Ebeveyn Tutumları Neden Önemlidir?
Yazar Gonca Cihan • 11 Nisan 2023 • Yorumlar:
Ev çocuğun ilk dünyasıdır ve bu dünya da doğru/yanlış, iyi/ kötü, güzel/çirkin olan pek çok şey öğrenir ve deneyimler. Çocuk dünyaya geldiği ilk andan beri öğrenmeye başlar. Anne-babanın kim olduğunu var olmak için neye ihtiyacı olduğunu bu dünyada görür. 0-6 yaş bilindiği gibi karakterin şekillenmeye başladığı yıllardır ve aile dinamiklerinin önemi de burada yatar. Aile içerisinde çocuğun gördüğü her davranış ve söylem çocuk için zamanla kullanmak üzere biriktirdiği para gibidir; ihtiyacı olduğunda ortaya koyar.
Aile, çocuğa güven duygusu aşılar. Çocuk yaşamı boyunca ailede gördüğü tutumlardan etkilenecek ve çevresindeki kişilere yaklaşımında aynı beklentiyi sergileyecektir. Çocuğun sosyal ortamında ve okul hayatında başarılı olabilmesi, büyük ölçüde ebeveynlik tutumlarına bağlıdır. Çocuklarda gözlemlenen birçok davranış bozukluğu ebeveyn tutumlarından kaynaklanır. Kişiliğin biçimlenmesinde en önemli çevresel etken ailedir.
Uyum bozukluğu gösteren çocuklar, genellikle etkisiz bir anne baba çocuk ilişkisinin ürünüdürler. Ebeveynlerin tutumları çocuğun kendisine biçtiği değerin oluşmasında etkilidir. Benlik saygısı ve kişilik oluşumunu etkiler. Çocukların dünyayla olan temas biçimlerini etkiler. Çocukların gerçek potansiyellerini ortaya koymaları için gereken önemli bir bileşendir. Çocuğa gelişimi için gerekli paterni ebeveynlerin tutarlı davranış örüntüleri sunar.
Benlik algısı ve kişilik üzerinde anne ve babanın 0-6 yaş döneminde çocuğa olan tutumları önemlidir. Çünkü çocuk kendini ve dünyayı anne ve babadan gelen tutarlı örüntüler eşliğinde değerlendirir. Bu etkileşim neticesinde çocuklar kendilerine ve dünyaya ilişkin bir değer biçerler ve eğer dayanıklı değillerse psikolojik sağlamlık oluşmamışsa tüm deneyimlerinde bu etiketlerle bu paternle uyumlu doğrultuda hareket ederler.
Ebeveynlik Tutumları Nasıl Oluşur?
Anne babaların zihinlerinde nasıl bir çocuk istedikleri konusunda daha doğumdan önce, hayali bir çocuk kavramı oluşur. Dünyaya gelen çocuk anne babanın beklentilerine uygun olmadığı takdirde, oluşan kırıklık sonucu, anne ve babada reddetme tavrı gelişir. Toplumun kültürel değerleri, çocuklarını yetiştirmek üzerine anne babaları etkiler. Üstlendikleri ebeveyn rolünden haz duyan ve görevlerini gereğince yaptıklarına inanan anne babaların, çocuklarına karsı takındıkları tavırlar, çocuklarını nasıl yetiştireceklerini bilmeyen, güvensiz ve kendini yetersiz hisseden anne babalara oranla daha başarılı ve olumludur. Çocukların sayı, cinsiyet ve kişilik özelliklerinden memnun olan anne ve babalar, memnun olmayanlara oranla daha uygun tavırlara sahiptir. Bütün bunların dışında, kendi çocukluk yıllarındaki deneyimleri, şimdiki tutumlarında rol oynayabilir. Yine aile içinde esler arasındaki ilişki, çocuklara karsı takınılan tavrı etkileyen bir başka faktördür. Çocuğun mizacı, anne ve babanın çocuk sahibi oldukları yaş, kök ebeveynin tutumu, anne ve babanın çocuk gelişim hakkındaki bilgi düzeyleri de önemlidir.
