Dürtü Kontrol Bozukluğu
Yazar Cansu Yılmaz • Psikolog • 13 Temmuz 2020 • Yorumlar:
Dürtüselliği tanım olarak, zararlı davranışların sonucunu önceden fark edememe, sonucunu düşünemeden eyleme geçme olarak ifade edebiliriz. Çoğu zaman dürtülerimize göre hareket edebilir ve dürtü kontrolü yapmakta zorluklar çekebiliriz. Gittiğimiz bir otelden havlu almak veya sıvı sabun, şampuan almak gibi dürtüsel davranışlar sergileyebiliriz. Bunlar genellikle zaman zaman herkesin yapabildiği davranışlardır. Fakat ileri boyutlara kadar gidildiğinde dürtü kontrolü yapmaktaki zorluklar kendimize veya çevremize zarar verebilecek boyutlara kadar gidebilmektedir. Dürtü kontrol bozukluğun yaşan pek çok kişi aşırı davranışlarda bulunmakla birlikte aynı zamanda davranışı gerçekleştirme konusundaki isteklerini de kontrol etmenin imkânsız olduğunu hissederler. Yapılan davranış öncesinde yüksek derecede bir gerilim hissederler bu gerilim davranış gerçekleştiği sırada heyecan ve hazza dönüşür ve davranış sonlandığında kendilerini suçlar, pişman olur ve bir daha bu davranışı yapayacakları konusunda kendilerine söz verirler. Fakat daha sonra tekrardan o davranışı gerçekleştirerek kendilerine olan inançlarını kaybederler. Değişemeyeceklerini düşünürler. Bu davranışlar depresyon gibi psikolojik problemleri beraberinde getirebilir. Dürtü kontrol bozuklukları, kişide aşırı duygusal güçlüğe neden olsa da genellikle yakın çevresine dahi durumu gizlerler.
Genellikle obsesif kompulsif bozuklukla benzerlik göstermesine rağmen aralarında belirgin derecede farklar bulunmaktadır. Dürtü kontrol bozukluğundaki davranışın amacı haz duymayken kompulsif davranışlarda amaç kaygıyı azaltmadır. Kompulsif eylemlerde obsesyonlar vardır. Fakat dürtü kontrol bozukluğunda obsesyonlar yoktur.
Dürtü kontrol bozukluklarını şu şekilde sınıflandırabiliriz:
1- Patolojik kumar alışkanlığı
2- Çalma (kleptomani)
3- Saç yolma hastalığı
4- Aralıklı Patlayıcı bozukluk
5- Takıntı düzeyindeki alışveriş
6- Takıntılı cinsel davranış
7- Tıkanırcasına yeme bozukluğu
Çalma (kleptomani): İhtiyaç dahilinde olmamasına rağmen tekrarlı bir şekilde çalma dürtüsüne karşı koymada yetersizlik olarak tanımlanabilir. Çalmadan önce artmış olan gerilim, çalma sırasında heyecan ya da haz duygusuna ve çalma sonrasında da pişmanlık ve kendini suçlamaya döner. Genellikle çalma davranışı önceden planlanan bir şey değildir. Eğer kişide çaldığı eşyaya sahip olma isteği varsa bu kleptomani değildir. Erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülmektedir. Temelini çoğunlukla anneyle olan ilişkide çatışmalar oluşturmaktadır.
Aralıklı Patlayıcı Bozukluk: Bir kişiye veya bir yere zarar verme dürtüsünü kontrol etmede zayıflıktır. Saldırganlık davranışları ataklar halinde gelir ve dakikalar veya saatlerce de sürebilir. Ataklar dışında bir saldırganlık ya da öfke söz konusu değildir. Atak sonlarında genellikle suçluluk duygusu ve pişmanlık hissedilir. Kadınlara oranla erkeklerde daha sık rastlanmaktadır. 20’li yaşlarda başlayan bu bozukluğa sahip olan kişiler evlilik ve iş yaşamlarında genellikle problem yaşarlar.
Takıntı Alışveriş Yapma: Kişinin satın alma dürtüsünü kontrol etmede başarısız olmasıdır. Diğer dürtü bozukluklarındaki gibi alışverişten önce gerginlik hissi, alışveriş sırasında hoşnutluk ve haz hissi ve alışveriş sonrasında pişmanlık duygusu aynı şekilde bulunmaktadır. Sıklıkla çanta, ayakkabı, makyaj malzemesi gibi ürünleri alınmaktadır. Maddi olarak zor durumda kalmanın yanı sıra sosyal ilişkilerini de etkileyen bu bozukluğa sahip kişilerde depresyon çok sık görülmektedir.
Saç Yolma Hastalığı: Saç kaybına neden olacak düzeyde saç yolma davranışını sergileme dürtüsünü kontrol etmede zorluk yaşanmasıdır. Sıklıkla ergenlik ve erken çocukluk dönemlerinde başlar. Kadınlarda daha sık görülmektedir. Saç yolma davranışına aile ilişkilerindeki problemler, stres, yalnız kalma korkusu, yas süreci gibi durumlarda daha sık rastlanmaktadır. Depresyon bu hastalarda sıklıkla görülmektedir. En sık saç yolma olarak bilinse de kaş, kirpik ya da sakal yolma davranışlarına da rastlanmaktadır.
