Doğumun Algısı
Yazar Hakan Çoker • Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı • 29 Mart 2021 • Yorumlar:
Doğum dalgalarının nasıl hissedildiğini sorarlar eğitimlerde. Birçok anne için bilinmeyen ve korku veren meraklardan biridir. Burada mutlaka son haftalarda meydana gelen ve Braxton Hicks Kasılmaları denen hazırlık dalgalarından bahsetmek yerinde olacaktır. Eğer grupta 36 hafta ve sonrası gebe varsa ara ara karında sertleşme hissedip hissetmediklerini sorduğumda birçoğu yaşadıkları karındaki sertleşmeyi paylaşırlar. Bunların doğum dalgalarının bir benzeri olduğunu söylediğinizde çok şaşırırlar hatta inanamazlar. Hatta bu aşamada güven verici birkaç açıklama sayesinde doğum dalgalarına karşı olan korkuyu oldukça azaltma şansınız olur. Onlara şu anda ağrı beklemedikleri için kasılmaları negatif hissetmediklerinden bahsederim.
Ağrı zihnin algısı ile yakından ilgilidir ve bu algılar toplumun kültürü ve kişinin geçmiş tecrübeleri ile yakından ilgilidir. Bu tecrübeler içinde en önemlilerinden biri de kendi doğumudur. Bu yüzden doğuma hazırlanan her anne kendi doğumunun detaylarını annesinden öğrenmelidir. Birçok kadın doğumunun başladığı söylenene kadar bu dalgaları rahat karşılarken, doğumun başladığı söylendiği andan itibaren ağrı olarak algılayabilir. Bu beynin algı kapasitesi ve bilinçaltı şartlanmalarla ilgilidir. Doğumu başlayan bir kadının önünde iki seçim vardır. Ya her kasılmayı ona acı veren bir tecrübe olarak yaşayacak ya da her dalga için zihin algısını değiştirecek ve dalgaları baskı, basınç gibi duyularla tanımlayacaktır. Bu algılama bazı kadınlarda doğuştan ve yaşam biçiminden dolayı kendiliğinden vardır. Bu kadınlar doğumun doğal, fizyolojik ve yaşanması gereken güzel bir tecrübe olarak algılarlar. Doğum başladığında da tüm kontrolü doğaya ve bedenlerine bırakırlar. Tıpkı diğer tüm memelilerde olduğu gibi. Onlarda fazladan bir güç yoktur, tam tersine eksik olan bir duygu vardır; korku. Bu sayede bir yandan tüm hormonlar optimum düzeyde çalışarak doğumun itici gücünü oluştururlarken diğer yandan da kaslarını serbest bırakarak ve doğru nefesler alarak çalışan rahme ihtiyacı olan oksijen ve besinlerin iletilmesini sağlar. Optimum çalışan “güç”, serbest bırakılan beden sayesinde önündeki “yol”da engelle karşılaşmaz ve “yolcu” bu güç ve yol uyumunun içinden yumuşak bir geçişle dünyayla buluşur. Anne izin vermiş, “Güç”, “Yol” ve “Yolcu” uyum içinde çalışmışlardır.
İşte bu kadınların doğumda hissettikleri tek şey bırakma ve bebeğin başının yaptığı baskıların yarattığı gerilme hisleridir. Bu hisler hormonların da yardımı ile bazı kadınlarda neredeyse orgazma varan coşku ve mutluluk duyguları uyandırır. Doğum toplumda ağrı, acı ve korku kavramları yerine, coşku, mutluluk ve merak kavramları ile anılmaya başladığı anda doğumun yeniden doğuşu hızlanacaktır.