Evlilik Öncesi
Yazar Belgin Turan • Aile Danışmanı • 25 Ekim 2021 • Yorumlar:
Evlenmeden önce kendinize şu soruyu sorun: ‘Bu insanla hayatımın sonuna dek konuşabilir miyim?’ Evlilikte bunun dışındaki her şey geçicidir.
Aile danışmanlığı sürecinde ailenin ve bireyin yaşam döngüsünü bilmek hipotez oluşturmada çok önemlidir. Bireyin hangi yaşam döngüsünde olduğunu bilince o dönemin gerektirdiği gelişim dönemlerini bilmek, o dönemin hangi fiziksel, bilişsel,duyuşsal,sosyal, tinsel özellikleri yaşadığına bakarak danışma sürecini yönetmek sağlıklı bir danışmanlık sürecini yürütmemizi sağlar.
Evliliğe hazırlık döneminde bireylerin hangi yaş aralığında olması gerektiği, hangi becerilere sahip olacağı, maddi olarak özgürlüğünün olduğu bir dönem olduğu için öncelikle yaş dönemi özelliklerine bakabiliriz. Ülkemizde özellikle kırsal alanda 18 yaşın altında “çocuk gelinler” , henüz 15 yaşında evlenen erkek ergen çocuklar olduğu için 12-18 yaş dönemi özelliklerine de değinmek istedik.
Ericson’un Psikososyal gelişim dönemine göre; kimlik edinmeye karşı kimlik kazanımına karşı kimlik kargaşası 12-18 yaşında görülmektedir.
Ergenlik yılları bireylerin anne-baba etkisinden kurtulmaya çalıştıkları, ebeveynlerinin etkilerinden kurtulmaya çalıştıkları bir dönemdir. Bu dönemde ergen özgürce seçim yapabilmiş, kendi yetenekleriyle uyumlu bir kimlik geliştirebilmesi bir yetişkinde olması gereken özelliklerle yakından ilgisi vardır.
Yine bu dönemde cinsiyet rolü, toplumsal rol ve meslek tercihi bu dönemi etkileyen 3 önemli faktördür. Yakınlığa karşı yalıtılmışlık veya uzaklık 18 – 30 yaşın özellikleri; başkaları ile yakın ilişkiler kurabilmesi, görev ve sorumluluk alabilmesine, bir aile kurmaya yönelir.
Dünya Sağlık Örgütü 24 yaş üzerindekileri yetişkin olarak kabul etmiştir.
Birçok toplumda, yetişkinliğin başlangıcı, öğrenim yaşını bitirmiş, bir işe girmiş olmakla tanımlanmaktadır. Bununla birlikte yetişkin olmak toplumun çeşitli kesimleri için kültürden kültüre toplumdan topluma farklılık göstermektedir.
Yetişkinlik bir tek değil birçok yaşantıyı içerdiğinden, herkesin yetişkinlik anlayışı önemli ölçüde farklılık gösterebilir.
Yetişkin, biyolojik olarak üreme çağına gelmiş, yasal olarak, kanunların reşit saydığı yaşa ulaşmış, sosyal olarak yetişkin rollerinin üstlenildiği, psikolojik olarak ise kişinin kendisini yetişkin olarak hissettiği, kendi yaşamını yönetme sorumluluğunu üstüne aldığı, kendi kararlarını vermeye kendini hazır hissettiği sorumluluk aldığı yaş olarak da tanımlanabilmektedir.
Tüm bu ifadelerden sonra yetişkini şu şekilde tanımlayabiliriz: Kendisinin ve başkalarının yaşamını sürdürebilmek için üretim yapabilecek ve içinde yaşadığı toplum tarafından, gereken kararları kendi başına alabilecek biçimde bedensel ve ruhsal gelişimini tamamlamış bireydir.
Evlilik Öncesi (II)
Bir yetişkin, yaşı ilerledikçe, rollerini ve dolayısıyla beklentilerini değiştirmek zorundadır. Havighurst, buna "Gelişim ödevleri" adını vermektedir. Gelişim ödevleri; bireyin yaşamının belli bir döneminde başarılması, bireyin mutluluğuna ve sonraki görevleri başarmasına öncülük eden, başarılmaması, bireyin mutsuzluğuna, toplumca onaylanmamasına ve sonraki görevlerde güçlük çekmesine yol açan ödevlerdir.
Ülkemizde evlilik öncesi programların batıda yaygın olarak kullanıldığı gibi kullanılmadığı görülmektedir. Aslında bu programlar hem eş seçiminde olası durumlarla yüzleşme, farkındalığı artırırken hem de evlilik sonrası çıkabilecek sorunlarla daha kolay baş edebilmelerine destek olmaktadır. Evlilik öncesi programlarda bir takım bilgi ve becerilerde kazandırılmak istenir. Bunlar; iletişim, aile özgeçmişi, problem çözme, karar verme, aile bütçesini hazırlama, evlilikten beklentiler, inançlar ve değerlerdir.
Evli çiftlere; danışmanlığa geldiklerinde, rolleri, sınırları, kuralları, sorumlulukları
bilmedikleri zaman şu soruyu sorarım: size göre ebeveyn nedir?
Birey nedir?
Eş nedir? Bunların her bir tanımına ayrı ayrı alırım.
Çünkü eşlerin anne tanımı, baba tanımı, eş tanımı, kendi ailelerine de yansıyacaktır.
Evlilikte ortak kararlar, sorumluluk alma, sevgi, şefkat, paylaşım, cinsellik ve tabii çocuklarla taçlandırılan bir sistemdir.
Kişi, kendi yaptıklarını fark etmeyip sorumluluklarını yeterince üstlenmiyorsa ve belki de sorumluluklarının ne olduğunu bilmiyorsa, çiftler arasında birtakım sorunlar yaşanabilir.
Ailesine, eşine değer veren birey, evlilikte yapmış olduğu hataları fark edip onları yeniden düzenleyebilir. Ben yatırımı sadece kendime mi yaptım?
Bu ev içeresinde sorumluluk aldın mı?
Ev kirası, taksitler, evin mutfak giderlerine ne şekilde katkıda bulundum.
Eşimle kaliteli zaman geçirdim mi? Bütün bunlar evliliğin daha dinamik daha verimli daha sevgi dolu gitmesine sebep olur.
Bazı ailelerde sorun yaşanırken, bazı ailelerde ufak tefek sorunların dışında, aidiyet duygusu, birlik beraberlik duygusu vardır.
Onun nedeni eşlerin sorumluluklarını, görevlerini, rollerini iyi yaptıkları ve sevgiyi evlerine, çevrelerine yaydıkları bir ortamdır. Aşkın, cinselliğin iyi olduğu, ekonomik olarak iyi yönetilen evlilikler mutlu evliliklerdir.
Tabi bu da mutlu çocuklar, mutlu bir geniş aile demektir.