Ebeveynler Uzaktan Eğitimi İstemiyor
Yazar Kübra Mete • Psikolog • 22 Ağustos 2020 • Yorumlar:
Psikolojik dayanıklılık; kişinin karşılaştığı olaylara karşı ne kadar uyumlanabildiğini gösteren, bir nevi zihinsel esneklik gerektiren önemli bir kavramdır. Korona süreciyle yaşamaya başladığımız pek çok şey artık yeni normalimiz haline geliyor ve dolayısıyla buna ne kadar çabuk uyumlanırsak psikolojik ve fiziksel sağlığımız o kadar olumlu gelişim gösteriyor.
Mart itibariyle ara vermiş olduğumuz örgün eğitim sürecimiz vaka sayıları ile doğru orantılı olarak bir süre daha uzaktan, online olarak ilerleyecek gibi gözüküyor. En azından şimdilik okulların 21 Eylül’de örgün eğitime açılacağına inanmak istiyoruz.
Peki Mart-Haziran aylarında online eğitim nasıl geçti?
Sağlığımızı, ekonomimizi, iş yaşantımızı ve psikolojimizi etkileyen karantina-salgın hastalık faktörü ile online eğitime devam etmeye çalışan hem ebeveynlerin hem de öğrencilerin ellerinden gelenin en iyisini yapmış olduklarını düşünüyorum. Hep birlikte oldukça olağanüstü bir şey yaşadık ve yeni bir şeyi deneyimledik.
Artık daha fazla deneyimli olduğumuz online eğitim sürecine dair geri bildirimler nasıldı peki?
Bu konuyu hem eğitimciler hem öğrenciler hem de ebeveynler açısından konuşalım:
Online eğitim sürecine dahil olan hiçbir öğretmen yoktur ki bu eğitim şeklini çok sevdim, desin. Her bir eğitimci, öğrencisi ile yüzyüze, canlı, dokunarak o ânı yaşayarak ders işlemenin hiçbir şeyle karşılaştırılamayacağına inanıyor. “Daha fazla ders saatine girmeye razıyım, yeter ki çocuklarımı canlı canlı göreyim”, demişti bir öğretmen arkadaşım. Online eğitimin avantajlı olan pek çok imkanını kullanan öğretmenler, bir yandan sağlığın her şeyin önünde olduğunu ve önceliğin bu salgın düzeyini düşürmeyi hedeflememiz gerektiğini belirtiyorlar.
Peki, öğrenciler? Bu noktada eğitim kademelerine göre farklı şeyler ifade edilebilir:
Özellikle okul öncesi kademesinin online eğitim sürecine dahil olmasının çok zor olduğunu gördük. Ortaokul ve Lise kademeleri ise daha hızlı uyum sağlamış olarak gözüktü. İlkokul kademesi ise ebeveynlerinin destekleri ile bence beklenenden çok daha iyi başarı gösterdiler. Evet, ebeveynlerin bir nevi öğretmen olarak sürece dahil oldukları bu dönemde, ebeveynler ciddi anlamda çok yoruldular.
Ebeveynlerin pek çoğunun hem ebeveynlik rollerinin öğretmenlik rolü ile karıştığı hem ev düzenlerinin hem de kendi iş ve sosyal yaşantılarının etkilendiği bir dönemden geçtik. Bunu takip eden ekonomik, psikolojik ve fiziksel problemler, onların dayanıklılıklarını oldukça etkiledi. Yeni normalleşme ile birlikte biraz daha tatil yapan, nefes alan ebeveynler artık örgün eğitime başlanmasını ve bir şekilde kendi düzenlerini şekillendirmek istiyorlar. Özellikle her iki ebeveynin de çalıştığı aileler, online eğitim sürecini nasıl yönetebileceklerini hiç bilmiyorlar ve 21 Eylül’den sonra bir ertelemeyi daha duymak istemiyorlar. Ancak maalesef yine herbirimizin dahil olduğu bu döngüyü etkileyecek olan şeyin yine bizim davranışlarımız (düğün, cenaze, organizasyonlara katılma...) olduğunu hiç unutmamamız gerekiyor. Bu rehavete kapılma süreci uzadığı müddetçe çocuklarımız okullarına dönemeyecekler.
Peki şimdi online eğitimi ki uzaması da ihtimaller arasında gözüküyorsa nasıl en verimli hâle getirebiliriz?
Daha deneyimliyiz kabul. Yani artık nelerin yolunda gidip gitmediğini biliyoruz. Ben de bu sürecin içerisinde öğrencilerle birebir birlikte olan biri olarak tablonun iki tarafını sunacağım size. Öğretmen-ebeveyn-öğrenci işbirliği yine online eğitimde sonuçlarını gösterdi. Ki şu an yeni normalimizi oluşturmaya başladığımız; kaygı düzeyimizi, belirsizliklerimizi azalttığımız, önümüze daha umutla bakabileceğimiz bir döneme geçtiğimizi düşünüyorum.
Online eğitimin en olmazsa olmazı iyi bir düzenden geçiyor. Bir masa, ders araç gereçleri, iyi bir internet bağlantısı ve tek başınalık... Bu düzeni kurmayı başardığımız pek çok öğrenci ile hem akademik hem de duygusal anlamda çok güzel ilerlemeler kaydettik. Uyku düzeninin bozulmadığı hiçbir öğrenci olmamıştır. Bu ilk başlarda bir uyum problemi oluşturmuş ancak sonrasında diğer pek çok konu gibi bunun da üstesinden gelinmiştir.
Bir diğer tablo da ise online eğitimin nasıl başarılı olamayacağını ifade edebilirim. Uyku düzenini hiçbir şekilde yoluna koyamadığımızda en başta takılıp kaldık. Ardından bahsettiğimiz düzenin bir şekilde oluşturulamamış olduğu durumlarda (öğrencinin diğer aile bireylerinin yanında derse katıldığı, kahvaltıda ya da koltukta uzanmış şekilde, kamera ve mikrofon ile oynadığı, telefon ya da tableti elinde hareket halinde tuttuğu) maalesef öğrencinin akademik ve psikolojik istekliliği çok düştü. Bu noktada işbirliğine açık olmayan ebeveynlerle daha az ilerleme kaydedilmiş oldu.
Ben ebeveynlerin bu noktada artık daha deneyimli olduklarını ve işbirliği yapmaya daha istekli görüyorum. Bizim ebeveynlerimiz eğitim konusunda oldukça hassastır. Ve bu pandemi sürecinin okullara dair nasıl ilerleyeceğine dair henüz belirsizlikler söz konusu iken artık çocuklarının yeni normale bir an önce alışmalarını istiyorlar.
Online eğitimin avantajlarının yüksek oranda kullanıldığı, işbirliğinin yapıldığı tüm çalışmalar meyvesini verir. Yeter ki inanalım ve isteyelim.
Çalışınca her şey mümkün!