Diyet ve Psikoloji
Yazar Bürge Köker • Diyetisyen • 7 Şubat 2021 • Yorumlar:
İnsanların kilo vermek için etkin işlevsel olmalarının üç ana boyutu vardır. Bunlar düşünceler duygular ve davranışlardır. Bu üç alan birbiriyle ilişki içindedir,birinde olan bir değişiklik çoğu zaman diğer ikisinde .de bir değişikliğe yol açar İnsanlar yeme hakkında düşünme biçimini değiştirirlerse, bu olay hakkında ne duyumsadıklarını ve bu olaya karşı gösterdikleri davranışsal tepkilerine de değiştirirler..Beslenme ile ilgili davranışlarımızdaki değişiklikler de benzer bir şekilde düşünme biçimimizde değişikliklere yol açar.
İnsanların duygularının en önemli belirleyicisi düşüncelerdir. Ne düşünüyorsak onu hissederiz. Bizim kendimizi iyi yada kötü hissetmemizi belirleyen olaylar veya diğer insanlar değildir;biz öyle düşündüğümüz için öyle hissederiz..Gösterdiğimiz duygusal tepkilerin doğrudan sorumlusu bizim algılarımız, algılarımıza ilişkin kendi değerlendirmemizdir..Dünya bir aynadır, ne düşünüyorsak dışarıda onu görür yaşarız.
Kilolarımızla ilgili Rahatsızlıklarımızın, mutsuzluklarımızın başlıca nedeni bedenimizle ilgili gerçekçi olmayan düşünce biçimimiz, abartma ,mantıksız olma , bir olayı sadece iyi-kötü yada sadece siyah-beyaz olarak gördüğümüz düşünce ile kendini gösterir.
Beden şeklimizle yada kilomuzla ilgili yaşadığımız sıkıntı ,akılcı olmayan düşünce biçimimizden kaynaklanıyorsa,yaşadığımız sıkıntıyla başa çıkmanın başlıca yolu da düşünce biçimimizi değiştirmektir. Belimizi büken taşıdığımız yük değil, onu nasıl taşıdığımızdır.
Bedensel algılamada akılcı olmayan bir şekilde düşünmemizde inanç ve değerlerimiz etkindir.Eğer beslenme ile ilgili yaptığımız yanlışların yerine doğrularını koymak istiyorsak duygu düşünce ve davranışlarımızdan birini değiştirmemiz 3d domino etkisini sağlayacak.
Beslenme ile ilgili duygusal dalgalanımların önüne geçersek bunu düşünce ve davranışlarımıza da yansıtıp doğru beslenme ile ilgili doğru düşünce ve tutumu hayat biçimi haline getirebiliriz.
Kilo verme düşüncesinde olan bir insanın duygusal yeme açlığının nedeninin bulunup çözüme ulaşılması yani duygusal olarak tatminsizliği gidermek için yeme krizlerinin önüne geçmek akılcı olmayan düşüncelerin değiştirilmesi ile mümkündür.Akılcı olmayan düşüncelerin değiştirilmesi ise bu düşüncelerin tanınması,üzerine gidilmesi,ve bakış açısını değiştirmek için etkin bir çaba ile mümkündür.
Kendi gerçeğinizi düşünceleriniz,duygularınız ve davranışlarınızla siz kendiniz yaratırsınız.
Sağlıklı mutlu başarılı,yaşam kalitesini arttırdığınız bir hayat,sizin elinizde,sizin seçiminizdir.
Yeme tutumunuzu değiştirerek hayatınızı değiştirebilirsiniz
Zihninizin algılayabildiği ve inanabildiği her şeyi başarabilirsiniz
Başarı için gerekli olan özellikleri ve nitelikleri kazanmaya karar verin.
Yeterli zaman,enerji ve çabayı harcamayı göze aldığınız taktirde,hayatta istediğiniz her şeye ulaşabilirsiniz
Alışkanlıklar, geçmiş tecrübelerden kaynaklanan şartlanmış tepkilerdir. Her bir alışkanlık,düşünce ve davranış kalıplarımızın bir parçası olana kadar bir çok kez tekrarlanan,tek bir düşünceyle başlar.Beslenme ile ilgili alışkanlıklarımız da düşünce ve davranışlarımızın bir parçasıdır.
BESLENME İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİMİZ DUYGU VE DAVRANIŞLARIMIZI NASIL ETKİLİYOR?
Beslenme ile ilgili düşüncelerimizi belirlerken bakış açımızın olayları ve durumları değerlendirmemizi nasıl etkilediğini bilişsel model çerçevesinde anlamak, bu bakış açımızın duygu, düşünce ve davranışlarımızda hangi yollarla ortaya çıktığını gösterir. .Olayları ve durumları yorumlayan bilişsel sistemimiz her an en doğru ve en gerçekçi yorumu yapmıyor olabilir. Bazen beynimiz de hata yapar.
Olumlu duygu ve düşünceler genel olarak bize çok zarar vermez.Bedenimiz ve kendimizle ilgili olumlu düşünceler içerisinde olduğumuzda otomatik olarak beynimiz duygusal açlık sinyallerini bastıracak bunun yerini doğru ve dengeli beslenme bu tür duyguların çok fazla etkisinde olduğumuzda, gerçeği, olduğundan bir parça farklı algılıyor olsak da düşünsel ve fiziksel olarak gücümüz, enerjimiz yerinde olduğu için durumu hala net olarak değerlendirebiliriz ve çözüm olasılıklarını üretebilecek halde oluruz.
