Evlerimizdeki Gizli Zehir
Yazar Kübra Mete • Psikolog • 17 Temmuz 2019 • Yorumlar:
Bu yazım 2015 yılında bir anaokulu için hazırladığım bir bültende yer almaktaydı. Aradan 4 yıl geçmiş ve okuduğumda şu an ne kadar da televizyondan bahsetmediğimizi fark ettim. Evet bu yazımda televizyon kısmını artık tablet, sosyal medya ve youtube olarak değiştirmek durumundayız.
Zira zehir artık gizli değil oldukça açıktan geliyor!!!
Televizyon dünyası herkes için farklı amaca hizmet edebilirken genel anlamda pek çok kişi eğlenmek ve vakit geçirmek amacıyla faydalanmaktadır. Çocuklar için de geçerli olan bu dünyanın bir amacı daha vardır. Çocuklara farklı ve bilmedikleri pek çok şeyle tanıştırmaktır. Çocuklar televizyondaki yaşam biçimlerinden ve davranışlarından çeşitli mesajlar alırlar. Araştırmalara göre, 8 yaşın altındaki çocuklar gerçek ile kurgu arasındaki farkı ayırt etmekte zorlanmaktadır. Bu da çocukların kendilerince “şiddet, aile, cinsellik...” kavramlarını oluşturmalarına sebep olmaktadır.
Son zamanlarda giyim endüstrisinin çocuklar üzerindeki etkili olan reklam kampanyaları televizyonlarda yer alıyor. Çocuklarımız sürekli değişen modayı, yeni çıkan ürünleri televizyon reklamlarından öğreniyor ve tıpkı o hayatlar gibi yaşayabileceklerini düşünüyorlar. Çocuklar, televizyonda izledikleri programların etkisiyle, kendi kişilik özelliklerini, zevklerini, aile değerlerini düşünmeden gelecekte ne olacağına karar veriyorlar.
Özellikle son zamanlarda ülkemizde oyuncu, manken, sanatçı olma hevesi gençler arasında hızla yayılmaktadır. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, bu gençlerin pek çoğu yeteneğinden dolayı değil, televizyonda gördükleri hayatların hem maddi hem de manevi yönünün cazibesinden etkileniyorlar. Sıradan bir üniversite mezunu olarak belirli bir maaşla yerinde sayacağına inanan pek çok genç daha kestirmeli ve cazibeli yolları denemek istiyor. Bu noktada bilinçli ebeveynlere ve güçlü aile iletişim ağına ihtiyaç duyuluyor.
Gençlerin içinde bulunduğu bu tehlikeli sürecin tohumları, ne yazık ki okulöncesi dönemdeki çocuklarımızla atılıyor. Bilinçsizce televizyon başında vakit geçiren çocuklar her türlü yayına ulaşabiliyorlar. En kötüsü ise akşam kuşağında yayınlanan gençlerin ilişkilerinin yer aldığı dizilerin, sırf çocuk uyumuyor diye hep birlikte ailece izleniyor olmasıdır. Burada televizyon ile ilgili tehlikelerden çocuklarımızı korumanın yollarını konuşmadan önce ebeveynlerin de kendilerini ne ölçüde koruduğunu düşünmek gerekiyor.
Hayatta herşeyin nasıl bir ölçüsü olması gerekiyorsa televizyon için de bir ölçü belirlemek gerekiyor. Ölçüsüzce tüketmeye ve acımasızca tükendiğimiz televizyon karşısında çocuklarımız için neler yapabiliriz?
-
Ebeveynler öncelikle televizyonun kendi dünyaları için ne ifade ettiğini düşünmeli. Evin en çok vakit geçirilen alanında ve herkesin en iyi şekilde izleyebileceği konum ve büyüklükte olan televizyonu çocuğun bir kenara atmasını beklemek çok da gerçekçi bir beklenti olmasa gerek. Siz televizyona ne kadar önem atfederseniz çocuğunuz da o derece önemseyecektir. Televizyonu hayatınızın bir kenarına çekmeye ne dersiniz?
-
Televizyon izlemeyi bıraktıpında veya daha yapıcı bir işe yöneldiğinde onlara iltifatta bulunun. Bir nevi pekiştireç olarak kabul ettiğimiz bu iltifatlar, olumlu davranışı yakalayarak artmasını mümkün kılmaktadır. “Televizyonu kapatarak bu legolarla bir çiftlik yapmayı tercih ettiğini görüyorum...”, “Televizyon sürene riayet ederek şimdi ödev aşamasına geçtiğini görüyorum ve artık zaman yönetimi yapabildiğin için çok mutlu oldum...” gibi ifadeler davranış tekrarı için olumludur.
-
Çocuğunuzla birlikte televizyon seyredin. Bu sayede neyi seyredebilecekleri neyi seyredemeyecekleri noktasında iletişim kurabilirsiniz. Pek çok ebeveyn çocuklarının ne izlediğini fark edemiyor ve çocuklar istediği gibi kanallar arası geçiş yapabiliyor.
-
Çocuğun odasında televizyonun olmaması gerektiğini düşünüyorum. Sırf evdeki televizyon tartışmalarının önüne geçmek için çocuğun odasına televizyon koyuluyor ve o odasında istediği gibi izliyor. Böyle bir davranış hiçbir şekilde anlaşılabilir değildir. Çözüm; ikinci televizyon değil, tek televizyonu herkesin adilane kullanmayı başarması olmalı.