EBEVEYNLİK GERÇEKLİĞİ İLE YÜZLEŞMEK

Yazar Nurşen ŞirinPsikolog • 18 Nisan 2017 • Yorumlar:

Bir şey yap. Güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi

dönmüyor? Güzel bir şey gör. Veya, güzel bir şey yaz. Beceremez misin?

Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel olsun. Çünkü "her insan ölecek

yaşta." geç kalmayasın.

Şemsi Tebrizi

Güzel Hareketler Yapın ,Çünkü Allah Güzellik Yapanları Sever (Bakara 195 )

Hayat ,insana her an değişik sürprizlerle geliyor.Her sürpriz onu taşımayı ve

oluşturduğu değişime uyumlu davranışlar sergilemeyi

gerektiriyor.Sürprizlerin en kıymetlisi ,dokuz ay emek emek büyüyen

doğumuyla yaşamımızı kendi rengine boyayan küçük insan yavrusu olsa

gerek…

Ebeveyn olmak ,Bir başlangıç yapmak demek ,her şeye yeniden .Kucağı

dopdolu olmak ve kendini değerli hissetmek demek .Ebeveyn olmak öylesine

değerli kılıyor ki insanı ,bazen diğer rollerinizi bile unutturabiliyor.Bir canlı ki

sizin etrafınızda dönüyor.Sizde onun etrafında aşık maşuk ilişkisi .Siz ona

sütünüzü o ise size bütünlüğünüzü veriyor.Yarım kalan yanınızı tamamlıyor.

Duyguları tamamlanıyor içinizde . Öncesinde kaygıyı hiç bu kadar yakından

tanımamış oluyorsunuz .Ve şefkati ,gelecek endişesini .Günler geçtikçe

karnınızda oluşturulan yeni formları izlerken büyüleniyor, güzelliğe dair

yargılarınız yeniden oluşuyor.Artık hiçbir çocuğu o kadar güzel

göremiyorsunuz.

Buna güzel bir örnek de aşağıdaki mesel ile anlatılmaktadır. Bir gün karga

yavrusunu kaybetmiş telaşla sağına ve soluna yavrusunu soruyormuş.

Buradan bembeyaz bir yavru geçti mi? .Diğer kuşlar beyaz bir yavru görmedik

ama şu ilerde simsiyah bir yavru var “ diye cevap vermişler .Karga Yavrusunu

görünce ona .”Benim yumurta beyazı yavrum ” diye sarılmış Bütün kuşlar

şaşırarak birazda alaylı “Kendi siyah yavrusu anneye yumurta beyazı

görünürmüş” diye gülüşmüşler.

Uzun yıllardır ebeveynlerle görüşüyorum. İlk görüşmede hep şu sözleri

duyarım onlardan .”Ah Nurşen hanım öylesine zeki ki yavrum şunları şunları

yapıyor .Bu zekası ziyan olmasın iyi bir eğitim alsın, istiyorum.”Oysa

ebeveynlerin anlattıkları çoğu kez çocuğun gelişim sürecinde göstermesi

gereken normal davranışlardır.”.Ben büyük bir ilgiyle dinlerim .(Duyguyu

biliyorum çünkü… annelik konusunda ortak paydalarımızdan biri de budur.

Çocuklarımı hep diğerlerinden farklı görmek onlardaki eşsiz potansiyele

hayran olmak” benimde bir anne olarak zaafım.

İşte bu ebeveynlik coşkunluğu, insanı sarmalar ve bütün bir ömrü çocuğa

adamasına sebep olur.

Coşkunluk heyecan ve ümitlerle geçen zaman ara ara insana çaresiz anlarda

yaşatmıyor değildir. İki yaşı şefkat sarmalıyla geçiren çocuk ,sonrasında

ayrışmak istemektedir .Direnir ve kendi kimliğini ortaya koyar “İstemiyom

,Men yürüyeceğim” diyerek başkaldırır.Etrafı karıştıran oyuncaklarını fırlatan

ve tepinerek ağlayan bir çocuk hayallerimizden uyandırır

ebeveynleri.Başkalarında gördüğümüzde “Ailesi iyi terbiye verememiş”

diyerek geçiştirdiğimiz davranışlar artık bize de çaresiz anlar yaşatmaya

başlamıştır.

Sonrasına yönelişler yaşarız kriz anlarında öncelikle bilinç altımızda kayıtlı

olan kendi annemizin davranışlarından medet umarız.Oysa zaman

değişmiş.Çocuklar başkalaşmıştır.

Çocuk eğitimi ile ilgili okunacak kitaplar kütüphanemizi doldurmaya başlar.

Verilen formüller, öneriler bizim çocuğumuzda çoğu kez işe yaramamaktadır.

Eş dost sohbetleri hep çocuklar üzerine yönelir. Eşimizle kendimize dair

konulara bir türlü giremeyiz. Evliliğimiz ebeveynliğimize dönüvermiştir.

Bu arada biz arayıştayızdır. Bir eğitim modeli bulmak isteriz.Tam da bizim

çocuğumuza göre olan.Bu öğrenme modelini uygulamak çok gayret istemesin

.Çocuğun Birden düzelmesine sebep olsun. İsteriz. Konuşunca anlasın .Hemen

dinlesin” Tabi ki anneciğim babacığım siz nasıl isterseniz.” Desin diye bekleriz

Oysa bir bitki yetiştirmek bile birçok emek ve zaman istediğini unutuveririz.

Bambunun macerası bizim için önemli bir örnektir.

Önce bambu ağacının tohumu ekilir, sulanır

ve

gübrelenir.

Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum ikinci yılda

yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı hala toprağın dışına

filiz vermiyordur. Uçuncu ve dördüncü yıllarda da usanılmadan her yıl yapılan

işlem tekrar

edilir . Bambu tohumu sulanır ve gübrelenir.

Fakat inatçı tohum filiz vermez. Cinliler büyük bir sabırla besinci yılda da

bambuya su

ve gübre vermeye devam ederler.

Nihayet besinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye baslar ve altı

hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.

Aklımıza şu sorular gelir.

Biz bambu ağacını daha öncesinden topraktan çıkmasını başaramazmıyız?

Bambu ağacı 27 metrelik boya 6 haftada mı yoksa 5 yılda mı ulaşmıştır?

Tohum 5 yıl boyunca bakımı yapılmasaydı da bu kadar uzar mıydı?

Öyleyse bu sorulara verilecek cevap bize hedefimiz noktasında ışık olacaktır.

Çocukların yetiştirilmesinde de zaman yöntem ve sabır çok önemli yer

tutmaktadır.

İşte yazımızın başlangıcında Şemsi Tebrizinin söylediği gibi

Bir şey yap. Güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi

dönmüyor? Güzel bir şey gör veya, güzel bir şey yaz. Beceremez misin?

Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel olsun. Çünkü "her insan ölecek

yaşta." geç kalmayasın.

Şemsi Tebrizi

Güzel şeylere bir başlangıç yapmak için buradayız…

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Nurşen Şirin Çocuk Gelişimi, Aile Danışmanlığı

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)

Yazar

Nurşen Şirin

Çocuk Gelişimi, Aile Danışmanlığı

Randevu al