Ergenlik ve Sosyal Medya

Yazar Dilay NamlıPsikolog • 19 Ekim 2020 • Yorumlar:

Ergenlik dönemi hem fiziksel hem psikolojik değişimlerin yaşandığı bir evredir. Gençler bir yandan bedensel yaşadıkları değişimlere adapte olmaya çalışırken bir yandan da kimlik arayışı serüvenlerine adım atarlar. Çocukluk ve yetişkinlik arasında bir geçiş olan ergenlik dönemi gençler için çalkantılı bir hal alabilir. Bu dönemde sosyal ilişkiler gelişir ve nitelik değiştirir. Gençler çevreleriyle kendi tercihleri doğrultusunda etkileşim kurmaya ve kendi başlarına girişimde bulunmaya başlarlar. Kim oldukları, ne olmak istedikleri, neleri sevip sevmedikleri, ideolojik düşünceleri bu dönemde şekillenir. Akranları arkadaşlığın yanı sıra birbirlerine benlik gelişimlerini test etmek için de yardımcı olurlar. Gençler yetişkin otoritesiyle genel anlamda bir zıtlaşma içindedir. Ebeveynler ergen çocuklarına saygı ve koşulsuz sevgi göstermelidir. Onların bağımsız hareket etmesine müsaade etmeliler. Bu durum gençlerin kendilerine olan güvenlerinin pekişmesine yardımcı olacak deneyimler kazanmaları açısından elzemdir.

Ergenlik dönemde gençler kendilerini özellikle akranlarıyla oldukça fazla düzeyde kıyaslama halindedirler. Zorbalığa kadar ilerleyen bu kıyaslamalara özellikle okul ortamında sıklıkla tanık oluruz. Günümüzde ise sayısı artan sosyal medya platformlarıyla beraber gençlerde durmaksızın bir etkileşim arzusu dikkat çekmektedir. Etkileşimlerin artmasıyla beraber bu tür karşılaştırmalar gençlerin hayatına tamamen nüfuz etmektedir. Yapılan araştırmalarda da sosyal medyanın ergenlik dönemi üzerindeki birçok etkisine rastlanmıştır. Sık sosyal medya kullanımının kendi vücut algısının yetersiz veya zayıf olması, düşük özgüven ve bunlara bağlı olarak da depresif ruh haline yatkınlığa yol açtığı tespit edilmiştir. Herkesin "en iyi halini" paylaştığı sosyal medyanın gençler üzerindeki bu etkileri tabii ki inkar edilemez. Bunun yanı sıra özellikle sosyal medyada gece vakti sıklıkla zaman geçiren gençlerin uyku kalitelerinde belirgin bir düşüş olduğu da görülmüştür. Türkiye'deki yapılan çalışmalarda sosyal medyanın gençlerin yalnızlık düzeylerini arttırırken yaşamsal doyumlarını ise negatif etkilediği sonucu ortaya çıkmıştır. Yine Türkiye'de yapılan bir çalışmada ise gençlerin sosyal medya kullanım sürelerinin artmasıyla ders notlarının düştüğü görülmüştür. Bu, ebeveynlerin de sıklıkla şikâyet ettikleri ve profesyonel destek almak istedikleri durumlardan biridir.

Ebeveynler ergen çocuklarının sosyal medyada geçirdiği zamana katı bir şekilde müdahale ederlerse, bu durum hâlihazırda yetişkinlerle zıtlaşma içerisinde olan genci daha da başkaldıran bir tutuma doğru itebilir. Bu dönemde ebeveynlerin yönlendirmelerini yumuşak ve saygılı bir dille yapmaları, ergen çocuklarıyla iletişim içerisinde olurken onun yetişkinliğe geçiş aşamasında olduğunu unutmamadan davranmaları ve sözcüklerini bu şekilde seçerek cümlelerini kurmaları çok kritiktir. 



 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)