Ebeveyn ve Çocuk Arasında Yaşanan Güç Savaşı
Yazar Dilara Açıkgöz • 22 Şubat 2024 • Yorumlar:
Zaman zaman çocuğunuz ile olan iletişiminizde kendinizi çözümsüz hissetiğiniz anlar yaşıyor olabilirsiniz. Her anne/ baba gibi sizde çocuğunuz için en iyi ve doğru olanı yapma isteği ile hareketlerinize yön veriyorsunuz. Fakat bazı durumlarda, her iki yolda sizi istemediğiniz sonuçlara götürüyor olabilir.
Bebeğiniz, ortalama 18 ay ve sonrasından sizden bağımsız olduğunun bilincini farkına varmaya başlar. Bu farkındalık gelişmeye başladıkça işler biraz daha zorlaşır aslında. Hem ebeveyn hem çocuk için zorlu bir geçiş sürecidir. Çocuk, kendi içinde bir yandan anneden ayrılık tedirginliği ile savaşırken bir yandan da bağımsız ve ayrı olmayı deneyimlemeye çalışır.
Anne/baba ise çocuk için elinden gelenin en iyisini yapmayı isterken çocuk, bazen bunlara direnmeye ve kendi yolunu denemeye çalışır.
Thomas Gordon tarafından bu yaşanan güç mücadelesi 2 farklı ebeveyn yaklaşımı olarak anlatılmıştır.
Yöntem 1’de ebeveyn kazanmakta çocuk kaybetmektedir. Bu yöntemde ebeveyn çocuğa isteğini söyler ve gerçekleştirmesini bekler. Çocuk karşı çıksa bile olayın sonucunda anne/baba’nın isteği galip gelmiş olur.
Yöntem 1 Örnek:
Çocuk: Okula gidiyorum. Allah'a ısmarladık.
Baba: Yağmur yağıyor. Yağmurluğunu giymemişsin.
Çocuk: İhtiyacım yok.
Baba: Yok mu? Islanır, üşütürsün.
Çocuk: Yağmurluk giymek istemiyorum. Nefret ediyorum yağmurluktan.
Baba: Ama yavrum hem kuru kalırsın, hem de sıcak tutar. Lütfen giy.
Çocuk: Hayır nefret ediyorum, giymeyeceğim.
Baba: Odana git ve yağmurluğunu giy diyorum sana. Yoksa okula gidemezsin.
Çocuk: Tamam. Giyeceğim.
Yöntem 2’de tam tersi bir durum yaşanır. Burada kazanan taraf çoğunlukla çocuk olur. Bu yöntemde ebeveyn ve çocuk arasında bir tartışma yaşandığını genellikle çocuğun kararı geçerli olur.
”Çocuk Merkezli Ebeveyn Tutumu” olarak adlandırdığımız bu yaklaşımda aileyi yönlendiren kişi çocuktur.
Yöntem 2 Örnek:
Çocuk: Okula gidiyorum. Görüşürüz.
Baba: Yağmur yağıyor. Yağmurluğunu giymemişsin.
Çocuk: İhtiyacım yok.
Baba: Yok mu? Islanır üşütürsün.
Çocuk: Çok fazla yağmıyor.
Baba: Çok yağıyor.
Çocuk: Yağmurluk giymek istemiyorum, nefret ediyorum yağmurluktan.
Baba: Ben giymeni istiyorum.
Çocuk: Ben nefret ediyorum diyorum. Onu giymeyeceğim. Eğer giymeye zorlarsan ben de seni sinir ederim.
Baba: Tamam. Vazgeçtim. Okula yağmurluk giymeden git.
Açıkça belli olduğu gibi bu iki yöntemde çocuk ve aile için işlevsizdir. Günümüzde anne/babalar Yöntem 2’yi daha çok kullanma eğilimde oluyorlar. En başından çocuklarının bağımsızlıklarını desteklemek isteyen ebeveynler bazen dozu kaçırabiliyorlar. Bu durum olduğunda ise işler daha da zorlaşıyor. İki durum arasındaki dengeyi sağlamak zor olsada gerekli olan şey tam olarak bu aslında.
Çocuklarınızın sizden bağımsız olabilmesi hem çocuğunuz hemde sizin için fazlasıyla önemli. Bu durumu her zaman detekliyoruz. Çocuğun aileden bağımsız olması demek anne/baba’nın çocuğa her zmaan “evet” demesini ya da çocuğun her zaman başına buyruk olmasını gerektirmiyor. Çocukların her zaman sınırlara ihtiyacı vardır. Önemli olan bu sınırların ne olduğu ve nasıl konulduğu.
Sınır koyarken kendinize sormanız gereken iki önemli soru var ;
-
Ben bu kuralı kendim için mi çocuğum için mi koyuyorum?
-
Bu kuralı koyduğumda her zaman uygulayabilecek miyim?
Bir kural koymadan önce bu iki soruya önecelikle kendi içinizden cevap vermeniz sizi doğru sınırlara ulaştıracaktır.
Bunların yanında bazen işler kendi başınıza halledemeyeceğiniz seviyeye gelebilir. Bu durumlarda yarıdm alman seçeneğinizi göz ardı etmeyin.
Psikolojik Danışman Dilara Açıkgöz