Duygularım: Başarımın Önündeki Büyük Engel
Yazar Sabire Merve Biçakcı • 9 Ekim 2024 • Yorumlar:
Eğer ipleri bırakır yalnızca duygu ve arzularımın peşinden gidersem başarılı olamam!
"Tüm duygularımdan arınmalıyım, her şeye üzülmemeli veya bir başarısızlığı çok da abartmamalıyım. Ne zaman böyle yapsam ya başarısız oldum ya da bedelini oldukça ağır ödedim. Kendimi dizginleyip işin başına oturtmalıyım yoksa bir bıraksam beni telefonun başından veya yemek masalarından alamazsınız. Böyle hayat mı geçer? Kimseye bedava ekmek yok. Hem benim hayallerim var, onlara ulaşabilmek için mızmızlanan tarafımı susturmalı ve yola devam etmeliyim. Evet, çok zor ama kimler ne zorluklara katlanmış.”
Bu ses tanıdık geldi mi? Peki biraz dışarıdan bakalım, nasıl görünüyor? Sanki biraz sert ve kararlı bir suratı var, düşüncelerinden, neyin doğru neyin yanlış olduğundan çok emin. Bu ses ortaya çıktığında sizin için ne kadar zor olursa olsun bir işi tamamlayabildiniz veya tarihi yaklaşan bir sınava hazırlanabildiniz. Yani aslında en çok sıkıştığınızda ortaya çıkan bu kişi sizin arkanızı topladı, işleri yoluna koydu ve bundan sonrası için de sizin doğru yolda olmanızı öğütleyerek ayrıldı.
İşler bittikten ve o kişi yuvasına gittikten sonra da ortada iki şey kaldı. Biri zor da olsa işleri tamamlayabilmenin getirdiği rahatlık ve zafer duygusu. Biri ise o kişi gelene kadar işleri tamamlamayı erteleyen, üzüntü, kaygı gibi duyguları içeren sıkışmışlığı hisseden ve tam da bundan ötürü ortaya çıkan suçluluk ve yetersizlik duyguları.
Özellikle rahatlama ve zafer iyi gibi görünse de sıklıkla bir sonraki aşamada daha önceki hataları yapmamanız için birtakım listeler çıkarır önünüze ve sizi -biraz da kızarak- uyarır. Kızdığı tarafınız ise suçluluk ve yetersizlikle baş başa kalmıştır. Ve bu ikisinin çekişmesi bir sonraki görev teslimine dek sürer. Bu bir döngüdür. İnsanı da epeyce yorar. Zannederiz ki bize kızan tarafımıza hak vermesek, sözünü dinlemesek duygularımız gün yüzüne çıkacak, hayatımız tepetaklak olacak, biz de hiçbir işi başaramayacağız.
Oysa hem işleri tamamlamanın hem duygularımızı düzenlemenin hem de ihtiyaçlarımızı karşılamanın bir yolunu bulabilecek sakin, uyumlu aynı zamanda neşeli bir versiyonumuz olması mümkün olsaydı, sırtımızda bu yükü taşımadan da hayallerimize ulaşabilir miydik? Terapiye giden birçok kişinin deneyimi şunu gösteriyor, hala aynı tempo ve verimlilikle hatta belki daha iyisi ile çalışıp aynı zamanda güvende ve konforlu hissedebilmenin bir yolu var. Danışanlarım bunu sıklıkla aşağıdaki cümleyle ifade eder:
“Her şey aynı, yaptığım hiçbir şey değişmedi ama aynı zamanda o kadar farklı ki!”