Ertelemek

Yazar Ömer Faruk Güzelgöz • 7 Haziran 2024 • Yorumlar:

Yapılması planlanan işin ileri bir tarihe bırakmaktır. Kısa vadede rahatlığa uzun vadede strese ve organizasyon problemlerine sebep olur. Bir hastalık değildir. ‘Ertesi gün sendromu’ olarak da bilinen bu alışkanlığı ‘daha sonra daha iyi’ düşüncesi tetikler. Kişi ertesi gün geldiğinde de başka bir zamana ertelediğinden kronik bir hal alır ve bu tutum yaşamın diğer alanlarını da etkilemeye başlayınca yardım arayışına girer. Erteleme davranışının aydınlatılması için literatürde çeşitli türlerine, tanımlarına ve başa çıkma programlarına değinilmiştir.

Ertelemenin Türleri

Ertelemenin konusuna göre türleri vardır. Kişi bazen hayatın yalnızca bir alanında bazen de birden fazla alanda erteleme davranışı sergiliyor olabilir. Akademik erteleme; kişinin ödevlerini yapmayı, sınavlara hazırlanmayı ertelemesini ifade ederken rutin erteleme; günlük işleri programlayamamayı, kararları erteleme ise önemli kararların sorumluluğunu almaktan kaçınmayı ifade etmektedir.

Erteleme kimileri için saatler sürerken kimileri için duruma bağlı olarak haftalar, aylar yıllar sürebilir. Ertelemek iyimser bir umutla başlar. Kişi ertelediği anda işi daha sonra yapacağına emindir. Fakat zaman faktörünün işi tamamlama güdüsünü azaltmasıyla ertelenen iş yapılmaz ve sonuçları kişiyi çıkmazda hissettirir.

Ertelemenin Nedenleri

Ertelemek birçok nedenden olabilir. Stres, kararsızlık, isteksizlik, olumsuz duygudurumu, organize olamamak, ertelenen konuyla ilgili ön inançlar gibi. Aşırı otoriter anne-baba tutumları kişilerde görevlerle ilgili kızgınlık duygusunun gelişmesine sebep olabilir. Böyle bir durumda konu ertelenen iş olmaktan çıkıp bir başkaldırma, protesto etme güdüsüne dönüşecek; kontrol edilmeye karşı gösterilen bu direnç ertelemenin verdiği geçici rahatlamayla erteleme alışkanlığının pekişmesine sebep olarak kişiyi bir kısır döngünün içerisine hapsedecektir. Böyle durumlarda protest tutumun ve kızgınlığın çözümlenmesi bireylerdeki erteleme davranışının da sonlanmasına yardım edecek olabilir.

Kişinin ertelediği konuyla ilgili kaygı düzeyini yükselten inançları olabilir. Mükemmel olmazsam işe yaramaz gibi. Ya da özgüven eksikliğine bağlı olarak gelişen işi yapabilme konusunda şüphe duymak, başarısızlık korkusu, kendini sürekli eleştirmek, hayal kırıklığına uğramaktan korkmak gibi. Böyle durumlarda kişi aslında söz konusu konuyu değil konuya atfettiği duygusal yükle karşılaşmayı erteliyordur.

Bazı durumlarda ertelemenin nedeni basitçe yapılacak işle ilgili heyecan duymamak, işi sevmemek, kısa ya da uzun vadede bir getirisi olacağını düşünmemek de olabilir. Böyle durumlarda terapide işin kendisiyle ilgili çalışılabilir. Yapılacak işin sonucunun haftalar sonra alınacak olması da bir tür güdü eksikliği sebebidir.

Erteleyen Kişi Profilleri

Hayalperest Erteleyenler: Bu kişiler yaşamın kolay keyifli ve daima akışında olması gerektiğine inandıkları için karşı karşıya kaldıkları zorluklar karşısında direnişe geçerek işi yapmamanın yollarını ararlar, bazen de özel biri olduklarını düşündükleri için kendi işleri bile olsa söz konusu işlerle uğraşmaları gerekmediğini düşünürler. 

