Ebeveyn-Bakım Veren Tutumları
Yazar Selin Uçar • Psikolog • 12 Ekim 2020 • Yorumlar:
Ebeveyn Tutumları Nelerdir? Çocuğa doğru yaklaşım nasıl olmalıdır?
Her çocuğun kendine has ve biricik gelişim özelliklerinin olduğu bir dünyada yaşamaktayız. Her çocuk kendine özel olan gelişim evrelerinden geçip yaşam serüvenine devam ediyor. Bunu yaparken de ailesine duyduğu güven bağı ve doğru yaklaşım tutumları ona hayatında karşılaşacağı problemi çözmek için bir yol haritası hazırlıyor.
Ailelerinden doğru davranış modellerini gören çocuklar sosyal öğrenmelerini gerçekleştirirken kendilerini yetişkinliğe de hazırlamaya başlıyorlar. Bakım verenler olarak bu yol haritasına nasıl olumlu katkılarda bulunabiliriz ve tutumlarımızı nasıl belirleyebiliriz? Şimdi bunları yanıtlamaya çalışalım.
Olumlu Anne-Baba Tutumu
Destekleyici, Kabul Edici ve Demokratik Anne-Baba Tutumu
Bu yaklaşımda, anne-baba çocuklarını destekler ama bunun yanında sınırlarını da belirli ölçülerde çizmeyi ihmal etmez. Ebeveyn ile çocuk arasında sözlü iletişim kanalları açıktır. Çocuk, birey olarak saygı görür. Her çocuğun gelişiminin kendine özel ve biricik olduğunu bilir. Gelişim basamaklarını izler, onlara uygun davranır ve destekler. Çocuğun aile ve sosyal ortamı içinde özgür bir şekilde büyümesine, ilgi ve yeteneklerini kendi potansiyelinin en üst düzeyine çıkarmasına izin verir; bunun için çocuğu desteklemek için elinden geleni yapar. Çocuğun barınma, beslenme ve korunma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamanın yanında ona “sevgi, ilgi ve şefkat” gösterir. Bu sevgi, gerçekten karşılıksızdır. Sevgi, bir yaptırım aracı olarak kullanılmaz. Çocuğa aile içinde eşit haklar tanınmıştır.
Duygularını ve düşüncelerini açıkça ifade etmesi desteklenir. Gelecek hayatında sosyal ve olumlu duyguların gelişimi için eşitlikçi ve demokratik tutum gösteren ebeveyn, çocuklarına değer verdiklerini onlara gösterirler. Çocuklarına bu şekilde davranan eşler, kendi aralarında da birbirlerine değer veren bir tutum içindedirler. Taraflar, çocuklarına karşı olan davranışlarında da ortak tutum içindedirler. Böyle bir ailede çocuklar, küçük yaşta sorumluluk duygusu kazanımını elde edebilirler. Onlara bir iş başarmanın hazzı verilir ve bu başarıları ödüllendirilir. Ödüller maddî (oyuncak, bisiklet vb.) olmaktan ziyade çocuğa doyum veren, içsel (tiyatroya gitmek, birlikte oyun oynamak, balık tutmak) nitelikte olmalıdırlar.
Böyle sağlıklı bir aile ortamında, çocuğa, kendi başına karar vermesi ve bu kararın sorumluluğun ona ait olması öğretilmiştir. Bu aynı zamanda kendini gerçekleştirme yolunda duygusal benliğinde değişimlere yol açar. Bakım veren konuya: “Bunu böyle yapmaman gerektiğini deneyimleyerek görmüş oldun. Haydi şimdi böyle bir problemle tekrar karşılaştığında, daha iyi nasıl ele alabileceğini birlikte belirleyelim” şeklinde yaklaşır.
Olumsuz Anne-Baba Tutumu
Aşırı Koruyucu Anne-Baba Tutumu
Koruma, günümüz dünyasında ve gözlemlenen ebeveynlik içgüdüsünde olağan bir davranış örüntüsüdür. Ancak kollama ve koruma davranışını çocuğun kendi potansiyelini ortaya çıkarıcı faaliyetleri engelleyecek şekilde yaygınlaştırmak, çocuğun ilerideki hayatına da sirayet edebilecek şekilde baskı hissetmesine neden olacaktır. Anne-babanın aşırı koruması, çocuğa gereğinden fazla kontrol gösterilmesi anlamına gelir, olduğundan küçük gösterme, kendi yaş düzeyinde yapabileceği sorumluluk ve görevleri verememe aşırı korumacı yaklaşımın tipik özelliğidir.
Olgunlaşıp, büyümesine izin verilemeyen bu aşırı denetimci yaklaşımda, çocuğun “toplumsal ve psikososyal gelişimi” engellenmiş olur. Bu, çocuğun kendini tanımasını ve kişisel potansiyelini fark etmesini engelleyen bir anne baba tutumudur.
