Evlilik Olgunluğu
Yazar Kübra Mete • Psikolog • 17 Temmuz 2019 • Yorumlar:
“ Yaşamında, var olmanın sorumluluğunu duyan insan olgun insandır.”Doğan Cüceloğlu
Evlilik, iki kişinin birlikte kurduğu bir ilişki kurumudur ve bu kurumun sağlıklı işlemesi için kişilerin belirli bir olgunluğa erişmiş olmaları önemlidir. Türk Medeni Kanununa göre belirli bir yaşta olmak ve ayırt etme gücüne sahip erkek-kadın olmak yeterlidir. Burada anlatılmak istenen ise yeterlilikten ziyade olgunluk olacaktır. Öncelikle evlilik olgunluğuna erişebilmek olgun insan olmak ile mümkündür. Olgun insan üç konuda sorumluluk duygusu gelişmiş kişidir:
-
Kendini tanıyan,
-
Diğerlerini tanıyan,
-
İçinde bulunduğu sistemi tanıyan.
Evlilik olgunluğundan bahsettiğimizde de aynı boyutlar ortaya çıkar. Evlenme olgunluğu olan biri, yeterince olgunluk kazanamamış kişiye göre kendinin, karşısındaki kişinin ve sosyal ortamının daha farkındadır.
-
Kendini Tanımak
Kendimizi tanıma aşamasının ilk adımı, korku kültürü ve değerler kültürü diye nitelendirebileceğimiz iki aile yapısını fark etmek olacaktır.Korku kültüründe; ailede güçlü bir karakter vardır, herkesi denetler, güvenliği sağlar ve kendisinden korkulmasını ister. Asık suratlı ve sert mimikli biridir. “BEN” bilirim der ve diğerlerinin ona tamamen uymasını bekler. Değerler kültüründe; bu yapı gücünü ve anlamını paylaşılan değerlerden alır. Aile içinde adil bir ortam söz konusudur ve bu ortam saygı, sevgi, dürüstlük ve işbirliği ile beslenerek “BİZ” bilincini geliştirir.
Her insan kendi yaşam öyküsüne sahiptir ve her geçen günde bu öyküsünü keşfetmeye çalışır. Yetiştirildiği ailesine yönelik nasıl bir ortamda ve çevrede büyüdüğünü düşünmesi çok önemlidir. Korku kültüründe mi değerler kültüründe mi yetiştiğini sorgulaması ve kişiliğinde nasıl izler oluşturduğuna bakması gerekir.
-
İç Çocuğunuzu Tanıyın: Siz nasıl bir ortamda yetiştiniz? Aşağıdaki ifadelerden sizi temsil edenlere ‘Evet’, sizi temsil etmeyenlere ‘Hayır’ işaretlemelerini yapın.
-
Sürekli başkalarını memnun etmeye çalışırım; kendimin ne istediğini çoğu kez hiç düşünmem.
-
Kalbimin en gizli köşesinde biliyorum ki ben de bir eksiklik, bir tuhaflık var. Ben normal değilim.
-
Hiçbir şeyi atamam. Değerli, değersiz elime geçen her şeyi biriktiririm.
-
Cinsellikle ilgili olarak kendimi gergin ve huzursuz hissederim.
-
Bir projeye, işe başlamakta güçlük çekerim.
-
Kendime özgü bir düşüncem ve görüşüm yoktur.
-
Sürekli yetersizlik duygusuna kapılır ve bu nedenle kendimi eleştiririm.
-
Gerçekten ne istediğimi bilmediğim duygusu içindeyim.
-
Ne zaman bir konuda itiraz etsem içimi bir suçluluk duygusu kaplar. “keşke, hiç karşı çıkmadan, diğerlerinin istediklerini yapsaydım” diye düşünürüm.
Bu soruların çoğuna ‘evet’ demişseniz muhtemelen korku kültürünün hakim olduğu bir ortamda yetişmişsinizdir. Ve içinizde utanç yaşayan bir çocuğunuz olabilir. Utanca boğulan bir iç çocuk, evlilikte BİZ’i oluşturmakta zorluk çeker. İlişkisinde güvensizlik, kıskançlık, kaygı ve korku yer alır. Kendini yalnız ve öksüz hissedebilir; çoğunlukla kaygılı kişilikler oluşabilir.
Bu soruların çoğuna ‘hayır’ demişseniz muhtemelen değerler kültürünün hakim olduğu bir ortamda yetişmişsinizdir. İçinizde yaşamayı seven mutlu bir çocuğunuz olabilir. Sağlıklı iç çocuğu olan insanlar evlilikte BİZ’i oluşturabilir ve ilişkilerinde sevgi, şükür, umut, güven duygularını güçlü bir şekilde yaşar. Kendini dostları açısından zengin görür ve karşılaşacağı sorunları çözme gücünü kendinde görür.
-
İç Tanığınızı Keşfedin: Bu sorular, iç tanığınızın gücünü keşfettiğiniz zaman derinlemesine anlama kazanır.
-
Evleniyorum mu, evlendiriliyorum mu?
-
Evlilik kararım bir seçim mi, yoksa geçmişime ya da içinde bulunduğum ortama bir tepki mi?
-
Evlilikle ilgili beklentilerim benim beklentilerim mi, yoksa farkına varmadan bana yüklenen ‘kültürel şablonun’ beklentileri mi?
-
Evliliğimde çocuk istiyor muyum?
