EMDR Psikoterapi Yaklaşımı Nedir?
Yazar Muhammed Enes İmert • 16 Ekim 2024 • Yorumlar:
EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing), Türkçe adıyla “Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme Terapisi”, travma ve stresle başa çıkmada etkili bir psikoterapi yöntemidir. 1987 yılında Francine Shapiro tarafından geliştirilen bu terapi, özellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tedavisinde başarılı sonuçlar göstermiştir. Ancak zamanla depresyon, anksiyete, panik bozukluğu, bağımlılıklar gibi çeşitli psikolojik problemlerin tedavisinde de kullanılmaya başlanmıştır.
EMDR Terapisinin Temel İlkeleri
EMDR terapisi, travmatik anıların beyinde doğru bir şekilde işlenmediği ve bu yüzden rahatsız edici duygu ve düşüncelere sebep olduğu varsayımına dayanır. Normal şartlarda beynimiz olumsuz anıları işler ve saklar. Ancak travmatik olaylar sırasında bu işleme süreci kesintiye uğrar ve olayla ilgili duygular, imgeler, düşünceler işlenmemiş şekilde kalır. Bu, bireyde anksiyete, rahatsız edici anılar, tepkisel davranışlar gibi belirtilere yol açar.
EMDR, beynin bu işlenmemiş bilgileri yeniden düzenlemesine ve duyarsızlaştırmasına yardımcı olur. Göz hareketleri veya başka çift yönlü uyarılarla (ses veya dokunsal uyaranlar) beynin sağ ve sol hemisferleri arasında etkileşim sağlanır, böylece travmatik anılar yeniden işlenir ve duygusal yükleri azalır.
EMDR Terapisi Nasıl Uygulanır?
EMDR terapisi, belirli aşamalara bölünmüş sistematik bir süreçtir. Her bir aşama, kişinin travma ile olan bağını yeniden düzenlemeye ve duyarsızlaştırmaya yönelik adımlar içerir:
1. Ön Görüşme ve Hazırlık: Terapist, danışanın geçmişini değerlendirir ve travmatik olaylar, stres düzeyi gibi konuları anlamaya çalışır. EMDR süreci hakkında bilgi verir ve danışanı bu terapiye hazırlar. Danışanın iç kaynaklarını geliştirmek, güvende hissetmelerini sağlamak önemlidir.
2. Hedef Belirleme: Terapist, danışanın yaşadığı travmatik olay veya olayları belirler. Bu aşamada, birey için en rahatsız edici anılar, duygular, düşünceler ve bedensel duyumlar tanımlanır. Danışan, bu olayla ilgili olumsuz bir inanç geliştirmiş olabilir (örneğin, “Ben değersizim” gibi) ve bu inanç da hedefler arasında ele alınır.
3. Göz Hareketleriyle Uyarım: EMDR’nin en karakteristik özelliği olan çift yönlü uyarım aşamasına gelinir. Danışanın travmatik olayı hatırlarken gözleriyle terapistin parmak hareketlerini takip etmesi istenir. Alternatif olarak, kulaklıkla sunulan çift yönlü sesler veya dokunsal titreşimler de kullanılabilir. Bu uyarılar, beynin travmatik anıyı yeniden işlemesine yardımcı olur.
4. İşleme Süreci: Göz hareketleri sırasında danışanın zihninde travma ile ilgili görüntüler, duygular ve düşünceler canlanır. Terapist, danışanın bu süreçte duygularını gözlemler ve süreç boyunca rehberlik eder. Hedef, bu anının duygusal etkisinin azalmasıdır.
5. Pozitif Yeniden Yapılandırma: İşleme aşamasında travmanın duygusal yükü azaldıkça, danışanın kendisi hakkında olumsuz inançları da dönüşmeye başlar. Terapist, danışanın travma sonrası gelişen olumsuz inancını (örneğin, “Ben zayıfım”) pozitif bir inanca (“Ben güçlüyüm” gibi) dönüştürmesi için rehberlik eder.
6. Beden Taraması: Danışan, travmatik olayla ilgili pozitif inancı benimsemeye başladıktan sonra, bedensel tepkilerini kontrol etmek için bir beden taraması yapılır. Bu tarama sırasında hala rahatsızlık hissettiği bir bölge varsa, bu bölgeye odaklanılarak duyarsızlaştırma devam eder.
7. Sonlandırma ve Yeniden Değerlendirme: Seansın sonunda danışan rahatlatılır ve sürecin değerlendirilmesi yapılır. Terapist, gelecekteki seanslar için yeni hedefler belirler ve danışanın ilerlemesini izler.
EMDR Terapisi Hangi Durumlarda Kullanılır?
Başlangıçta travma sonrası stres bozukluğu için geliştirilen EMDR, zamanla çeşitli psikolojik problemlerin tedavisinde de kullanılmaya başlanmıştır. Aşağıdaki durumlarda etkili olduğu bilinmektedir:
• Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)
• Anksiyete bozuklukları
• Panik atak
• Depresyon
• Fobiler
• Bağımlılıklar
• Cinsel istismar ve şiddet mağdurları
• Kronik ağrılar
• Kayıp ve yas süreçleri
EMDR Terapi Sürecinde Danışanlara Öneriler
• Seanslara Düzenli Katılım: EMDR terapisi süreklilik gerektirir. Danışan, belirlenen seanslara düzenli olarak katıldığında terapiden daha verimli sonuçlar alabilir.
• Kendini Gözlemleme: Seanslar arasında bireyin kendini gözlemlemesi, hangi olayların tetikleyici olduğunu fark etmesi önemlidir. Terapist, bu gözlemler doğrultusunda seansları yönlendirebilir.
• Güven Ortamı: EMDR süreci sırasında duygusal olarak zorlayıcı anlar yaşanabilir. Danışanın, terapiste güvenmesi ve hislerini paylaşması tedavinin etkinliği açısından önemlidir.
EMDR terapisi, travmatik anıların beyinde yeniden işlenmesine ve bu anıların duygusal yükünün hafifletilmesine yönelik etkili bir yaklaşımdır. Çeşitli psikolojik sorunların tedavisinde kullanılması ve nispeten kısa sürede sonuç vermesi, EMDR’yi son yıllarda popüler hale getirmiştir. Terapi süreci her ne kadar kişisel deneyime dayalı olsa da, pek çok birey için hayat kalitesini artıran bir yöntem olarak kabul edilmektedir.