Duygusal Zeka
Yazar Ebru Demir Kara • Psikolog • 29 Ağustos 2018 • Yorumlar:
Duygusal zekayla ilgili günümüze kadar bir çok tanım yapılmıştır. Bunlardan biri de Mayer ve Salovey’e aittir. Mayer ve Salovey duygusal zekayı, “duygusal veriyi anlama ve akıl yürütme kapasitesi” olarak tanımlar. D. Goleman’ a göre ise beş duygusal yeti söz konusudur.
-
Duygunun farkına varmak
-
Duyguları idare etmek
-
Başarma güdüsü ile hareket etmek
-
Başkalarının duygularını fark edebilmek, anlayabilmek, etkileyebilmek
-
İlişkilere başlamak ve devam ettirmek
Bu yetileri fark ettiğimizde duygularımızı idare edebilmeye başlayabiliyoruz demektir. E.Q. yani duygusal zeka bu yetilerin kullanımına bağlı olarak gelişir ve IQ akademik zeka ili ilişki içindedir.
Başarıyı etkileyen faktörler arasında I.Q.'ya verilen pay birçok uzman tarafından %20 olarak belirlenirken; şans, sınıf, duygusal zeka gelişimi geri kalan payı kapsıyor.
"Çok yüksek bir akademik başarıya ya da geniş bir kültür yelpazesine sahip olabilirsiniz, fakat bu tür yeteneklerin belirtildiği bir ortama girmediğiniz sürece yada bu tür ortamlarda kendinizi ifade etmekte yetersizlik yaşıyorsanız kimse sizin farkınıza varmaz. Fakat sempatik, girişken, muhakeme yeteneği gelişmiş bir kişiyseniz yüksek IQ değerlerine sahip olmasanız da fark edilmeniz çok daha kolaylaşır. Hatta "aranan kişi" bile olabilirsiniz ki bu duygusal zeka olarak tanımlandığına sizin istenilirliğinizi artırıcı bir özelliktir ve başarıya ulaşmanızda daha ön plan da yer alır". İş yaşantınızda terfi etmenizi kolaylaştırır.
Yüksek I.Q'lu bireyler üretkenlikleri, eleştirellikleri ve başarılı zihinsel aktiviteleriyle ön plana çıkarlar. Sadece I.Q'su yüksek ama E.Q.su düşük olan bir birey;iç dünyasında verimsizlik, iletişimsizlik, toleranssızlık sorunları yaşayabilir.
Yüksek EQ'lu bireylerse kurdukları sosyal denge, duygularını başarıya odaklayabilme, etkili iletişim kurabilme, duygularını kontrol edebilme, sorumluluk alabilme, başarılı takım çalışması ve başkalarının düşüncelerine saygılı olma özellikleriyle ön plana çıkarlar. Bu noktada unutulmaması gereken nokta ise; E.Q.'nun I.Q.'nun aksine geliştirilebilir oluşudur.
Peki E.Q. nasıl geliştirilir?
Çocuklarımız temel duygularla doğar ve karmaşık duyguları 2 yaşından itibaren öğrenmeye başlar. Duyguları tanıyabilme ve anlayabilme yeteneği çocuk büyüdükçe gelişir. Çocuk on yaşına geldiğinde duyguları, bir yetişkin kadar iyi okuyabilir ve kullanabilir. İşte bu döneme kadar çocuklarımıza duygularını fark etmelerini, anlamalarını öğretebiliriz.
Ailelere düşen roller ise;
-
Yapılan araştırmalarda ebeveynleriyle güvenli bağlanma geliştirmiş olan bebeklerin ilerde duygularını daha rahat ifade edebilen, karşıdakinin duygularını daha rahat okuyabilen ve sosyal ortamlarda sevilen, güven duyulan kişiler oldukları bulgulanmıştır. Duygusal zekanın gelişimi için bu güvenli bağlanmanın gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Bunun yollarından bir, çocuğun bebeklikten itibaren fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanması, bakım verene güvenebilmesi, değerli olduğunu hissetmesidir.
-
Kendi duygularının ayrımında olmayan birey diğerlerinin duygularını gözlemleyip anlayamaz. Ebeveynler olarak önce kendi duygularımızı fark etmeliyiz. Aile içerisinde duyguları dile getirmeliyiz ki duyguları ifade etmenin anormal bir şey olmadığını öğrenebilsinler. “Parka gidememiş olmak seni üzdü biliyorum” gibi… Çocukların duygularını belirtmesine izin verin.
-
Sadece olumsuz duygularınızı dile getirmek değil olumlu duygularınızı da belirtin. “keyif aldım, mutlu ettin” gibi…
-
Çocuğa kitap okumanın da duygusal zekanın gelişimine katkı sağladığı düşünülmektedir. Okunan kitaptaki kahramanın ve çevresindekilerin duygularına yer verilmesi, sorunlar karşısında problemi çözme yetileri ve ne hissettikleri çocuğun empati, muhakeme gibi yetilerini destekleyecektir.
-
Sosyal yardımlaşma için bir projede beraber yer almak da yardımlaşma, paylaşma gibi yetilerin kazanımını destekleyecektir