-
Anne-baba olmanın sorumluluğunu almaya kendimi hazır hissediyor muyum?
-
Evlendiğim kişiyle, eşit koşullarda hayatı birlikte yaşamak mı istiyorum, yoksa onun sahibi olup onu kullanmak mı istiyorum?
-
Hangisi benim için önemli; herkesin haftalarca konuşacağı şaşaalı bir düğün mü, yoksa iki gönlün buluşacağı bir yuva mı?
-
Evliliğin amacı ne; kavga, dövüş, çekişme içinde üstünlük sağlamak mı, yoksa birlikte yaşayacağımız yaşamın müziğine birlikte dans etmek mi?
Tanışma süreci içinde pusulanızın aynı yönü gösterip göstermediğinin ya da diğer bir deyişle, birbirinizin inanç ve değerlerinin uyum içinde olup olmadığının farkında olmak ilişkinin geleceği bakımından çok önemlidir.
-
Diğerini Tanımak
Olgun insan kendini tanıdıkça karşısındaki kişiyi de tanımaya özen gösterir. Kendisini tanımak adına sorduğu soruların hepsini karşısındakine de yöneltir.
-
Korku kültürü içinde mi, değerler kültüründe mi yetişmiş?
-
Benim tüm özelime tanık olabilecek kadar sorumluluk sahibi mi?
-
İnanç ve değerlerini kendi seçimleriyle oluşturmuş bir mi, yoksa kalıplar üzerinden giden biri mi?
-
BEN ilişkisi mi, BİZ ilişkisi mi bekliyor?
-
Duygularının farkında mı?
-
Haksız olduğunda özür dilemek, gönül almak, ortak değerleri ilişkide yaşatmak gerektiğinin bilincinde mi?
-
Karı-koca ilişkisi içinde mahrem, kırılgan, incinebilir yönlerimi açabileceğim bir can dostu mu, yoksa en yakınıma sızmış bir yabancı mı?
Evlilik öncesinde eş adayınızı tanımak ve anlamak olgun bir insan olarak sizin sorumluluğunuzdur. Evlendikten sonra ‘böyle olmandan hoşlanmıyorum’ diye sızlanmak veya onu değiştirmeye çalışmak fayda etmez; yazık olur, mutsuz evliliklere bir de sizinki katılır. Unutmamak gerekir ki, evlendikten sonra konuşması zor olabilecek bir konunun, evlenmeden önce detaylı bir şekilde konuşulması çok önemlidir.
-
Sistemi Tanımak
“Kapıyı kapatırım, huzur bozan ailesi dışarıda kalır diyordum; fakat içeride zaten onları temsilen bulunan, onlar tarafından yetiştirilmiş eşim var…”
Evlilik kurumunun aslında çok önemli bir parçasını oluşturan sosyal ortam, maalesef ki çiftler tarafından ilişkinin başında pek dikkate alınmaz. Ancak olgun insanlar şunu bilir ki, evlendikten sonra eşinin ailesiyle bir şekilde ilişkisi her daim olacaktır. Ve kendi ilişkisi içinde, kayınvalide ve kayınpederinin beklentileri, duyguları ve inançları etkili olabilmektedir. Kişinin hoşuna gitse de gitmese de onlar da BİZ’in bir parçasıdır artık.
Ailesiyle ilişkimiz korku kültüründe mi değerler kültüründe mi gelişecek diye sorabilmesi gereklidir. Önceden bu soruları sormak ve alınacak cevaplardan korkmamak, kişinin evliliğe dair olgunluğunun ve sorumluluk duygusunun gücünü ifade eder.
Evliliği düşünen kişiler önemli bir yolculuğa çıktıklarının farkındalar değil mi? Bu yolculuğun sizin yolculuğunuzun olması için kendinizi tanımanız ve bilmeniz gerekiyor ki, yol arkadaşınızı doğru seçebilesiniz. Yolculuğunuz nerede, kimlerle olacak? Yolculuğun içinde yer alacağı coğrafyayı, ekipte kimlerin olacağını bilmekte fayda var. Her an uyanık olmakta fayda var!
El Mitra bir kez daha söz aldı ve dedi ki: Peki, Evlilik ey üstat?
Ve o şöyle yanıtladı:
Birlikte doğdunuz ve sonsuza dek birlikte olacaksınız.
Birlikte olacaksınız, ölümün beyaz kanatları günlerinizi dağıtıp savurduğu saatte.
Elbette, Tanrı’nın sessiz belleğinde bile birlikte kalacaksınız.
Ama birliğinizde mesafeler olsun.
Göklerin rüzgârları dans etsin aranızda.
Birbirinizi sevin ama aşk pranga olmasın aranızda:
Ruhlarınızın kıyıları arasında hep dalgalanan bir deniz olsun aşk.
Birbirinizin kadehini doldurun, ama aynı kadehten içmeyin.
Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı ekmeği yemeyin.,
Birlikte şarkı söyleyip dans edin ve eğlenin, ama ikiniz de tek başınıza olun,
Bir lavtanın, aynı ezgiyle titreseler de birbirinden ayrı duran telleri gibi.
Kalplerinizi verin, ama teslim almayın birbirinizin kalbini.
Çünkü sadece Hayat’ın avucundadır kalpleriniz.
Birlikte saf tutun, ama yapışmayın birbirinize:
Çünkü tapınağın sütunları da ayrı dururlar,
Ve meşe ile selvi büyüyemez birbirlerinin gölgesinde.
Halil CİBRAN