Estetik Diş Hekimliği
Yazar Itır Şebnem Arpınar Bilici • Diş Hekimi • 16 Kasım 2016 • Yorumlar:
LAMİNALAR
Dişlerdeki lekelenme, aralanma, hafif çapraşıklıklar ve çürükler sebebiyle oluşan madde kayıplarının giderilmesi için en kolay ve en az dişe zarar veren yöntemdir.
KOMPOZİT LAMİNALAR
Diş üzerinde ihtiyaca göre ya aşındırma yapılmadan, ya da hafif bir aşındırma veya ciddi bir madde kaldırma işlemi yapılarak diş üzeri kompozit dolgu materyali ile kaplanır.
PORSELEN LAMİNALAR
Yapımı esnasında dişten hafif bir aşındırma yapılarak çok kısa bir sürede bitirilir. Gülüş estetiği ve dizaynı açısından en güzel sonuçlar elde edilir. Lamina kalınlığı ortalama 0,7 mm olduğu için dişten 0,5/0,7 mm’lik bir aşındırma yapılması gereklidir. Üzerine hassas bir çalışmayla birebir uygun biçimde istenilen renk ve formda porselen yaprak hazırlanır. Özel bir yapıştırma tekniği ile yapıştırılır. Karar verme aşamasında hastaya fikir vermek için mock-up çalışması yapılarak görüntünün nasıl olacağı hakkında fikir verilebilir (veya hasta bir süre kompozit lamina kullanarak tam olarak ne tür bir şekil, form ve renk istediğini keşfedebilir). Daha sonra ışık geçirgenliği çok güzel olan porselen yapraklar hazırlanarak hastanın dişlerine yapıştırılır.
Avantajları
GÜLÜŞ DİZAYNI
Her insan güldüğünde inci gibi beyaz ve düzgün dizilmiş dişlerin göründüğü bir gülümsemesi olsun ister. Ağızdaki tüm dişler, özellikle gülüş hattındakiler gülümseme estetiğini etkiler. Hekimin hastanın isteklerine, zevkine ve hastanın yüzüne yakışacak dişler tasarlamasına ve teknisyen ile buna uyumlu bir şekilde çalışma yapmalarına gülüş dizaynı denir.
Gülüş dizaynı yapılırken altın orana uymak büyük önem taşır. Gülüş tasarımı hekimin sanatsal becerisini de kullanarak hastasına özel belirlediği kriterler doğrultusunda, hastasının da isteklerini göz önünde bulundurarak oluşturduğu bir planlamadır.
Gülüş dizaynında belirleyici olan bazı unsurlar vardır. Hastanın cinsiyeti, yüz kemiklerinin yapısı, yaşı, dudak ve dişler arasındaki uyum, hastanın ten ve saç rengi göz önünde bulundurularak yapılan estetik restorasyonlar hastaya daha çok yakışacaktır.
ALTIN ORAN
Altın oran, doğada, sanatta ve matematikte bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en güzel sonuçları doğuran sayısal ve geometrik bir orandır.
Antik yunan ve mısır medeniyetleri tarafından bulunmuş ve o günden itibaren mimari yapılarda ve sanat eserlerinin yapımında bu orana bağlı kalınmıştır. Altın oranı eserlerinde uygulayan ve herkes tarafından bilinen bir kişi de Leonardo Da Vinci’dir.
Altın oranı basit bir ifadeyle açıklayacak olursak; bir doğru parçası üzerinde bir nokta seçildiğinde bu doğru parçası ikiye bölünmüş olur. Oluşan bu iki doğru parçasından küçük olanın büyük olana oranı ve büyük olanın bütün parçaya oranı birbirine eşitse bu oran altın orandır ve irrasyonel bir sayıdır. Ondalık sistemde yazılışı 1,618033988749894...'tür. Sayı aslında sonsuza kadar devam eder ancak basit şekilde 16/10 veya 8/5 şeklinde düşünebiliriz. Ama tabi ki gerçekte bu oran 1,618../1000’dir. Bu sayının sembolik ifadesi için Fi yani Φ sembolü kullanılır.
İlk olarak altın orandan Öklid isimli antik çağ bilim adamının Elementler isimli tezinde bahsedilmiştir. Daha sonra mısırlılar tarafından Keops piramidinin yapımında kullanılmıştır. Leonardo Fibonacci isimli ortaçağ matematikçisi, ismiyle anılan Fibonacci sayı dizisini ve altın oranın bu sayı dizisindeki yerini bulmuştur. Latince olarak altın oranı dile getiren ilk isim Leonardo Da Vinci olmuştur. Da Vinci çeşitli eserlerinde, insan vücudunu resmettiği Vitruvius adamında, Mona Lisa isimli tablosunda altın orana yer vermiştir.
Doğada altın orana ayçiçeğinde, çam kozalaklarında, yapraklarda, salyangozlarda, kollarımız, parmaklarımız, tüm vücudumuzda rastlayabiliriz.
Fibonacci’nin bulduğu sayı dizisinden bahsedecek olursak; dizideki sayılardan her biri kendisinden önce gelen iki sayının toplamına eşittir.
