Duygusal İhmale Sebep Olan Ebeveyn Tutumları
Yazar Fatma Yüce • Aile Danışmanı • 13 Haziran 2022 • Yorumlar:
Bu ifade; çocukların beslenme, sağlık, giyinme, barınma, sevgi gibi temel ihtiyaçlarının ihmal edildiği, şiddet ve korku iklimi egemen olan aileleri aklımıza getirebilir. Ancak bazen çocuklarını gerçekten çok seven ebeveynlere sahip, dışarıdan imrenilen, ideal görünen ailelerde de, duygusal ihmal içeren tutumlar görülebilir.
Çocuğun duygusal ihtiyaçlarına, ebeveynleri tarafından önemsiz muamelesi yapılırsa, ailelerine uyumlanabilmek için, onlar da kendi duygusal benliklerini inkar ederler. Bu çocukların yetişkinliklerinde bile, kendilerini sevme ve başkalarıyla duygusal bağ kurmakla ilgili, içlerinde bir boşluk hissedeceklerine şüphe yoktur. (Jonice Webb, Christine Musello. “Çocuklukta İhmalin İzi. Boşluk Hissi”)
Örneğin; kendilerinin elde edemedikleri imkanları, çocuklarına sunmak için, var güçleriyle çalışan işkolik bir anne babayı düşünelim. Gece gündüz demeden çalışıyor, hafta sonu veya resmi tatillerde bile iş seyahatlerine çıkabiliyorlar. Elde ettikleri yüksek gelirle, çocuklarına sunamayacakları imkanlar yok. Ülkenin en iyi, en pahalı okullarında okutuyorlar. Pahalı tatillere gidiyorlar. Çocuklar hep özel markalı ürünler giyiyorlar. Kaliteli besleniyorlar ama anne babalarının yüzünü görmüyorlar.
Bir de çocuklarını sürekli pohpohlayan ebeveynler var. Onların kızı prenses, oğulları paşa. Onların çocukları en güzel. En yakışıklı. En başarılı. En iyi. En zeki. Dünya bu çocukların etrafında dönüyor. Komşu çocukları, kuzenler, arkadaşları, sınıfındaki diğer tüm çocuklar; onlarınkinin yanında solda sıfır. Peki bu ennnnn çocuklar büyüyüp, gerçek dünyaya karıştıklarında, başka eennnlerle karşılaştıklarında neler hisseder? Hep en önde olma beklentileri karşılanmayınca veya en önde, en yakışıklı, en güzel oldukları halde; mesela aşık oldukları insan, pek de “en” olmayan vasat birini onlara tercih ettiğinde neler hissederler? Ömür boyu bu en önde olma isteği onları nasıl yorar? Başkalarının daha iyi olduğu alanlarda, kendilerini nasıl hissederler? Kendi en iyi oldukları konuda, onları geçen biri olduğunda (ki mutlaka olacaktır) nasıl bir yıkım yaşarlar?
Bir başka örneğimiz, mükemmeliyetçi ebeveynler. Başarı odaklıdırlar. Kendilerinin ulaşamadığı fırsatları, hayalleri çocuklarının yakalaması için uğraşırlar. Onların başarısından genellikle tatmin olmaz, daha fazlasını isterler. Mesela sınavdan 95 alan çocuğuna “neden 100 almadın?” diye sorarlar. Mükemmeliyetçi ebeveynler, destekleyici oldukları sürece çocuklarının gelişimine olumlu etki yapabilirler. Birçok olimpiyat şampiyonunun ya da uluslararası üne sahip sanatçının ailesi mükemmeliyetçidir. Ancak çocuğunun istediği şeyi başarmasına destek olmakla, ebeveynlerinin istediğini yapması için baskı kurmak arasında büyük fark vardır. Mükemmeliyetçi ebeveynler, kendileri tarafından planlanmış geleceği için, çocuğun bu gününü heba edebilir. Yaşının gerektirdiği duygusal ihtiyaçları fark edemeyebilir. Bu gibi çocuklar yetişkinliklerinde ne kadar yüksek başarı kazansalar da bir türlü kendilerini yeterli hissedemezler. Onlar için her zaman çıkmaları gereken bir üst basamak vardır. (Web ve Musello, 2014 s. 87-90)