DİPTEYİM, SONDAYIM, YOKSA BEN DEPRESYONDA MIYIM?
Yazar Hasan Ali Göncü • Psikiyatrist, Psikolog • 10 Ocak 2017 • Yorumlar:
MÜMKÜN OLMAYAN MÜKEMMELLİK
( MÜKEMMELLİYETÇİLİK )
Hemen hepimiz, yaşam standartları çok yüksek olan, maddi olarak çok iyi durumda olup, mutlu bir aile hayatına sahip ve herkes tarafından önde görülen insanlarla karşılaştığımızda bu tabloyu imrenerek, belki de iç geçirerek, izleriz. Bir de bu insanların herşeye sahip olduğunu, çok mutlu olduklarını, hiçbir dertlerinin olmadığını sanırız. Acaba gerçekten böyle mi ?
Eski Beyaz Saray Danışman Yardımcısı Vinsent Foster da bu tür insanlardan biriydi. Beyaz Saray’dan önceki yaşamında hayatının neredeyse tüm karesi başarı ve takdirlerle dolu olan, hukuk fakültesini birincilikle bitiren, Arkansas sınavında en yüksek puanı almış olan, çok ünlü bir hukuk firmasının ortağı olan, çok güzel bir aileye sahip, çok zengin ve sosyal çevresi tarafından sevilen Vinsent Foster’ ın hayatı intiharla son bulmuştur. Doktorlar nedenini araştırdıklarında Foster ‘ın aşırı mükemmelliyetçi kişiliğinin esas neden olduğunu ortaya çıkarırlar.
Peki, insanı intihara kadar götürebilecek mükemmelliyetçilik nedir ?
Hayatınıza ‘ya hep ya hiç düşüncesi hakimse, olumsuz detayları çok küçük olsalar dahi abartıyorsanız, ‘herkes benim dört dörtlük olduğumu düşünmeli’ gibi bir kaygınız varsa, küçük - büyük, önemli – önemsiz herşeyde daima karar verme güçlüğü çekiyorsanız, ‘beşer şaşar’ hakikatine değil de ‘mükemmel olmak mümkündür’ ütopyasına inanıyorsanız, ‘asla, daima, herkes, hiçkimse, kesinlikle’ kelimelerini sıkça kullanıyorsanız, mükemmelliyetçisiniz demektir.
Burada mükemmel olma isteği ile mükemmelliyetçiliği karıştırmamak gerekir. Hayatın bazı dönemlerinde kapasitemizin ve ortamın elverdiği kadarıyla kendimizden çok yüksek performans beklediğimizde bunun adı mükemmelliyetçilik değil, mücadele etme ve azimli olmadır.
Peki, mükemmelliyetçilik bize ne gibi zararlar verebilir ?
Herşeyi her zaman en iyi yapmak, herkes tarafından beğenilip takdir edilmek hiç kimse için mümkün değildir. Mükemmelliyetçi düşünce yapımız bizi buna zorlar, gerçekleşmediğini gördüğümüzde kendimizi eksik ve işe yaramaz hissederiz. Bu da özdeğer ve özgüvenimizi kaybetmemize neden olur. İnce eleyip sık dokuma özelliğimizden dolayı ayrıntılara o kadar takılırız ki bu bizim üretkenliğimizi engeller, işleri sürekli ertelemememize ya da zamanında yetiştiremememize yol açar. Herşeyin dört dörtlük olması gerektiği düşüncemizden dolayı kimseye güvenemeyiz ve hiçbirşey emanet edemeyiz. Bu da sosyal ilişkilerimizde problem oluşturur.
Mükemmelliyetçiliğin üstesinden gelmek için neler yapabiliriz ?
Aslında mükemmelliyetçilik tüm belirtileriyle bizde varsa tek başımıza yenmemiz çok güç olacaktır. Bunun için bir uzmanın desteği faydalı olacaktır. Bunun yanında ;
-
Olaylara ‘ne yapmam gerekiyor’ düşüncesiyle yaklaşmaktansa ‘benim elimden ne gelir, nereye kadar yapabilir, nereye kadar yapamam’fikriyle yaklaşın.
-
Gerçekleşme ihtimali çok düşük olan yüksek ve sıradışı beklentilere girmeyin. Kendi kapasite, ilgi ve yeteneklerinizle paralel olan gerçekçi hedefler belirleyin.
-
Yaptığınız işlerde elde edemedikleriniz kadar elde ettiklerinizi de görmeye çalışın.
-
Hataları ‘kabul edilmez yanlışlar’ olarak algılamaktansa ‘ parayla satın alınamayacak hayat tecrübeleri ve deneyimler’ olarak algılayın.
-
Hayatınızda sadece zevk almak için, istediğiniz zamanlarda yapabileceğiniz, gerçekten sizi rahatlatan hobileriniz olsun.
Yazar
Hasan Ali Göncü Psikolojik Danışma ve Rehberlik, Aile Danışmanlığı, Pedagoji Uzm. Psk. Dan.
Randevu al Profili görüntüleyinYorumlar: (0)
Yazar
Hasan Ali Göncü
Psikolojik Danışma ve Rehberlik, Aile Danışmanlığı, Pedagoji Uzm. Psk. Dan.