Oysa bedenimiz ve kendimizle ilgili olumsuz duygu ve düşünceler içine girersek bu bizi düşünsel ve fiziksel olarak da olumsuz etkiler. Moralimiz bozuk olduğunda daha kolay yorulur, kendimizi daha güçsüz hissederiz. Enerjimiz daha azdır.Bu yüzden kilo aldıkça hareketsiz olmaya daha meyilli oluruz ve hareket etmedikçe daha da tembelleşip kilo alırız. Durum her ne ise onu düzeltecek çözüm önerilerini üretmek bile başlı başına bir güç gerektirir, fakat bazen o gücü içimizde bulamayız. Resmin tamamı yerine olumsuz olan tarafına kilitlenmek, durumu düzeltmek için düşünme ve çözüm üretme yetimizi kısıtlar. Kendimizi çökkün ve olumsuz hissettiğimiz anlarda aklımızdan da olumsuz düşünceler geçer. Bunlar akla pıtır pıtır gelen, o duygu hali sona erdiğinde unutulan küçük cümleciklerdir. Genellikle kendimizle ve dünyaya bakış açımızla ilgili tarzımızı yansıtırlar. Ve en önemlisi her zaman gerçekçi olmazlar. Abartılı, durumu gereğinden fazla kişiselleştiren, çok fazla genelleyici ve çeşitli gerçeklik saptırmaları içeren cümlecikler olabilirler.
• “Çok kiloluyum asla zayıflayıp istediğim kıyafetleri giyemeyecek istediğim vücuda sahip olamayacağım.”
• “Ailemdeki herkes şişman ben de böyle olmaya zaten mahkumum fazla kilolarımdan kurtulmam imkansız.”
• “Yolda yürürken,bir yerlerde otururken herkes benim kilolarıma bakıyor yürüyen bir kütle gibiyim sadece… ”
Bunlar bizi engelleyen, moralimizi daha da bozup olayları serinkanlılıkla değerlendirme ve çözüm bulma yollarımızı tıkayan düşüncelerdir. Sıkıntımız arttıkça bu tür olumsuz düşüncelerin sıklığı da artar. Ve bu tür düşünceler arttıkça onlara daha fazla inanmaya başlayabiliriz.Daha sonra bunlar sorgulanmaksızın kabul edilen düşünceler haline gelip bizi engelleyici, çözüm yollarını tıkayıcı bir hal alabilir. Ve bu, bir kısır döngü halinde gitgide artan bir olumsuz ruh halini beraberinde getirebilir.
Beslenmede DÜŞÜNCE DUYGU DAVRANIŞ
Olumsuz düşünceler zayıflamaya dair motivasyonumuzu düşürür ve doğru karar verip hareket etmemize engel olur. Olumsuz hissettiğimiz anlarda aşağıdaki yöntemler işimize yarayabilir:
1.DUYGUYU BELİRLEMEK.
İçinde bulunduğumuz duygu durumunu belirlemeye çalışmak.
“Öfkeli veya üzüntülü müyüm?”
“Yoğun bir kaygı mı yaşıyorum?”
2. DÜŞÜNCELERİ KAYDETMEK.
Olumsuz düşünceleri mümkün olduğu kadar çabuk bir kenara yazmak genellikle işe yarar. Çünkü zaman geçtiğinde unutulma olasılıkları yüksektir.
· “O anda aklımdan neler geçiyordu?”
Durumun tanımını yapmak olumsuz düşünceleri hatırlamakta çoğunlukla işe yarar.
· “O anda neredeydim?”
· “Ne yapıyordum?”
· “Yanımda kim(ler) vardı? Bu insan(lar) benim için ne ifade ediyor?”
3.SORGULAMAK.
Düşüncelerin gerçekçiliğini sorgulama aşamasıdır
· “Bu düşündüklerim ne kadar gerçekçi?”
· “Böyle düşünmek bana ne katıyor?”
· “Bana yararlı düşünceler mi yoksa daha olumsuz hissetmeme mi yol açıyorlar?”
4. ALTERNATİF DÜŞÜNCE GELİŞTİRMEK.
Daha gerçekçi, yararlı ve duruma uygun düşünceler bulmak.
· “Daha keyifli olduğum bir anda ne düşünürdüm?”
· “Güvendiğim bir arkadaşıma bu düşüncemi söylesem bana ne derdi?”
· “Aynı şeyi sevdiğim bir arkadaşım bana anlatsa ona ne derdim?”
. “Ne tür düşünce hataları yapıyorum
Düşünce Hataları
1. Aşırı genellemek
2. Ya hep ya hiç şeklinde düşünmek (kutuplaştırmak)
3. Olumsuzlukları büyütmek (olumsuz süzgeç)
4. Olumluyu geçersiz kılmak
5. Karşımızdakinin zihnini okumak
6. Hatalı falcılık yapmak
7. Duygusal mantık yürütmek
8. Me’li ma’lı şeklinde düşünmek
9. Etiketlemek
10. Kişiselleştirmek
11. Felaketleştirmek
Olumsuz duygularımızla başa çıkmayı öğrenmek başlangıçta kolay olmayabilir. Çektiğiniz güçlük cesaretinizi kırmasın. Olumsuz düşünceleri yakalamak ve alternatif fikirler üretmek herhangi bir beceri gibidir. Zaman alır. Düzenli bir şekilde alıştırma yaparak alışkanlık haline gelip