Ergenlik Dönemine Genel Bakış
Yazar Rümeysa Akdağ • Psikolojik Danışman Ve Rehber • 18 Nisan 2022 • Yorumlar:
Ergenlik, bireyin gelişim süreci içerisinde çocukluk döneminin bitişiyle beraber sözü edilen dönemin başlangıcından fizyolojik olarak erişkinliğe ulaşıncaya kadar geçen bir gelişim dönemidir. Bu dönem, fizyolojik anlamda kızlarda adetle ve göğüslerin büyümesiyle; erkeklerde ise yüzde kılların çıkması ve sesin kalınlaşmasıyla başlayan genel olarak da 13-22 yaşlar arasını kapsayan bir gelişim dönemidir (KOÇ, 2004). Ergenlik dönemi, Unesco’nun tanımında 15-25 yaşları arasında gösterilirken, Birleşmiş Milletler’ in tanımında ise 12-25 yaşları arasında değerlendirilmiştir. Literatürde bu şekilde yaş aralıkları ile karşılaşılsa inceleme konusu “insan” olunca, sözü edilen gelişim periyotlarının -başlangıç ve bitiş anlamında- kesin olarak yaş sınırlamasını yapmak oldukça güçtür.
Bu dönemde belirgin fiziksel değişiklikler ile birlikte günümüzde ebeveynlerin oldukça kaygılandığı duygusal ve davranışsal değişimleri de göz ardı etmemiz mümkün değil. Nitekim G. Stanley Hall’in de Modern Ergenlik dönemi hakkındaki çalışmalarında ‘fırtınalı ve stresli dönem’ kullanımına rastlıyoruz.
BİZ BÖYLE BİR DÖNEM GEÇİRMEDİK!
Ebeveynler sık sık kızları/oğulları hakkında yardım talebinde bulunurken sanki evde dönüşüme uğramış bir varlık yaşıyormuş gibi bahsederler. Çok tatlı, sevecen ve girişken olan çocuklarının daha içine kapanık, agresif ve huysuz olduğunu, aileden kimse ile iletişime geçmediğini söyleyip çaresizliklerini dile getirirler. Ve tüm bu sitem cümlelerinin arkasından her zaman olmasa da sıkça duyduğum bir cümle ‘Biz de bu yaşlardan geçtik ama ben böyle bir dönem yaşamadım bilmedim’ olur. Bu durumu yaşayan ve yaşamayan yetişkinler için ergenlik dönemi var mıdır, yok mudur, çağın uydurması mıdır sorularına verdikleri cevaplara göre şekillenen ebeveyn tutumları oluştu.
GERÇEKTEN ERGENLİK DİYE BİRŞEY VAR MI?
Yukarıda bahsettiğimiz tanımlar doğrultusunda çocukluk, gençlik, orta yaş ve yaşlılık gibi ergenlik döneminde yaşam döneminin bir parçasıdır. Bu dönemin özelliklerini buhranlı, agresif ve asi olması gerektiği gibi içeren bir tanım da doğru olmayacaktır.
İnsanlar bireyselleşmeye dair attıkları adımlar ve varoluşsal sorgulamalarını yaşarken içinde bulundukları toplumsal şartların izin verdiği ölçüde bir bunalım yaşarlar. Bu bunalım ergenlik döneminde de olabilir, yetişkinlik döneminin herhangi bir aşamasında da olabilir. Tabi ki bu sürecin yaşanması için kişinin bireyselleşme, özerkleşme gibi arzularını yaşıyor olması ya da yaşayabileceği bir ortama sahip olması gerekir. Bunu daha iyi anlamak için tarihsel süreç içerisinde insanlığın gelişim dönemlerini de iyi anlamak gerekir.
BÜYÜK BUHRAN VE ERGENLİK DÖNEMİ
1929 yılında Borsanın çökmesi ve tüm dünyayı etkileyecek olan krizin başlaması Büyük Buhran olarak tarihe geçti. 1929 Büyük Buhran sonrası ekonomik, siyasi, sosyo-kültürel değişimlerin birçok sonucu oldu. Bunlardan biri de ergenlik kavramının oluşması. Ekonomik buhranda işlerini ilk kaybedenler çocuk işçiler oldu. (Jensen, 2019). O güne kadar çalışmak ve yapılması zorunlu eylemlerin dışına çıkmak gibi bir seçeneği olmayan 14-17 yaş grubu gençler liselere kaydoldular. Çünkü bu gençler için yapılabilecek başka bir şey yoktu ve bu Amerikan Eğitim tarihinde liselerin yükselişi olarak görülen bir dönem oldu. Bu yıllara kadar eve ekmek getirme yükümlülüğü olan gençler varken, bu dönemden sonra okula gitmekten başla bir sorumluluğu olmayan yeni bir sınıf ortaya çıktı ve bu gençler var olmak, bireyselleşmek, kim olduğunu sorgulamak, aileden bağımsız bir kişi olmak gibi kavramlar ile tanışabilirlerdi. Seçenekler karşısında bir tercih yapmak ve bu tercihi yaparken neyin kendisi için doğru olduğunu bulmaya çalışmak başlı başına bir meseleydi ve bunu yaşarken çevrenin desteği ve şartların esnekliğine gören değişen bir geçiş evresi ergenlik döneminin nasıl geçtiği olarak günümüze kadar kendini gösterdi.
Bu süreci bireyler sadece ergenlik döneminde yaşamaz. Hayatın belli dönemlerinde yine seçenekler ile karşı karşıya kaldıklarında ve hayatları ile ilgili, kimlikleri ile ilgili, varoluşları ile iligli sorgulamaları yaşadıklarında – orta yaş krizi gibi- bireyselliklerini elde etmiş olmanın düzeyine göre daha az şiddetli ya da çok şiddetli bir dönem geçirirler.
Ebeveynlerin bu dönemde doğru sınırları çizerek, bireyselliği ve yetişkinliğe geçişi desteklemeleri yine kendi hayatlarındaki özerklikleri ile çok ilişkili olacaktır.
Herkes bu süreçten geçmeyebilir. Herkes aynı sorgulamaları aynı şekilde yaşamayabilir. Bu da mizaç eğilimi ve aile yapısına göre şekillenmekten doğan bir sonuçtur. Ve bu yüzden ergenlik dönemi diye bir şey vardır ama ergenlik dönemi diye standart bir şey yoktur.