Mükemmeliyetçi Erteleyenler: Kendilerine aşmalarının zor olduğu yüksek standartlar belirlerler. Kusursuz olmadığı sürece yapacakları işin değerli olmayacağına inanırlar.

Endişeli Erteleyenler: Güvenlik alanlarının dışında olan hiçbir işe girişmek istemezler. Risk almaktan, riskin sonuçlarından ve onaylanmamaktan kaygı duyarlar. 

Meydan Okuyucu Erteleyenler:  Bu bireylerin ertelemeyle ilgili bahaneleri son derece güçlüdür. Çok yoğun olduğunu, çok yorgun olduğunu, çok daha önemli öncelikleri olduğunu söylerler. İlk bakışta hak verilse de biraz daha derin bir bakışta erteleme davranışlarının sürekliliği, hayatlarına yansıyan negatif etkisi ve ertelemeye olan sıkı bağlılıkları bir problem olduğunu açıkça gösterir. 

Krizci Erteleyenler: Bu bireylerin argümanı güdülenme prensibi açısından haklıdır. İşi şimdi yapsalar bile uzun süre sonra sonucunu alacakları için son dakikaya bırakmanın kendilerini motive ettiğini ileri sürerler. Ancak sorun şudur ki; son dakika gelince işi ya yetiştiremezler ya da daha düşük kalitede teslim etmek zorunda kalırlar. 

Aşırı Sorumlu Erteleyenler:  Kısıtlı zamana sahip olsalar bile birçok farklı konudaki birçok farklı işi tamamlayabilecekleri varsayımıyla işe başlarlar. Bu gereğinden fazla sorumluluk seçim yapmalarında ve işleri sıraya koymalarında engel oluşturduğu için işi tamamlamak şöyle dursun, gerçekte yapabilecekleri kısmını bile ertelemek zorunda kalırlar.

Ertelemenin İyi Yönleri

Erteleme her zaman kişinin kendisinden şikayetçi olduğu pasif bir süreci ifade etmiyor olabilir. Kişiler bazen bilinçli ve aktif bir rolle erteleme davranışı sergileyebilir ve bundan fayda görebilir. Kişinin düşünce dünyasında aklına gelen her ‘yapılması gereken’ davranış gerçekten yapılmak zorunda olan, kişiyi geliştirecek, büyümesine hizmet edecek davranış olmayabilir. Toplumsal kabüllere dayanan, içselleşmemiş, gerçekte kişiye ait olmayan arzuların bir uzantısı olsa bile kişinin ‘yapmayı planladığı’ eylemlerin ertelenerek sönmesi iyi bir süreçtir. Örnek olarak kişilerin gün içerisinde satın almayı iyi bir fikir olarak gördüğü ihtiyacı olmayan ürünler, kaydolmasının iyi olacağına inandığı ama gerçekte ilgi duymadığı aktiviteler/kurslar, o an kullanmak istediği ama sağlığına zarar vereceğini bildiği bağımlılıklar, arayıp konuşmanın iyi olacağını düşündüğü ama aramaması için iyi bir nedeni olan uzak ilişkideki kişilere yönelik eylemlerde erteleme davranışı göstermesi yaşamını olumsuz etkilemeyeceği gibi bilakis düşünme ve analiz etme fırsatı yaratacağından olumlu etkileyebilir. Erteleme davranışının öteki ucunda dürtüsel davranış olduğunu hatırlamak gerekir. Dürtüselce alışveriş yapmak, telefon konuşması yapmak, bağımlılıkları beslemek, kurslara yazılmak gibi davranışların çözümünde kişilere akla gelen ilk anda yapması yerine ertelemesi önerilmektedir. 