Otoriter Ebeveynlik Tutumu
Katı kurallar vardır, kuralların açıklaması yoktur. Kurallara uyulmadığında ceza uygulanır. Eleştiriler çok serttir. Çocuğun olumlu özellikleri vurgulanmaz, hataları üzerinde durulur. Çocuktan beklenti çok fazladır, yaşının üzerinde beklentiler söz konusudur. Çocuk anlaşılmaya çalışılmaz, kalıplara göre değerlendirilir. Çocuğun hatalarına karşı tolerans gösterilmez. Aile içi ilişkiler gergindir. Çocuğa red algısı yaşattıracak şekilde davranılır. Mükemmeliyetçi yapı da çocuk tarafından otorite olarak hissedilebilir. Zor yoluyla denetleme sevgi kısıtlama ile denetleme söz konusudur. Çocuk sürekli nasihat, ikaz, düzeltme ve uyarma ile karşılaşır. Çocuk üzerinde fiziksel değil duygusal güç kullanmak da cezadır. ‘Ben çocuğumu hiç dövmem, bir bakışım yeter…’ diye otoritesinden bahseden ebeveynlerde duyarız. Bu çocuk için duygusal şiddete güzel bir örnektir. Çocuğa bağırmak, aşağılamak, yok saymak, sevgiyi esirgemek, azarlamak, korkutmak da uygulanmaması gereken cezalardır
Çocuğun Öğrendikleri;
-
Benim istediğim gibi ol!
-
İstediğim gibi olmazsan cezalandırılırsın!
-
İstediğim gibi olmazsan sevilmezsin!
-
Senin herhangi bir söz hakkın olamaz!
-
Yeterince iyi değilsen, değerli değilsin!
-
Sorunlar şiddetle ve otorite ile çözülür!
-
Otoriter kişiyi memnun etmeye çalışmalıyım!
-
Kendisini ve başkalarını cezalandırmak.
Çocuk Üzerindeki Etkileri
Düşük özgüven, insanlara karşı güvensizlik duygusu, pasif ve edilgen kişilik yapısı, cezalandırıcı bir kişilik geliştirme, sorunları şiddete başvurarak çözme, hoşgörüsüzlük, sosyal ilişkilerde zayıflık, hata yapma korkusu nedeniyle başarısızlık, yeniliklere açık olmaz, denemekten korkar, aşağılık duygusu gibi psikolojik sorunlarla karşılaşabilir. Aşırı baskı çocuğu yalan söylemeye veya suça yönlendirebilir. Çocuk kendinden güçsüzleri ezmeye meyilli olup, zorbaca davranışlar sergileyebilir. Çocuk sevgisini başkalarına göstermekte zorluk çekmeye başlar. Ayrıca çocuk ya aşırı içe kapanık ya da saldırgan bir görünüm sergiler. Kinci ve intikamcı davranışlar söz konusudur. Zor bir ergenlik dönemi geçirir. Dış otoriteye bağımlılık sergiler. Çocuk tek başına bağımsız tercihler yapamaz. Duygu ve düşüncelerini ifade etmez.
Hoşgörülü Ebeveynlik Tutumu
Rahat bir tutum söz konusudur ya ihmal ya aşırı hoşgörü göstermeye meyillidirler. Kurallar ya çok azdır ya hiç yoktur, çocuk aşırı serbesttir. Sınırlar belli değildir ve koymakta da güçlük çekerler. Bu nedenle hem çocuğun özgürlüğü kısıtlanacak düşüncesi hem de sınır koymaktaki başarısızlıklar anne ve babaları bu konudan uzak tutar. Çocuğun davranış bozukluklarına müdahale edilmez. Çocuğa tanınan haklar çok fazla, çocuktan beklentiler ise çok düşüktür. Çocuk aileye hükmeder, istekleri sorgulanmadan kabul edilir, her istediği yapılır. Genelde tek çocuk olan çocukların ailesinde ya da uzun zamandır çocuk sahibi olmak isteyen ailelerde bu tutum daha sık karşılaşılır. Çalışan anne ve babanın tutumu da bu kategori içine girebilir. Çocuk anne ve babadan daha güçlüdür. Çocukla iletişim de çok güçlü değildir.
Hoşgörülü ebeveyn aslında bir nevi ihmalkâr ebeveyn olarak da değerlendirilebilir. Çocuğun zihinsel, duygusal ve fizyolojik ihtiyaçlarını kimi zaman aşırı rahat tutum göstererek karşılamamak ya da geciktirmek de bir çeşit ihmal ve ihlaldir. İhmalkâr ebeveyn çocuğun yaşamıyla ilgili değildir. Bu ana babalar için kendi sosyal yaşamları, çocuklarından daha önemlidir. Böyle bir ortamda sosyal yönü zayıf, özellikle benlik kontrolü düşük, bağımsızlığı kolayca elde edemeyen çocuklar yetişir.
Çocuğun öğrendikleri;
-
Bu evin patronu benim, herkes benim istediklerimi yapmalı.
-
İstediklerim yapılmazsa farklı yöntemlerle sınırları zorlamalıyım.
-
Onay alan ve almayan davranışlar tutarsızlık gösteriyor.
-
Arkadaşlarım da her istediğimi yapmalı.
-
Bir isteğim hemen olmazsa dayanamam
-
Kurallar mı o da ne?
-
Her şey serbestti şimdi bu kızma nerden çıktı?
