Ergenlik Döneminde Yaşanan Duygusal Değişimler
Yazar Esra Büyükkurt • Psikolog • 17 Ocak 2020 • Yorumlar:
Ergenlik döneminde duygusal gelişime baktığımızda ilk göze çarpan duygulardaki istikrarsızlık ve duygu yoğunluğundaki artıştır. Ergenlikte duygusal problemleri etkileyen en önemli faktörler yaş grubu, eğitimin sürekliliği, toplumsal kabul, bireysel farklılıklar, ailenin tutumlarıdır (Koç, 2004).
Ergenlik dönemi çevre ile kurulan ilişkilerin duygularla örülü olduğu bir evredir. Ergenler çabuk bağlanır, çabuk kopar, hemen inanır, hemen sever. İçinde bulunduğu duygusallık ergene kendisini her konuda yeterli hissetme isteği verir. Bir an önce yetişkinler gibi düşünüp onlar gibi olmak ister. Fakat güçsüzlüğü ve yetersizliği onu huzursuz eder. Ergen çocukluğuyla ve geçmişle bütün bağlarını koparmak ister (Avcı, 2006). Bu nedenle duygusal gelişim en başta duygulardaki artış ve istikrarsızlıkla birlikte âşık olma, çekingenlik ve mahcubiyet, huzursuz ve tedirgin olma, aşırı hayal kurma, yalnız kalmayı isteme, çabuk heyecanlanma ve isteksizliği de beraberinde getirir.
Çocuklukta sevinç, öfke, kızgınlık gibi duygular hemen dışa vurulurken ergenlik döneminde duygular daha maskelenmiş bir şekildedir. Kız çocukların duygusal gelişimleri de erkeklerden önce tamamlanır. Aynı yaştaki iki farklı cinsiyetteki bireylerden kız olanı duygu kontrolünü sağlama ve heyecanını dengeleme bakımından muhtemelen erkek olana göre daha olgunlaşmış olacaktır.
Duygularla ilgili yapılan çalışmalarda üç tür duygunun öğrenilmemiş duygular olduğu görülmektedir. Bunlar sevgi, korku ve öfkedir. Bu duygular kalıtsal olarak insanın sahip olduğu duygulardır.
Sevgi: Ergenin duygusal gelişimini belirleyen en önemli etkendir. İnsanların doğumdan itibaren korunma ve sevgiye ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın karşılanması bireyin ruhsal gelişimini tamamlayabilmesi için çok önemlidir. Sevgi ve kabul görmeyen ergenler, buna tepki olarak genellikle uyumsuz ve isyankar tavırlarla ilgi çekmeye çalışırlar. Sevginin belli edilmediği ortamlarda yaşayan ergenler daha donuk ve duygularını göstermede yetersizdir. Bu gençler sosyal ilişkiler konusunda yetersiz kaldıkları gibi benliklerini gerçekçi algılayamadıkları için kendilerini değersiz hissederler.
Korku: Ergenlikteki korkular bireyin zeka seviyesine, yaşına, olgunlaşma seviyesine, kendine duyduğu güvene ve hangi korkulara şartlandığına bağlıdır. Korkular genel olarak 3 türlüdür:
1. Nesne ve olaylara karşı duyulan korkular: Hayvanlara, değişik seslere, doğal afet gibi durum ya da nesnelere karşı duyulan korkudur.
2. Genel korkular: Hastalıktan, fakirlikten, ölümden, gelecekten ya da okula dair başarısızlıktan duyulan korkulardır.
3. Sosyal ilişki kurma korkusu: Karşı cinsten akranların olduğu gruba girme, yeni birileriyle tanışma ya da bir grup içinde yalnız kalma gibi korkulardır. (Kulaksızoğlu, 2004).
Kaygı: Cüceloğlu (1991)’na göre kaygı ve korkuyu birbirinden ayıran farklar şunlardır:
1. Kaygının sebebi çok belirgin değilken, korkunun sebebi bellidir.
2. Korkunun hissedilme şiddeti kaygınınkinden fazladır.
3. Korku kısa sürerken, kaygı daha uzun bir süre devam eder.
Ergenlik döneminde yaşanan kaygılardan en çok rastlananı yeni bedenine alışma sürecinde ergenin duyduğu kaygı, sınav kaygısı, sınıfta, derslerde başarısız olma kaygısı, anne baba ve sosyal çevresi tarafından anlaşılmama kaygısıdır (Kulaksızoğlu, 2004).