Erektil Disfonksiyon Nedir ?
Yazar Tuncay Toprak • 12 Kasım 2024 • Yorumlar:
Sertleşme bozukluğu yani diğer adıyla erektil disfonksiyon, yeterli ve tatmin edici bir cinsel performans elde etme ve sürdürmedeki yetersizlik olarak tanımlanır.
Erektil Disfonksiyonun Etkisi Nedir?
Bu derece yaygın görülen sertleşme bozukluğu psikososyal sağlığı etkileyerek hastaların ve eşlerinin yaşam kaliteleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir.
Erektil Disfonksiyonun Nedenleri Nelerdir?
Sertleşme bozukluğu genellikle etiyolojiye göre üç gruba ayrılır: organik, psikojenik ve karışık tip. Ancak, çoğu vakanın aslında karma etyolojiye sahip olması nedeniyle bu sınıflandırma dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır.
Sertleşme bozukluğu, yaş, diabetes mellitus, kan yağlarının yüksekliği, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, obezite, metabolik sendrom, egzersiz eksikliği, sigara ve uyuşturucu kullanımı gibi çok sayıda risk faktörüyle ilişkilidir.
Bildirilen diğer risk faktörleri arasında ritim bozuklukları, tiroid bezinin fazla çalışması, D vitamini ve folik asit eksikliği, ürik asit yüksekliği, depresyon ve anksiyete bozuklukları, kronik böbrek ve romatizmal hastalıklar, KOAH, migren, inflamatuar bağırsak hastalığı ve kemik erimesi yer almaktadır.
Ek olarak, giderek artan sayıda kanıt, COVID-19 geçiren erkeklerde yeni ED'nin başlangıcı ile erektil disfonksiyon arasında sıklıkla bir ilişki olduğunu göstermiştir.
Sertleşme bozukluğu sıklıkla prostat büyümesi ve prostat cerrahisi, kronik pelvik ağrı sendromu ve kronik prostatit, mesane ağrısı sendromu/interstisyel sistit, erken boşalma ve posterior üretra darlıkları için üretroplasti cerrahisi gibi diğer ürolojik durumlar ve prosedürlerle de ilişkilidir.
Patofizyolojide vaskülojenik, nörojenik, anatomik, hormonal, ilaç kaynaklı ve/veya psikojenik nedenler olabilir. Çoğu durumda, çok sayıda patofizyolojik yol bir arada bulunabilir ve hepsi ereksiyonu olumsuz etkileyebilir.
Erektil Disfonksiyonu Değerlendirirken Nelere Dikkat Edilmelidir?
Erektil disfonksiyonun değerlendirmenin ilk adımı her zaman hastaların ve mümkün olduğunda eşlerinin ayrıntılı tıbbi ve cinsel geçmişini sorgulamaktır.
Hastalar, libido ve enerji azalması ve yorgunluk gibi olası hipogonadizm belirtileri açısından her zaman taranmalıdır.
Ruhsal sağlık sorunları, depresyon, anksiyete aynı zamanda geçici ruh hali değişimleri (yani, belirli bir yaşam stresörü veya krizinden kaynaklanan işlevsiz duygusal durumlar) sorgulanmalıdır.
Partnerden tatmin olmama, zayıf cinsel ilişkiler, ilişkinin uzunluğu veya seks sırasında partnerden duygusal olarak kopuk hissetme gibi ilişki faktörleri araştırılmalıdır.
Hastadan alınan bilgi ve bulgulara göre öykü derinleşebilir ve bir takım ek tetkikler istenir.
Bu tarz bir sorununuz varsa bir androloji ile ilgilenen üroloji hekimine başvurmanız gerekmektedir…
Herkese sağlıklı günler…