Dil ve Konuşma Becerilerinin Gelişimi ve Önemi

Yazar İnci DoğanDil Ve Konuşma Terapisti • 17 Temmuz 2019 • Yorumlar:

Dil, iletişim sağlama aracı olarak kullanılan, sesler, işaretler (semboller) ve sözcükler gibi temel birimleri olan bir sistemdir (Baykoç, 1986: 90). Dil bir anlaşma aracıdır ve temelde insanlar arası iletişimi sağlar. Bununla birlikte dil, yalnızca bir iletme aracı olmakla kalmaz, iletimin bizzat kendisi haline gelerek, insana evreni açar (Poyraz, 1995: 11). Dil, çocuğu egosundan uzaklaştırıp, onun sosyal bir kişi olmasını sağlayan, kendisini kontrol ve takip ettirebilen, düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını yavaş yavaş öğretebilen ve kendini güvenli hissetmesine yardım eden bir davranıştır. Dil gelişimine ilişkin incelemeler çağdaş çocuk psikolojisi araştırmaları arasında en heyecan verici ve yoğun olan çalışmaları oluşturmaktadır. Çünkü, çocuğun dile ilişkin yeteneklerinin gelişimi akıl almaz bir hızla gerçekleşmektedir. Tüm kültürlerdeki çocukların hemen hepsi ilk sözcüklerini ortalama olarak 12-18 ay dolaylarında söylerler. Dört yaşına geldiklerinde çoğunluğu iyi düzenlenmiş cümleler kurarlar, hatta zaman zaman düşüncelerini sürpriz sayılacak kadar karmaşık cümlelerle ifade edebilirler. Dilin yapı taşları sözcüklerdir. Fakat her sözcük fonem (phonemes) adı verilen dilin ilkel seslerinden oluşur. Her çocuk, önce bu sesleri çıkarmayı öğrenir. Örneğin, “b” ve “m” seslerini öncelikle çıkarır. Dil yeteneğinin gelişimi düzenli bir sıra izler. Çocuklar üzerinde yapılan dil gelişimi araştırmaları, konuşmanın ilk öğrenildiği dönemlerde hemen tüm dünya çocuklarının temelde aynı gramer kurallarını kullandıklarını ortaya koymuştur (Yavuzer, 1998: 46). Dil, düşünceleri, duyguları, tutumları, inançları, değer yargılarını anlatmada ve öğrenmede, görüp algılanan, yaşanan olaylarla ilgili bilgileri, kültür birikimini aktarmada kullandığımız bir araçtır. Bütün bunlar dilin, çocuğun bilişsel ve sosyal gelişiminde ne denli önemli bir yer kapsadığını ortaya koymaktadır. Toplumsal yapının ve kültürün aktarılması büyük ölçüde dile dayandığı gibi, kavram oluşumu, düşünme, ilişkiler kurma, problem çözme gibi alanlarda da dil gelişimi ve bilişsel gelişim karşılıklı etkileşim içinde ilerler. Dil, çocuğun öğrenmesinde çok önemli bir etmendir. Bu nedenle çocuğun dil gelişimine okul öncesi yaşlarda önem verilmeli ve dil gelişimini 4 destekleyici ortam ve koşulların doğurulması gereklidir. 2-6 yaş arasındaki 113 dönemin dil gelişiminin en yoğun olduğu yıllar olduğu göz önüne alındığında, okul öncesi çocuk gelişimi programlarının önemi daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır (Fişek ve Yıldırım, 1983: 44). Dilin gelişmesinin, belirli oranda olgunlaşma ile yakından ilişkisi olduğu gibi, öğrenme ile de sıkı bir ilişkisi vardır.

Dilin harekete geçmesi, yani sözlü veya yazılı ifadeye dökülebilmesi için bedenin bir çok organları arasında birbirleriyle uyumlu ve yeterli ölçüde işbirliğine ihtiyaç vardır. Dilin gelişmesi kişinin şu beş işi becerebilecek duruma gelmiş olması ile kendini gösterir.

Bunlar;

a) Anlam taşıyan sözlerin seslerini çıkaracak güçte olmak,

b) Eşya, durumlar ve bunların ifade ettiği manalar arasında çağrışımlar yapabilmek,

c) Oluşan sözlerin manasını bilmek ve yerinde kullanabilmek,

d) Kelimelere eklenen ekleri bilip kullanabilmek,

e) istenen ifadelere uygun cümleler kurabilmektir. 


Konuşma, çocuklar tarafından doğumdan sonra zamanın içerisinde ve çevre ile etkileşim sonucunda sınama-yanılma ve taklit gibi metotlarla öğrenilir (Yavuz, 1991: 68-69). Dil gelişimi ile motor gelişim arasında da paralellikler vardır. Çocuğun ilk kelimelerinin ağzından çıktığı çağ ile yardım almadan oturabildiği çağ aynı zamana rastlar. Çocuğun cümle kurmada erken bir gelişim göstermesi de, büyüklerinden gördüğü sevgi ve şefkat gibi duygusal öğelere bağlıdır (Arthur, 1979: 480). Konuşmada zihinsel hazırlık motor hazırlıktan sonra gelir. Konuşmaya hazır oluş çoğunlukla 12-18 aylık çocuklarda görülür. Bu döneme ‘öğretilebilir evre’ adı verilir (Yavuzer, 1998: 99). Dil gelişimi bir bakıma zihin gelişimidir. Çünkü algı, bellek, imgelem gibi zihin yetenekleri gereği gibi gelişip çalışabilir hale gelmeden dil de gelişemez. Bu nedenle zekanın geliştiği yıllar, dilin de geliştiği yıllardır (Binbaşıoğlu, 1995: 134). Dil gelişiminde ilk yaşların büyük önemi vardır. Bu yaşlarda yapılan dil yanlışlıkları, ileri yaşlarda kolay kolay düzeltilemez. Bebeğin, hem konuşma organlarının olgunlaştığı, hem de çevreden gelen etkilerin “en uygun” (optimum) olduğu ve temel iletişim becerilerinin iyi bir biçimde yerleştiği yaş 3. yaştır. Anaokulu çağına gelen birçok çocuğun kullandığı tümce yapılarının yarısı, yetişkin ölçütlerine uygundur. (Binbaşıoğlu, 1995: 129).

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yorumlar: (0)