Fibonacci Sayıları:
0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, ...
Dizinin ilginç bir özelliği vardır. Her sayı kendisinden bir önceki sayıya bölündüğünde birbirine çok yakın sayılar elde edilir ve bu sayılar 13.sıradaki sayıdan sonra sabitlenir ki bu da altın orana eşittir.
İnsan vücudunda göbek deliği ile ayakucu arasındaki mesafe / tüm boy yine altın oranı verecektir.
İdeal bir insan yüzünde bulunması gereken orana ve aslında doğada bulunan her canlıda, yapraktan hayvanlara, doğadaki her nesnede bulunan orana altın oran denir. İnsan yüzünde de birçok altın oran bulunduğu ve eğer yüz hatları buna uygunsa kişinin daha güzel olacağı düşünülür. Bu oran dişlerin ve gülüşün tasarımı için uygulandığında hekimlere estetiği sağlamada yardımcı olan bir sayısal orandır. Oran, genellikle büyükle küçük arasındaki ilişkiyi ifade eder.
Örneğin üst çenedeki ön iki dişin enlerinin toplamının boylarına oranı altın oranı verir. İlk dişin genişliğinin merkezden ikinci dişe oranı da altın orana dayanır. Bunlar bir diş hekiminin dikkate alabileceği en ideal oranlardır. Bunların dışında insan yüzünde yer alan diğer bazı altın oranlar şöyledir;
-Yüzün boyu / Yüzün genişliği,
-Dudak- kaşların birleşim yeri arası / Burun boyu,
-Yüzün boyu / Çene ucu-kaşların birleşim yeri arası,
-Ağız boyu / Burun genişliği,
-Burun genişliği / Burun delikleri arası,
-Göz bebekleri arası / Kaşlar arası.
Gülüş tasarımında altın orandan faydalanılır. Dişlerin restorasyonunda ve ağızdaki dikey boyutun tespitinde de yüz yüksekliği ile yüzün bazı bölümleri birbirine oranlanarak yine altın oran baz alınarak işlemler yapılır. Bu şekilde işlem yapıldığında gülüş estetiği sağlanmış olacaktır.
Dikey boyut hesaplanırken dinlenme halinde alt ve üst çeneler arasındaki mesafeye bakılır. Bu mesafe az olduğunda dudaklar büzüşürken, uzun olduğunda dişler fazla görünecektir. Tam dişsizlik olgularında bu kriterlere göre dizayn edilir. Buna ek olarak hastanın yaşı ve cinsiyeti de gülüş dizaynında önemlidir.
Üst ön dişler gülüş dizaynında en önemli referans noktalarıdır. Bu dişlere göre alt çenenin üst çene ile horizontal düzlemdeki ilişkisi belirlenir. Bu dişler olmadığında yüzün diğer bölümleri esas alınır.
Altın orana göre yapılan gülüş dizaynı bilgisayar ve fotoğraf destekli olarak yapılabilse de en iyisi hekimin hastanın yüzünden altın oran pergeli ile kayıtları almasıdır. Alınan bu kayıtlar üzerinden altın oran ile birlikte ideal dişin nasıl olması gerektiği bulunur. Örneğin üst orta kesici diş yan kesiciden 1.618 oranında büyük olmalıdır. Yan kesici diş kanine göre ve kanin de 1. Küçük azıya göre gülüş hattında 1.618 oranında daha büyük görünmelidir. Üst ön 6 dişin alt ön 6 dişe oranı da 1.618 olmalıdır. Bu dişlerden her biri de kendi içinde oranlandığında 1.618’i vermelidir. Göz ile gülüş uzunluğu oranlandığında da aynı rakama ulaşılır.
Bütün bunlardan estetik algısının aslında matematiksel oranlara dayandığı sonucunu çıkarabiliriz. Bu oranlar bilinip ona göre çalışıldığında hastanın yapılan işten memnun kalma ihtimali artar. Tabii ki hastanın onayına yine sunulacaktır.
Diş formları da yüz tipine göre belirlenirse daha doğal sonuçlar elde edilir. Örneğin oval yuze oval diş, uzun yüze uzun diş veya kare yüze kare diş gibi. Eğer hastanın yüz şekli kamufle edilmek isteniyorsa fazla uzun bir yüze oval veya geniş formlar uygulanarak veya yuvarlak ve şişman yüzlü birine uzun dişler yapılarak kamuflaj sağlanabilir.
Erkeksi bir görünüm elde etmek için yumuşak ifadeli erkek hastalara uzun dişler ve kadınsı görünüm için sert ifadeli bayan hastalara da oval veya geniş dişler yapılabilir. Aynı şekilde yaş da burada önemli bir faktördür. Yaşa bağlı olarak diş uzunlukları azalmalı, dişetleri daha az görünür hale gelmelidir. Ayrıca yaşlı insanların beklentilerini karşılamak için estetik cerrahi girişimler de denenebilir. Yalnızca diş estetiği ile gülüş estetiği sağlanamayacaktır.