Diyabet (Şeker) Hastalığı Gelişimini Engelleyebilir Miyiz?

Diyabet  (şeker) hastalığı ülkemizde ve dünyada salgın şeklinde artmaktadır. Buna bağlı olarak kalp hastalıkları ve inmeden ölümlerde artmaktadır. Ülkemizde aşikar diyabet oranı %18’lere kadar yükselmiştir. Bunun yanı sıra şeker hastalığı olmamasına rağmen prediyabet (diyabet olmadan önceki safha) dediğimiz diyabet önce kan şekerlerindeki hafif yükselen hastalarda toplumumuzda %10 civarındadır. Dolayısı ile her 4 kişiden birinde şeker yüksekliği ile ilgili sorunlar gözükmektedir. Eskiden diyabet yaşlılarda görülen bir hastalık olarak bilinirdi. Ancak günümüzde maalesef 20’li yaşlardan itibaren Tip 2 diyabet tanısı oldukça sık olarak konulmaktadır. 

Bu bilgiler ışığında şunu diyebiliriz, 20 yıl öncesine göre şeker görülme sıklığına yol açan sebepleri kaldırabilirsek diyabet gelişimini geciktirebilir hatta engelleyebiliriz. Geçen haftaki yazımda diyabet hastalığına yatkın kişilerden bahsetmiştim. Obezite, ailesinde diyabet öyküsü bulunma, gebelikte diyabet öyküsü, polikistik over sendromu, kolesterol ve hipertansiyon gibi hastalığı bulunanlar diyabet açısından yatkın kişilerdir.

Diyabet gelişimini geciktirmek ve önlemek için riskli kişiler nelere dikkat ederse diyabeti geciktirebilir veya engelleyebiliriz. Bu konuyu üç konu balığı altında incelemek istiyorum. 

Birincisi beslenme düzenlenmesi ve sağlıklı beslenme, ikincisi fiziksel aktivite ve üçüncü olarak ise diyabeti engellemek için kullanabileceğim ilaçlardan bahsedeceğim.

Düzenli ve sağlıklı beslenme, aslında diyabeti engellemede en önemli yöntemimiz olmalıdır.  Maalesef toplumumuz da inanılmaz bir karbonhidratlı beslenme alışkanlığı mevcuttur.  Makarna, patates, pirinç ve unlu tüm ürünler aslında yüksek karbonhidrat içerikli gıdalardır. Bu tür beslenme alışkanlığında pankras sürekli insülin salgısı için uyarıldığı için çok hızlı kilo alımına yol açmaktadır. Genç nesilde ise karbonhidratla beraber yağlı beslenme alışkanlığı (fast-food) da pankreası yormakta ve kilo alımına yol açmaktadır. Bu yüzden artık 20’li yaşlardan sonra oldukça sık diyabet tanısı konulmaktadır. Toplum olarak saf karbonhidratlı gıdaları mutlaka azaltmamız onun yerine karbonhidrat ihtiyacımız kompleks karbonhidrat içeren gıdalardan (sebzeler, meyveler, baklagillerden) almalıyız.  Ayrıca ekmek ihtiyacımız giderdiğimiz ürünleri lif içeren kepekli veya tam buğday ürünlerinden alınmalıdır.

Fiziksel aktivitenin artırılması, düzenli spor alışkanlığının kazanılması diyabet gelişimini ve obeziteyi engellemede önemli konulardan birisidir. Maalesef modern çağda hareketlerimiz yüzde 80 azalmıştır. Asansörlü evler, yürüyen merdivenler, arabalar ve ulaşımın kolaylaşması sebebiyle hareketlerimiz çok kısıtlanmıştır. Zaten toplum olarak spor yapma alışkanlığımızda var diyemeyiz. Ayrıca televizyon, bilgisayar ve akıllı telefonların hayatımıza girmesi ile kısıtlı olan hareketli yaşantımız neredeyse oturarak her işimizi halleder hale getirmiştir. Özellikle genç nesil spor yapma yerine bilgisayarda oyun oynamayı, telefonla uğraşmayı tercih eder konumuna gelmiştir. Özellikle genç neslimizin mutlaka hareketli hale getirmemiz gerekmektedir. O yüzden fiziksel aktiviteyi artırıcı yöntemler hem okullarda hem de toplumun diğer bireylerinde özendirilmelidir. Özellikle yüksek riskli kişiler haftada en az 4-5 gün düzenli spor yapmaları gerekmektedir. Bu spor çeşidi olarak gençlerde toplu oynanan basketbol, futbol, voleybol ve tenis gibi sosyalleşmeyi de artıran sporlar tercih edilmeli. Gençlerimizin sporu bilgisayarlarda oynanan oyun sanmasından kurtarmamız gerekmektedir. Orta yaşlı kişilerde ise yürüyüş, hafif tempolu koşular, yüzme gibi spor alışkanlıklarını haftada en az 3-4 kez yapmaları hem kilo vermelerini sağlar hem de diyabet gelişimini engelleme konusunda ekstra katkı sağlayacaktır.

Sonuç olarak kilo almayı engelleyen beslenme alışkanlığındaki düzeltmeler, düzenli spor alışkanlığı diyabeti önlemede en önemli silahlarımızdır. Uygun hastalarda ise hekim tarafından verilecek ilaçlarda diyabet gelişimini geciktirmeye katkı sağlamaktadır.

Sağlıklı günler dilerim.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yusuf Aydın Endokrinoloji Ve Metabolizma Hastalıkları, İç Hastalıkları Doç. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)