ERGENLERDE SOSYAL FOBİ
Yazar Emine Zinnur Kılıç • Çocuk Psikiyatristi • 10 Haziran 2017 • Yorumlar:
- ERGENLERDE SOSYAL FOBİ
Bir ruhsal hastalık olarak sosyal fobi, “bireyin, alışık olmadığı sosyal durumlarla karşılaşmaktan veya kendi davranışlarının eleştirilebileceği veya aşağılanabileceği durumlara duşmekten aşırı biçimde korkması ve bu yüzden bu tür durumlardan kaçınmasıdır”. Sosyal fobik birey sosyal durumlarla karşılaştığında bunaltı (anksiyete) belirtilerinin ortaya çıkmasından ve bu belirtilerin başkaları tarafından farkedilmesinden, bu nedenle aşağılanmak ya da küçük düşmekten aşırı biçimde korkar. Elinden geldiği kadar bu durumlardan kaçınmaya çalışır, kaçınamadığında ise aşırı bir sıkıntı ve kaygı yaşar. Giderek bu durumlara düşme korkusu ile yaşamını kısıtlar, sosyal etkileşimlerden uzak durma eğilimi gösterir.
Sosyal fobi sıklıkla ergenlikte başlayan bir ruhsal sorundur. Sosyal fobik ergenlerin çocukluktan itibaren kaygılı, çekingen, utangaç kişiler oldukları, sosyal korkuların yanında başka korkularının da olduğu, tutukluklarının çocukluktan başlayan bir sorun olduğu bilinmektedir. Çocuklar bu özellikleri taşıyarak ergenliğe girdiklerinde arkadaş grupları içinde büyük sıkıntı yaşamaya başlarlar. Ergenlik döneminde zaten sosyal fobik olsun olmasın tüm çocuklarda kendine dikkat etme hali artmıştır.
Kendilerinin daha çok farkındadırlar ve çevredeki bütün gözlerin kendi üstlerinde olduğunu zannederler. Eğer çocukluktan itibaren kendine güvensiz ve endişeli bir kişi ise ergen bu durumda eleştirilerden aşırı biçimde korkar, herkesin gözünün kendi üstünde olduğunu ve eleştirerek izlediğini zannetmeye başlar. Tedirgin olur, kasılır, elini ayağını nereye koyacağını bilemez hale gelir. Bu durumunu farketmek onu daha da gerer. Bu duruma düşmemek için de sosyal ortamlardan uzak durmaya başlar. Eğer bu tür özellikler taşıyan bir ergen bir sosyal ortamda, ya da örneğin sınıfta derse kalktığında arkadaşlarının alayları ve gülmeleri ile karşı karşıya kalırsa, bundan sonrasında sosyal fobik özellikler belirginleşir ve ergen kendisini zor durumda hissettiği, ya da gözlerin kendi üstünde olduğunu hissettiği bütün durumlardan kaçınır. Böylece sosyal fobi belirginleşir.
Sosyal fobik ergenlerin genelde sosyal becerileri yetersizdir, kendine güvenleri azdır. Okul başarıları; sınav kaygıları, ya da performanslarını göstermeleri gereken sözlüye kalkma veya sunum yapma gibi durumlardan kaçındıkları için düşüktür. Sınıfta derslere katılmaz, söz alıp konuşmazlar. Sosyal fobik ergenler sıklıkla derse kalktıklarında hata yapmaktan, kekelemekten, yüzlerinin kızarmasından, seslerinin titremesinden yani heyecanlarının dışardan belli olmasından aşırı biçimde rahatsızlık duyar, bu belirtileri gözlerinde büyütürler.
Genellikle heyecanlı olduklarına ilişkin belirtiler çevreden çok az fark ediliyor olsa bile onlar bu durumlarının herkes tarafından fark edildiği ve kendileriyle dalga geçileceği korkusu yaşarlar. Korku onları daha da tutuklaştırır, daha fazla heyecanlanmalarına ve giderek daha fazla kaçınmaya başlamalarına neden olur. Bu tür korkuların aşırıya varması bazı ergenlerin okula gidememesine yol açar. . Ergen sürekli olası küçük düşme durumlarını düşünür, bunları gözünde büyütür, arkadaşlarının her davranışını kendisini alaya alma, küçük düşürme gibi yorumlar. Sosyal fobinin bu biçimde okul fobisine dönüşmesi ve ergenin tamamen okuldan kopması orta okul lise dönemindeki okul reddi olgularının en önemli nedenidir.
