Duygusal Beslenme
Yazar İrem Delen • 25 Ekim 2023 • Yorumlar:
Sağlıklı Beslenme Nedir?
Sağlıklı beslenme kavramı insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan besin ögelerini yeterli miktarlarda alıp vücudunda kullanmasıdır.
Dengesiz beslenme ve hareketsiz bir yaşam tarzının benimsenmesi obezite, kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, osteoporoz gibi pek çok hastalığın oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Yaşam kalitesinin artırılmasında sağlıklı yaşam biçimi önemli rol oynamaktadır. Doğru beslenme ve düzenli fiziksel aktivite fiziksel sağlığın yanı sıra ruhsal sağlığın da iyileşmesini sağlanmaktadır (TÜBER, 2015).
Besin Seçimi ve Psikolojik Faktörler
Ruh hali; çeşitli merkezi, çevresel biyolojik ve gıda dahil olmak üzere diğer yabancı faktörlere bağlı olarak dalgalanan karmaşık bir insan zihinsel durumudur. İyi ruh hali veya kötü ruh hali, sinirsel tepkiyi etkileyen belirli kimyasallar sonucunda oluşmaktadır.
Yapılan bir çalışmada bazı yiyeceklerin, beyinde salınan istenen nörotransmitterleri alarak ve stresi azaltarak duygu durum arttırıcı olduğu kanıtlanmıştır.
20. yy' da çeşitli teoriler geliştirilmiştir. Bunlardan en etkilileri psikosomatik, dış uyarılar kaynaklı yeme ve bilişsel teoriler olup aşırı yeme ve obezitenin tanımlanması için geliştirilmiştir. Ortaya atılan bu teorilerin ardından bilişsel kısıtlama, kontrolsüz yeme ve duygusal yeme kavramları ortaya çıkmıştır.
Duygusal (Emosyonel) Yeme
Olumsuz duygular karşısında iştah kaybı ve gıda alımının azalması fizyolojik olarak beslenmeden sonra oluşan tokluk hissine benzediği için doğal bir fizyolojik yanıt olarak kabul edilmektedir. Bunun sonucunda, olumsuz duygusal uyaranlar karşısında gıda alımında artış ise “ duygusal (emosyonel) yeme” olarak adlandırılmış ve yersiz bir tepki olarak ele alınmıştır.
Olumsuz duygular karşısında gözlenen bu aşırı yeme tepkisinin; aşırı kilolu/obez bireylerde, yeme bozukluğu olan kadınlarda ve normal kilolu olup da diyet yapan kişilerde bulunduğu gözlemlenmiştir. Bu nedenle, duygular ile yeme ilişkisinin kısmen kişiye bağlı belirli özelliklerden etkilendiği ileri sürülmektedir.
Günümüzün obezite salgının kaynağı olarak sağlıksız gıda alımı yoluyla olumsuz ruh halini düzenleme eğilimi olan duygusal yeme geniş çapta kabul görülmektedir.
Yapılan bir çalışmada katılımcılardan çeşitli duygusal durumlarda kendilerini hayal etmeleri istenmiş ve bu farklı duygusal durumlardaki besin tüketimleri kaydedilmiştir. Gerilim, korku gibi güçlü duygusal durumlarda sıkıntı, depresif ruh hali gibi daha hafif duygu durumlarına göre katılımcıların daha az besin tükettiği saptanmıştır. Bu çalışmadan çıkarımla ise yoğun duygusal durumlarda besin tüketiminin azaldığı ve hafif duygusal durumlarda ise besin tüketimini arttığı görülmektedir.
Başka bir çalışmadan çıkarımla bireylerin herhangi bir duyguya karşı oluşan yanıtları birbirleri arasında farklılık gösterse de anksiyete, stres, sinirlilik ve depresyon gibi negatif duygu durumlarının besin tüketimini arttırarak beslenme bozukluklarına neden olduğu ve bazı durumlarda sevinç, mutluluk gibi pozitif duyguların sağlıklı besin tüketimini arttırdığı gözlemlenmiştir. Duygusal yeme, yeme bozukluklarının gelişimi ve özellikle tıkınırcasına yeme bozukluğu için önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır.
Yapılan araştırmalar incelendiğinde, duygusal yeme davranışının, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğü belirtilmektedir.
Duygusal Yeme Çözüm Önerileri
Tedavi amacıyla verilen yeme eğitimlerinin etkilerinin uzun vadede incelenmesi gereklidir. Yeme farkındalığı, kişinin neyi, nasıl, nerede yiyeceğini düşünmesini, dış etkenlerin yemek yeme davranışı üzerindeki etkisinin farkına varmasını ve besin ile ilgili kişinin yargılama yapmasını sağlamaktadır.
Duygusal yemeyle başa çıkmada destekleyici olarak kullanılan bir diğer yöntem ise yeme farkındalığına benzer olan sezgisel yeme eğitimidir. Bu eğitim acıkma, doyma gibi bireyi yeme davranışına iten sebepler üzerinde durmaktadır ve duygusal yemeyle başa çıkmaktadır.
Fiziksel durumda yapılan değişikliklerin duygu durumunda da değişim yarattığını göstermektedir. Fiziksel aktivite yapmak duygusal yemeyi engelleyebilmektedir.
Duygusal yeme, depresyon, stres ve yeme farkındalığının birbiriyle olan ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda bu bireylerin diyetisyen ve psikoloğun bir arada bulunduğu multidisipliner bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerektiği bir kez daha önem kazanmaktadır. Yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamak, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak, duygu durumlarını kontrol altında tutarak yeteri kadar yemek yemeyi sağlamak bir ekip işi olduğu gösterilmektedir.