Ertelemeyle ilgili araştırmalar

Araştırmalara göre yüksek benlik saygısı olan -çabalarının sonuçlarını küçümsemden tadını çıkarabilen, ihtiyaç ve isteklerini ifade edebilen, mutluluk ve kendi değerleriyle ilgili sağlam olumlu inançlara sahip- bireylerin daha az ertelediğini göstermektedir. Ayrıca daha az erteleyen bireylerin yaşam memnuniyet puanları da daha yüksek çıkmaktadır. Ayrıca erteleme eğilimin yaş, zeka, meslek ırk, etnik kökene göre değişmediği herkesi ilgilendiren bir konu olduğu vurgulanmaktadır. 2008 yılında yapılan bir çalışmaya göre yüksek düzeyde başarı yönelimli aile ortamında yetişen çocukların erteleme eğiliminin fazla olduğu bulunmuştur. Ayrıca farklı çalışmalarda ertelemeyle anksiyete arasında pozitif yönlü ilişki bulunmuştur.

Ertelemenin Sonuçları

Ertelemenin sorun oluşturduğu belki de en büyük nokta bir sonraki ertelemeye zemin hazırlamasıdır. Kişi kronik ertelemeyle stres döngüsüne girer. Suçluluk ve yetersizlik duyguları ortaya çıkar ve yer edinir. Erteleme alışkanlığının sonuçları nedeniyle sorumlu olduğu kişilerle iletişiminde inkar, çarpıtma ve mantığa bürüme gibi yöntemleri daha sık kullanan birine dönüşmesine zemin hazırlar. Böylece özgüvenine zarar verir. Pasif-agresif bir tutum sergilemesine, bıkkınlık ve hayal kırıklığı hissetmesine sebep olur. Hissedilen üzüntü, korku ve kaygıyla birlikte kısıtlı zaman faktörü de eklenince kişi kapasitesinin çok azını ortaya koyabilir. Kişi paniğe ve depresif duygu durumuna aşina hale gelir.

Ertelemeyle Başa çıkma Önerileri

Ertelemek herkesin zaman zaman başvurduğu bir kaçınma davranışıdır. Yine de bununla baş etmeye başlamadan önce ilk olarak şu sorulara cevap bulunmalıdır. ‘Yapılacak işi gerçekten yapmak istiyor muyum ? Bana şimdi ve birkaç yıl sonra faydası olacak mı ?’ Cevap evetse problem ‘ertemele problemi’ olarak değerlendirilebilir ve konu bu eksende çalışılabilir.

Bazı pratik yöntemlerle kişiler bu alışkanlığın en azından pekişmesine engel olabilir. Örneğin yapılacak iş ertelendiğinde yerine yapılan şey daha eğlenceli olmamalı. Ödevin yerine oyun konsoluyla vakit geçirmek gibi. Bu bir pekiştirme görevi görecek ve ertelemeyle ilgili ödüllenmiş hissettirecektir. İşin sonucuna odaklanmamak bilişsel bir araçtır. Sonucun iyi veya kötü olacağını iş bitmeden kimse bilemez. Sonuçları varsaymak yerine yalnızca işe odaklanıp bitirdikten sonra sonuçları analiz etmek daha yerinde olabilir. Görevleri parçalara bölmek başka bir yöntemdir. Zor bir görevin parçalarını tamamladıkça işi bitirmekle ilgili özgüven artar. Eğer kişi işle ilgili kaygılı ya da kızgın hissediyorsa tüm duyguya rağmen yapılacak işin başına oturmak en azından işi yapmayınca bu duygulara depresif hissetmenin de eklenmesini engelleyecektir. Zaten sadece duygudan kaçmak yerine duyguyla birlikte işin başında bir süre oturmak duygunun yoğunluğunu kendi başına azaltan bir yöntemdir. Ayrıca kişinin kendiyle ilgili ‘mükemmel olmalıyım, iş kolayca ilerlemeli, başarısız olursam korkunç şeyler olur’ gibi düşüncelerinin farkında olması ve aksilikler çıkabileceğini kabul etmesi süreçle baş etmesini kolaylaştıracaktır.

Her insanın kendine özel bir erteleme nedeni vardır. Ertelemeyi bırakmak bu nedene rağmen devam edebilmeyi göze almak demektir. Kişiler iyi hissedince ertelemekten vazgeçmezler, ertelemekten vazgeçince iyi hissetmeye başlarlar. 

Klinik Psikolog

Ömer Faruk Güzelgöz

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)