ENDOSKOPİK ULTRASONOGRAFİ (EUS)
Yazar Tarkan Karakan • İç Hastalıkları Uzmanı • 23 Ağustos 2017 • Yorumlar:
EUS yeni bir yöntem olarak tıp dünyasında ses getirmiştir. EUS endoskopun ucunda ultrason cihazı olmasıdır. Bu sayede, dışarıdan yapılan ultrason ile görülemeyen veya zor görülen organlar daha iyi değerlendirilmektedir. Bunların başında PANKREAS gelmektedir. Pankreas görülmesi çok zor bir organdır. Barsak gazları nedeniyle karın üzerinden yapılan ultrasonda pankreası görmek zordur. EUS mide ve barsak içinden yani 3-5 cm mesafeden inceleme yaptığı için pankreası çok detaylı görebilmektedir.
Pankreasta birçok hastalık EUS ile tanınabilmekte ve hatta son yıllarda kısmen de olsa tedavi edilebilmektedir. Pankreas kistleri eskiden daha çok tomografi veya MR’la değerlendirilen oluşumlardı. Ancak son yıllarda EUS’un kullanıma girmesiyle, bu kistler çok net değerlendirilmekte, hatta tomografi/MR’da görülemeyen kistler bile görülebilmektedir. EUS ile kistlerden iğne ile örnek alınmakta ve kistlerin iyi / kötü huylu olduğu anlaşılabilmektedir. Eskiden bu tip incelemeler yaygın olarak yapılamamaktaydı. Pankreas kitlelerinde ise ince iğne ile biyopsi alınarak, tümör olup olmadığı hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir. Bazen de ileri pankreas kanseri olgularında kemoterapi vermek için gerekli olan doku tanısına, zahmetsiz bir şekilde, EUS ile ulaşılabilmektedir.
İlerlemiş pankreas kanseri olgularında şiddetli ağrılar görülür. Bu hastalara morfin benzeri ağrı kesiciler vermek gerekir. Bu ağrı kesicilerin birçok yan etkisi bulunmaktadır. EUS’un yeni bir uygulaması olan “çölyak ganglion blokajı ve nörolizis” ile pankreasın sinirlerine alkol veya anestezik madde vererek, ağrı engellenmektedir. Tüm bu işlemler hastaya ayaktan yapılabilmektedir.
Yine pankreas tümörlerinde, hastanın tümörünün ne kadar ilerlediği, ameliyata engel bir durumun olup olmadığı, EUS ile gösterilebilmektedir. Bazen ileri görüntüleme yöntemleri olan tomografi ve MR bile EUS’un gerisinde kalmaktadır.
EUS bunun dışında, yemek borusu, mide ve duodenumdaki dışarıdan bası ve yüzeyin altındaki oluşumları da görebilmekte ve tanı koyabilmektedir. Son yıllarda daha çok teşhis edilen GİST (Gastrointestinal stromal tümörler) bunlara iyi bir örnektir. Bu tümörler mide gibi organları kaplayan mukozanın altındaki kas tabakasından köken alırlar. Bu nedenle normal bir endoskopide ne olduğunu anlamak mümkün değildir. EUS bu oluşumların midenin hangi tabakasından köken aldığını, iç yapısını, büyüklüğünü ve çevre dokularla ilişkisini gösterir. Hatta gerekli durumlarda biyopsi almaya imkan sağlar. Bu nedenle EUS birçok hastayı gereksiz ameliyatlardan kurtarabilir.
Göğüs kafesi içindeki lenf nodları (bezeler) ve kitleler tehlikeli oluşumlardır. Bunlara tanı koyabilmek için bazen göğüs kafesinin içine girerek oradan biyopsi almak gerekir. Bu yöntemler zahmetli yöntemlerdir. Yine son yıllarda EUS ile yemek borusuna komşu olan göğüs kafesi içindeki bu oluşumlardan başarı ile biyopsi alınmaktadır. Bu işlemler ayaktan rahatlıkla yapılabilmektedir.
Özofagus ve mide kanserlerinin evrelemesinde EUS yaygın olarak kullanılmaktadır. EUS tümörün mide katmanlarında ne kadar yayıldığını, çevresindeki lenf nodlarını görebilmekte ve bu lenf nodlarının iyi huylu olup olmadığını biyopsi ile gösterebilmektedir.
Pankreatit (pankreas bezi iltihabı) şiddetli olduğunda oldukça tehlikeli bir durumdur. Pankreatitin önemli bir komplikasyonu olan “psödokist” pankreas içinde oluşan sıvı dolu kistlerdir. Bu kistler bazen 10-15 cm gibi boyutlara ulaşabilir. Bu kistlerin bazı hastalarda boşaltılması gerekir. Eskiden bu kistler radyoloji bölümü veya cerrahi tarafından boşaltılırdı. Ancak dışarıya boşaltılırken dış ortamla temas ettiği için, enfeksiyon gelişmesi riski vardı. Günümüzde pankreas psödokistleri EUS ile mide gibi organlara boşaltılmaktadır. Bu hasta için daha konforlu, doğala yakın ve enfeksiyon riski daha az bir yöntemdir.