olan çocukların %30-40'ının akrabalarında da aynı problem görülmektedir. Bu da kalıtsal faktörlerin önemini göstermektedir. Ancak kalıtsal etkenler dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğun ortaya çıkışını tek başına açıklayamaz.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ortaya çıkışını kolaylaştırdığı düşünülmektedir:
-
Gebelik sırasındaki faktörler
-
Annenin kötü beslenmesi
-
Kimyasal zehirler (örneğin kurşun, civa)
-
Alkol kötüye kullanımı
-
İlaç kötüye kullanımı
-
Doğum sırasındaki ve sonraki faktörler:
-
Zor doğum, doğum sırasında ya da sonrasında beynin oksijensiz kalması
-
Enfeksiyonlar
-
Demir eksikliği anemisi
-
Kimyasal zehirler
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tedavisi nasıl olur?
Tedavi sürecinde en önemli nokta uzman, aile ve eğitimcilerin işbirliği içinde olmasıdır. Aksi takdirde süreç sekteye uğrayacak, sağlıklı sonuç alınamayacaktır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda genellikle terapi ve medikal tedavi (ilaç tedavisi) bir arada yürütülmektedir. Kliniğimizde Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite tedavisi işitsel algı seansları ve kişiye özgü dikkat programlarıyla desteklenmektedir. Terapi sürecinde, çocukla dikkat geliştirme ve dürtüselliğini kontrol etme becerilerinin geliştirilmesine çalışılırken, aile de çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiği konusunda eğitilmektedir. Çocuğun öğretmenleri ile de bilgi alışverişinde bulunularak, onun için faydalı adımların atılması ve çocuğun eğitim süreci içerisinde de desteklenmesi sağlanmaktadır.
Ülkemizde birçok aile çocuklarının “ilaç bağımlısı olacağı”, “öylece oturup hareketsiz kalacağı” gibi endişelerle ilaç tedavisinden uzak durmakta ve istemeyerek de olsa çocuklarının tedavi sürecini baltalamaktadırlar. Oysa doğru dozda başlanan doğru ilaç, çocukta bu tip etkiler yapmamaktadır. Bu noktada, ailelerin uzmanlara güvenmeleri ve uzmanlarla işbirliği yapmaları önemlidir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar için anne babalara 17 ipucu
1. Çocuğunuzu diğer çocuklarla kıyaslamayın, çocuğunuzun birtakım zorlukları olduğunun bilincinde olun.
2. Kural ve programlarınızı oluştururken çocuğunuzun yaşını ve kişilik özelliklerini dikkate alın.
3. Çocuğunuza zaman zaman ceza verseniz bile, çocuğunuz onu her zaman sevdiğinizi ve seveceğinizi bilmelidir. Bu, onun kişilik gelişimi ve duygusal gelişimi açısından son derece önemlidir.
4. Çocuğunuz için sizinle geçirdiği güzel zamanlar paha biçilmezdir. Onunla dersler ve zorunlu aktiviteler dışında da zaman geçirin.
5. Çocuğunuza karşı olan olumlu tavrınızı yalnızca sıkıntıları ile ilgilenirken değil, her zaman korumaya çalışın. Size ihtiyaç duyduğunda ulaşılabilir olmanız, çocuğun güven duygusunun yerleşmesi açısından önem taşımaktadır.
6. Çocuğunuzla iletişim halindeyken göz teması kurun ve çocuğunuzun da bu teması kurmasını ve sürdürmesini sağlayın. Böylece, çocuğunuz hem dinlendiğini ve değer gördüğünü anlayacak, hem de dikkatini tam olarak size yöneltmiş olacaktır.
7. Çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılarken ve onunla zaman geçirirken, kendisinin de bir birey olduğunu ona hissettirin.
8. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, çocuğu ve aileyi zorlayan bir durumdur. Ailenin sabırlı olması, tedavi sürecinde umutsuzluğa kapılmaması ve bu süreci her zaman desteklemesi gerekmektedir.
9. Sadece olumsuz davranışlara odaklanmak yerine, olumlu davranışları pekiştirmek daha işlevseldir. Çocuğunuzun olumlu davranışlarını ve elde ettiği başarıları (ne kadar küçük adımlar olursa olsun) pekiştirin.
10. Anne babalar çocuklarıyla genellikle fikir ve görüşlerini paylaşırlar; ancak duyguların da çocukla paylaşılması önemlidir. Çocuğunuz böylece hem kendi duygularını tanımayı ve ifade etmeyi öğrenecek, hem de empati becerisi geliştirecektir.
11. Çocuğunuza ilişkin beklentinizin fazla yüksek olması, çocuğunuzun omzundaki yükü ağırlaştıracak ve başarılı olma olasılığını düşürecektir. Beklentinin çok fazla olması, kaygıyı artırmakta ve başarıyı olumsuz yönde etkilemektedir.
12. Çocuğunuza güvenmeniz, onun da kendisine güvenmesinin ilk şartıdır. Çocuğunuza güvenin ve bunu belli edin.
13. Her çocuğun farklı özellikleri, ilgi alanları ve becerileri vardır. Çocuğunuzun olumlu yanlarını fark etmeniz ve desteklemeniz önemlidir.
14. Çocuğunuza, onun olumsuz yanlarıyla ilgili isimler (tembel, şımarık vb) takmayın. Çocuğunuzu bu şekilde etiketlemeniz onu olumsuz etkileyecektir.
15. Anne baba olarak nihai amacınız çocuğunuzun sorunlarının çözüme kavuşturulmasıdır. Sorunlarla uğraşırken çocuğunuzla savaş halinde olmak, gereksiz yere inatlaşmak ve tartışmak, sorunların daha da büyümesine yol açacaktır.
16. Çocuğunuz için en değerli armağan sizin sevginizdir. Çocuğunuza olan sevginizi belli etmekten veya dile getirmekten kaçınmayın.
17. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda, sorun ne kadar erken fark edilip destek alınmaya başlanırsa, o kadar çok başarı sağlanacağı unutulmamalıdır. Bu noktada ailelerin ve eğitimcilerin çocukları iyi gözlemleyip doğru yönlendirmeleri önem taşımaktadır.