Patolojk Kumar Oynama: Tekrarlayıcı ısrarlı ve uyumsuz bir şekilde kumar oynama dürtüsüne engel olamamadır. Aşırı düzeyde kumar oynama davranışı sergilerler ve sürekli kumarı düşünürler. Kumar oynamaktan kendilerini alamazlar. Paralarının bitmesi kumar oynamalarını engellemez. Kumar oynama çoğu zaman problemlerinden kaçış olarak gördükleri bir davranış biçimi haline gelir. Kaybettiklerini tekrar kazanma düşüncesi ile kumar oynamaya devam ederler, genellikle kumar oynadıklarını çevresinden saklamak için çeşitli yalanlar söylerler. İntihar girişiminde bulunma davranışı bu kişilerde sıklıkla görülmektedir. Kadınlara göre erkeklerde daha fazladır.
Çocuklarda Dürtü Kontrol Bozukluğu
Yaşamımızı sürdürebilmemiz için gerekli olan ihtiyaçlarımızı karşılamamız gerekir. Bu ihtiyaçların karşılanması için bizi harekete geçiren dürtülerimizdir. Genellikle karşılanmadığında kendimizi gergin hissederiz. Dürtü kişiyi harekete geçiren, kişinin kendi bedeninden veya çevresinden kaynaklanan ve gerginlik yaratan bir uyarandır. Dürtünün bozukluk haline dönmesi, dürtünün ve eyleme dökmenin engellenememiş olma durumudur.
Bebekler ilk yıllarda dürtüleriyle hareket ederler. Her istediklerini ağlayarak yaptırmak isterler. Sabretmezler. Fakat zamanla ailesi ve çevreninde etkileriyle dürtülerini kontrol etmeyi öğrenirler. Bebekler, zamanla neden sonuç ilişkileri kurmaya başladıkları için gelişim periodlarını tamamlamaya yakın artık dürtülerini kontrol etmelerini bekleriz. Çocuklar zararlı bir davranış sergilediklerinde çevreden aldıkları tepkiyle yaptıkları davranışın aslında olumsuz olduğunu öğrenirler. Fakat dürtü kontrol bozukluğu yaşayan çocuklar yapacakları olumsuz davranışın sonucunda neler olabileceğini düşünmezler. Yaptıkları yanlışlardan ders çıkmaz ve tekrardan o davranışı sergilemeye yönelirler. Kısıtlamak ve bir şeyde sınırlı tutulmak onlar için çok güçtür. Genelde okulda arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde problemler vardır. Oyunu kurmak ve istediği zaman oyunda farklılık yapmak isterler, kurallara uymakta zorlanırlar, aşırı cesaretlilerdir. Bir yetişkinin girmeye çekindiği pek çok yere rahatlıkla girebilirler. Sürekli sakatlanırlar fakat aynı davranışları sergilemekten geri kalmazlar. Çok fazla hareketlidirler, okuldaki başarıları daha düşük olmaya eğilimlidir. Sabır göstermesi gerektiği yerlerde sabırsız davranırlar. Beklemek onlara göre değildir. Arkadaşlarıyla olan ilişkileri sorunludur. Şiddet içeren görüntüleri ve oyunlara ilgi duyarlar.
Yapılan araştırmalarda dürtü kontrol bozukluğunun beyinin kontrol merkezindeki fonksiyon bozukluklarına neden olabileceği görülmektedir. Diğer bir etken, ailenin erken çocukluk döneminde belirli sınırların olduğunu belirtmemiş olması, kuralsız ve kısıtlamasız yetiştirmesi olabilmektedir. Aynı zamanda ailenin çocuklar üzerinde şiddet, ağır cezalar uygulanması ve alkol-madde kötüye kullanım da çocuklarda dürtü kontrol bozukluğuna neden olabilmektedir.
Dürtü kontrol bozukluğuna sahip çocuklarda genellikle hiperaktivite ve dikkat eksikliği de görülmektedir. Tedavi sürecinde aile dürtü kontrol bozukluğu ile ilgili bilgilendirilmeli, aile-okul-terapist iş birliği içinde olmalıdır. Çocuğun iç görü sağlayabilmesi, empati kurabilmesi, öfkesini, sinir ve stresle baş edebilmesi için gerekli tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.
Ailelere öneriler:
- Oyun oynama, okula gidiş, ders çalışma ve uyku saatleri gibi aktivitelerde belirli bir programa uygun saatler belirlenmeli.
- Ailenin oldukça anlayışlı, sabırlı ve tolere edici olmalıdır. Her olumlu davranışta çocuğu ödüllendirerek davranışın pekiştirilmesini sağlayabilirsiniz.
- Her türlü olumsuz şekilde sergilemiş olduğu dürtüsel davranışlara karşı kısıtlamalar getirilmelidir. Çocuk bu kısıtlamalara uymadığı taktirde sonuçlarını üstlenmesi sağlanmalıdır.
- Çevreyle uyum sağlamada sorun yaşadıkları için stres ve kaygı düzeyleri artacaktır. Bu stres ve kaygıyı nasıl yöneteceği konusunda sıkıntı yaşama ihtimali çok yüksek olan bu çocukların, bir psikoloğa gitmeleri ve bir terapi sürecinden geçmeleri olumlu sonuç almanız için önemli katkı sağlayacaktır.
Dürtü kontrolü çoğu zaman erken yaşlarda fark edilmeyebilir. Çok sık rastlamasanız bile eğer böyle bir durum varsa önceden önlem almanız hem sizin hem de çocuğunuz için çok önemli olacaktır. Önlem alınmadığında çocuğunuz yetişkinlik döneminde akademik olarak, iş yaşamında, aile yaşantısında ve sosyal hayatında pek çok sorunla karşılaşabilir.