Bu tutumla yetiştirilen çocuklarda ilerleyen zamanlarda bağımlı kişilik geliştirme olasılığı mevcuttur. Çocuk kendi başına karar vermede güçlükler yaşar. Yaşam olaylarına verdiği tepkileri yönetemez, seçimlerinin sorumluğunu tek başına alamaz. Bu tutum çocuğun bireyselleşme çabasını engellemektedir. Devamlı olarak bir yetişkinin koruma ve kollamasını arayan, öz güvenleri yeterince gelişmemiş, çekimser kalan, sorumluluk almaktan çekinen, kendi yapmaları gereken işleri başkalarının yapmasını bekleyen bireyler olabilirler.
Otoriter Anne-Baba Tutumu
Bu tutumu benimseyen aileler, baskıcı bir tutum içerisindedirler. Çocuktan kendilerine sonsuz itaat etmelerini, tüm dediklerinin yapılmasını beklerler.
Aile içinde korku duygusu ve bu korkunun çocukta açığa çıkardığı anksiyete duygusundan dolayı kaçma- kaçınma yaptığı davranışlar hakimdir. Çocuk başa çıkmak için çeşitli baş etme stratejileri kullanır ve bunlar iç dünyasında yalnız hissetmesini engelleyemez. Hatta çocuk kaçındıkça, davranışların sıklığı artar ve tüm yaşam olaylarına genelleyebilir.
Bu tutuma sahip olan anne ve babalar, kendisini toplumsal ve ailevi otoritenin temsilcisi durumunda görür ve çocuğunun davranışlarını biçimlendirmeye ve denetlemeye çalışırlar. Her türlü kararı, anne babanın kendisi verdiği için çocuktan, bir erdem olarak kabul ettikleri mutlak itaati ve fikirlerine olan sonsuz sadakati beklerler. Bu tutumu benimseyen anne babalarda gözlenen, sabırlı ve duyarlı olma, çocukları dinleme, anlayışla karşılama, sabırlı olma, onların fikirlerini alma gibi çocuğu kabul edici davranışlar yoktur. Bu şekilde yetiştirilen çocuklar; daha kolay boyun eğen, otoriteye karşı çekingen ya da otoritenin baskısı altında kaldığında isyankar davranan ve kuralları kabul etmeyen bir kişilik örüntüsü geliştirebilirler.
İzin Verici, Hoşgörülü Anne-Baba Tutumu
Bu anne-baba tutumunda aşırı hoşgörü ve çocuğa karşı boyun eğicilik vardır. Evde patron çocuktur. Çocuk, daima diğerlerinin dikkatini ve ilgisini çekmek için uğraşır ve kendisine hizmet edilmesini ister. Bu tutumla yetişen çocuklarda yeri doldurulamaz bir boşluk vardır. Ev içinde ve dış dünyada zayıf bir sosyal uyum gösterirler. Arkadaşlık ilişkilerinde hep bir şeyler bekleyen taraf olabilirler. Kuralsızlığa alışan çocuklar, okuldaki kurallarla karşılaşınca iç dünyalarında tezatlık yaşarlar, okula ve arkadaş çevresine uyum sağlamakta zorlanabilirler.
Kendi iç dünyalarını doyuramadıkları zaman ileride zararlı alışkanlıklar edinmelerin ve tehlikeli örüntüler göstermelerinin önü açılmış olur. Başkalarını düşünmeyen, sorumluluk alamayan, kırılgan, her dediğinin anında olmasını ve gerçekleşmesini isteyen, sabır edemeyen kişiler olabilirler. İlişkilerinde her dediğinin olmadığını gördüğünde de hayal kırıklığına uğrayabilirler. Bu durumda ya kendi içlerine çekilebilir ya da öfke davranışları gösterebilirler.
Tutarsız Anne-Baba Tutumu
Anne-baba tutumları arasında en yıkıcı olan tutumdur. Bu tutumda anne baba, yukarıda sayılan anne-baba tutumlarını zaman zaman uygular ve bu kendi içinde süreklilik göstermez. Anne-babanın davranışları arasında dengelilik ve tutarlılık örüntüsü mevcut değildir.
Bu tür yaklaşımda çocuk, kendi davranışları konusunda emin olamamaktadır, bir tarafı bir şey yapmak isterken öbür tarafı onu engelleyebilir ve belli görüşlere göre 0-6 yaş döneminde oluşan kişilik örüntüsünü tamir edemeyecek derecelerde zedeleyebilir. Çocuk davranışını anne babasının keyifli ya da öfkeli oluşuna göre ayarlamaktadır.
Tutarsız anne-baba tutumuyla yetişen çocuklar nerede ne yapacağını bilemezler. Ani tepkiler gösterebilirler. Hangi tepki ile karşılaşacağını bilemedikleri için kaygılı bir tutum içerisindedirler. Bu durum, kendilerini güvende hissetmelerini engeller, güven duygusu gelişimini zedeler ve ilişkilerinde kolay güvenemeyen ve güven veremeyen bireyler olabilirler. Kendi görüş ve düşüncelerini dile getiremezler. Zamanla her şeyden şüphelenen, sorgulayan, kararsız bir kişilik yapısı geliştirebilirler.