-
Kafa karışıklığı
Çocuk Üzerindeki Etkileri
Kibirli, gururlu ve kendini çok beğenen kişilik yapısı, sabırsız, sorumluluk sahibi olmayan, çabuk sıkılan, memnuniyetsiz bireyler, bencil, benmerkezci tavırlar, iş birliği ve uzlaşmacılıkta zayıflık, asi ve saldırgan davranışlar, sosyal ilişkilerde başarısızlık gibi sorunlar görülebilir. Çocuk anne ve babasına güç uygulamaya çalışır. Çocuğun öfkelenmesine isteklerinin engellenmesine karşı verdiği tepkileri arttırır. Çocuk “sen beni sevmiyorsun” diyerek isteklerini yaptırabilir ve diğer ortamlarda kurallara uymakta zorlanabilir. Bu durum çocuğun olgunlaşmasını önler ve onu ilgi bağımlısı haline getirebilir. Çağın en yaygın hale gelen psikolojik rahatsızlık olan narsizmin de temellerinin atılmasına ve narsist bireyler yetişme sebep olabilir. Böylece çocuklar kendilerini kontrol edemeyen, duygu istek ve dürtülerini erteleyemeyen bireyler olabilir.
Aşırı Koruyucu Ebeveyn Tutumu
Çocuğa çok büyük bir sevgiyle bağlanmış, çok kollayıcı olan anne baba tutumudur. Çocuğun her istediği yerine getirilir. Çocuk çok fazla korunur. Böylelikle çocuk kendi kendini koruyan kollayan ve yöneten bir kişi olamaz. Çocuk bağımlıdır, kendine güveni olmayan, duygusal problemleri olan bir kişidir. Bu tutumda çocuğun kendi kendisine yetmesine izin verilmez. Çocuk olası sorunlardan korunur ya da bu sorunlar ailesi tarafından çözülür. Çocuğun yapabileceği şeyler bile ailesi tarafından gerçekleştirilir.
Çocuk Ne Öğrenir;
-
Çocuk dünyayı tehlikeli ve kaygı verici bulur
-
Kendi yeteneklerime güvenemem
-
Bir şey yapmama gerek yok annem babam yapar
-
Ben yapamam
-
Annem babam olmazsa ne yaparım
-
Bir sorun başıma geldiğinde bittim ben
-
Anne neredesin?
-
Bu kadar korunduğuma göre tehlikeli bir durum var?
-
Ben aciz ve güçsüzüm
-
Başarabileceğimi zannetmiyorum
Çocuk Üzerindeki Etkileri
Anne ve babaya, ilerleyen yaşlarda da bir başka bireye bağımlı çocuklar yetişir. Kişisel sorumluluk yaşayamazlar. Kendilerini ifade etmekte zorlanırlar. İhtiyaçlarını tek başına gideremezler. Özgüven sorunu yaşarlar. Tek başına ders çalışamazlar, okul başarısında sorun yaşayabilirler. Kendi başlarına yapabilecekleri işlerde bile bir başkasının yardımını ve desteğini ararlar. Sorun yaşadıklarında sorunu çözecek bir kurtarıcı ararlar.
Demokratik Ebeveynlik Tutumu
Aile içerisinde çoğunlukla sevgi, saygı, huzur, güven, ilgi ve sıcaklık hakimdir. Anne ve baba çocuğa verdiği kararlarda ve davranışlarda iyi birer model olurlar. Ailede herkes eşit söz hakkına sahiptir. Her türlü duygu kabul edilir, duygulara değil davranışlara sınır konulur. Eleştiriler kişiliğe değil, yapılan işedir. Çocuğun her konuda fikirleri dinlenir ve önemsenir. Güven verici ve hoşgörülü bir aile yapısıdır mevcuttur.
Çocuğun öğrendikleri;
-
Her koşulda sevilirim
-
Duygu ve düşüncelerim önemli
-
Olduğum gibi kabul ediliyorum
-
Anne ve babam bana değer veriyorlar
-
Sorumluluklarımı biliyorum
-
Problemlerimi çözebilirim ama çözemezsem bana destek olurlar.
Çocuk Üzerindeki Etkileri
Sosyal ve mutlu, özgüvenli ve sorumluluk bilinci gelişmiş, yaratıcı ve bağımsız bireyler olurlar. Bu ailede yetişen çocuklar iş birliğine yatkın, insanlara güvenebilen, kurallara saygılı, kendisinin ve başkasının sınırlarını bilen ve bu sınırları koruyan, sorgulayan, yardımsever ve düşündüklerini kolaylıkla ifade eden kişilikler geliştirirler. Girdikleri bir ortamda yaşadıkları duygusal zorlanmalardan etkilenseler bile bunun üstesinden gelebilir ve dramatize olmazlar.
Psikolog Gonca CİHAN