Ancak tüm utangaç ve çekingen ergenleri sosyal fobik olarak tanımlamamak gerekir. Bazı ergenler ilişkilerinde çekingen olmakla birlikte giderek rahatlar, arkadaşlarına ısınırlar. Kaçınma belirtisi göstermezler ama girişken değildirler. Yalnızca güvendikleri kişilerle arkadaşlıklarını sürdürürler. Hata yapmaktan aşırı derecede korksalar da bu grup ergenler yavaş yavaş da olsa güven kazanır ve kendilerini ortaya koyabilme becerisi kazanabilirler. Sosyal fobik ergenlerde ise bu ilerleme görülmez, tam tersine gitgide kendilerini izole etme eğilimi gösterirler. Korkuları azalmaz, artar ve yaşamlarını yönetmelerini; kendilerini geliştirmelerini tümüyle engellemeye başlar. Sosyal fobi ergeni bu şekilde yalnızlaştırıp becerilerini kullanamaz hale getirdiğinde depresyon ortaya çıkar. Depresyon sosyal fobinin en önemli komplikasyonlarından birisidir. Bir diğer sosyal fobi komplikasyonu ise alkol bağımlılığıdır. Çünkü bazı sosyal fobik ergenler alkolün sosyal ortamlarda kendilerini rahatlattığını farkeder ve bu tür ortamlarda bunaltı belirtilerini ortadan kaldırmak için giderek daha yüksek dozlarda alkol almaya başlarlar. Böylece depresyon ve alkol bağımlılığının da eklenmesi ile sosyal fobi gencin yaşamını ve gelişimini ağır biçimde sekteye uğratan bir sorun olur.
Ergenlik dönemi,akran ilişkilerinin büyük önem kazandığı, karşı cinse yönelik ilginin ve karşı cinsle arkadaşlıkların ilk denemelerinin yapıldığı ve okul başarısının, sınavların çok önemli olduğu bir dönemdir. Bu dönemde ortaya çıkan sosyal fobi ergenin gelişimini ağır biçimde sekteye uğratır. Bu nedenle sosyal fobik eğilimlerin erken dönemde tanınması ve psikiyatrik yardım alınması gereklidir. Sosyal fobik ergenlerin bazıları korkularının saçma olduğunu bilir, bazıları ise bilmezler. Bu ergenlerle çalışırken psikiyatristler hem onlara bu korkularının bir temeli olmadığını anlamaları için yardımcı olur hem de ilaçlar yardımı ile aşırı olan kaygılarının bir miktar yatışmasını sağlarlar. Korkuları yatıştığında ergen daha önce ortaya koymaktan aşırı biçimde korktuğu becerilerini ortaya koyma ve deneme fırsatı yakalar. Böylece kendine güveni artar ve içine düştüğü kısır döngüden kurtulur.
Sosyal fobi belirtileri gösteren ergenlerle ilgili olarak ailelerin genelde yaptığı en büyük yanlış onu çekingenliğinden ya da beceriksizliğinden ötürü eleştirmeleri ve böylece düzeleceğini zannetmeleridir. Çünkü genellikle tam tersi olur ve ailenin eleştirileri ergenin, zaten az olan kendine güveninin iyice azalması, kendisine daha fazla dikkat etmesi ve kendini eleştirir gözlerle izlemesine yol açar. Bu durum hareketlerindeki doğallığı bozar, kaygısını arttırır.
Ailenin yapabileceği en iyi şey ergene kendi sosyal becerilerini geliştirebileceği ortamlar sağlamaktır. Bu ortam kendisini daha güvenli hissettiği yakın arkadaş çevresi ile bağını güçlendirmesini destekleyerek, kendisini güvenli hissettiği alanlara yönlendirerek sağlanabilir. Örneğin sosyal becerileri yetersiz olan ama sporda başarılı olan bir ergen spor yapmaya yönlendirildiğinde sporda başarılı olması kendine güveninin artmasını sağlayacak ve bu da sosyal ortamlarda da daha güvenli davranabilmesine yardımcı olacaktır. Ailelerin özellikle çekingen çocuklarını eleştirerek düzeltebilecekleri yanılgısından mutlaka kurtulmaları gerekir.