Duygusal Açlık
Yazar Serra Kampeas • Psikolog • 15 Kasım 2018 • Yorumlar:
Kişi olumsuz duyusuyla baş edebilme yolu olarak yemek yemeyi seçiyorsa, eninde sonunda bunu fark eder ancak fark etse dahi bunu durduramaz. Bunun da sebebi tamamen beyin yapısıyla alakalıdır. İnsan beyni sağ ve sol lob olmak üzere iki farklı yarım küreden oluşmaktadır ve her yarımkürenin işlevi farklıdır. En genel anlamıyla, sağ beyin duygusal tarafımız, sol beyin ise mantıksal tarafımızdır. Herhangi bir olumsuz duygu yaşandığında, sağ beyine gelen kan damarlarında artış olur ve sağ tarafta hafif bir büyüme olur. Bu büyüme, iki beyin arasındaki bağlantıyı kuran hatlarda azalmaya sebep olur. Bu azalma sonucunda da, sol taraf yeteri kadar işlemleme yapamaz. Başka bir deyişle, birey yeterince mantıklı düşünemez hale gelir ve her ne kadar yemek yemenin olumsuz duygusunu gidermeyeceğini bilse bile bu davranışını durduramaz.
Bu noktada, bireyin hangi duyguyla baş etme güçlüğü olduğunun farkındalığını kazanması oldukça önemlidir. Dolayısıyla ilk hedef, kişinin kendi duygularının farkına varmasıdır.
İkinci hedef ise, hangi duyguyu neden yaşadığının farkına varmasıdır. Bu da bireyin yaşadığı olay, durum veya davranışlar sırasında aklından geçenler ve atfedilen anlamların farklılığından kaynaklanmaktadır. Bu noktada, bireyin düşünce yapısı ele alınmalı ve neye ne anlam yüklediği gözden geçirilmelidir.
Üçüncü hedef ise, bireyin düşünce yapısını şekillendiren temel yapıya inebilmektir. Temel yapı da, yetiştiriliş tarzımız ve yetiştirilirken sorgulamadan kabul ettiğimiz doğrular ve yanlışlarla alakalıdır. Anne-babalar, çocukları küçükken (0-6 yaş) onlara bir sürü söz söylerler, bir sürü davranışta bulunurlar. Bunların bazıları yanlıştır, bazıları da çocuklar tarafından yanlış algılanırlar ve bir takım düşünceler kalıplaşır. Kalıplaşan düşünceler de, aynı bilgisayardaki dosyalar gibi, beynimizin içinde dosyalar halinde kodlanırlar. Örneğin, “yanlış yapmamalıyım” düşüncesi olumsuz duyguyu tetikler. Böyle düşünen bir birey küçüklüğünde bir kere yanlış yaptığında annesinden veya babasından ceza gördüyse ya da kendisine kızdılarsa; bu beyinde “yanlış yaparsam cezalandırılırım” şeklinde kodlanır ve fark edilip düzeltilmezse, bu şekilde hayat boyu devam eder.
Dolayısıyla, herhangi bir olumsuz duygudurum fark edildiğinde, akıldan geçen düşünceler, bu düşüncelerin doğruluk payları, ne zaman ve nasıl kodlandığı gözden geçirilmeli ve gerektiği noktalara müdahale edilmeli, dosyalar yeniden düzenlenmeli veya gerektiğinde silinip baştan kodlanmalıdır.
Çok basitmiş gibi gözüken duygusal açlığın altında böyle bir mekanizma yattığından, birçok kişi kendisini “iradesizim, başarısızım, beceremiyorum” gibi sıfatlarla etiketlemesi, kendisine acımasızca davranmasına neden olmaktadır. Bu mekanizma anlaşılıp, tedavi edildiğinde, bireyin diyet yapması çok daha kolay hale gelecektir.