FARKLI ANNE-BABA TUTUMLARI VE BU TUTUMLARIN ÇOCUKLARA OLAN ETKİSİ
Yazar Selen Moray • Psikolog • 22 Kasım 2017 • Yorumlar:
Çocuk eğitiminde en temel noktalardan birisi, ebeveynlerin çocuklarından beklediği davranışlar ne ise, onların da o davranışlar içinde bulunup onlara model olması gerektiğidir. Çocukların çeşitli olaylar karşısında ortaya koyduğu davranışların temelinde anne babasından gördükleri rol oynamaktadır.
Anne baba tutumları, çocukların yetişkinlik döneminde diğer kişilerle olan ilişkilerini, mesleki ve okulda yaşamındaki davranışlarını, uyum yeteneklerini ve seçimlerini etkiler. Yine, çocukların karakter özelliklerini etkileyen unsurlardan biri, ebeveynin özellikle 0-6 yaş döneminde çocuğa olan tutumudur. Bu nedenle anne babaların çocukları ile kurdukları iletişimin yapısı, davranış stilleri, gösterdikleri tutumlar çok büyük önem taşımaktadır.
Yavuzer(1998), farklı anne baba tutumlarının 6 başlık altında toplanabileceğini söyler. Bu tutumlar şu şekildedir;
BASKICI VE OTORİTER TUTUM
Aşırı baskıcı ve otoriter bir tutuma sahip anne babalar, genellikle çocuklarını sürekli eleştiren, cezalandıran, yargılayan bir davranış stili gösterirler. Çocuklarının çabalarını görmez ancak en ufak bir hatasında, yanlışında eleştirel ve suçlayan bir tavır alırlar. Onlar için uyulması gereken bir sürü kural vardır ve çocuğun bu kurallara itaat etmesi gerekmektedir. Hakim olan ve karar verici mercii her daim anne babadır. Böyle yetişen bir çocuk, dıştan denetimli bir kişilik oluşturur. Aşağılık duygusu geliştirebilir. Sürekli ağlayan, isyan eden çocuklar haline gelebilirler. Bu tarz baskıcı bir ortamda yetişen çocuklar, aşırı isyankar ya da aşırı boyun eğici bir yapı geliştirebilirler. Davranış ve uyum problemleri meydana gelebilir, duygu ve düşüncelerini kolaylıkla ifade edemeyebilirler.
GEVŞEK TUTUM(ÇOCUK MERKEZCİ AİLE)
Çocuk merkezci aileye, genellikle orta yaşın üzerinde çocuk sahibi olan ailelerde ya da çocuğun kalabalık yetişkinler grubu içinde yetişen tek çocuk olması halinde sıklıkla rastlanır.(Yavuzer, 1998) Böyle bir ortamda, hakimiyet çocuktadır. Onun istekleri en önde gelir ve ailedeki diğer bireyler bu isteklere kayıtsız şartsız uyarlar.
Çocuk merkezci aile ortamında büyüyen bir çocuk, zaman içinde doyumsuzluk geliştirecektir. Her istediği yapılan, "hayır" kelimesinin anlamını öğrenmeyen bir çocuk isteklerini arttırarak devam ettirecektir. Çünkü çocuk, yaşamının erken dönemlerinden itibaren, her isteğinin karşılanacağı ve isteklerinin emir niteliğinde olduğu beklentisi geliştirmiştir. Bu durumda, anne babasına saygı duymaz ve isteklerinin yerine getirilmemesi durumunda yaş arttıkça olumsuz tepkilerinin dozajı da artar. Her isteğini yaptırmayı alışkanlık haline getiren çocuğun, yaşamının ilerleyen dönemlerinde sorunlar yaşaması kaçınılmaz hale gelir. Toplumsal kurallara uyum sağlamakta zorlanır, yasakları delmek için kendinde hak görür. Okul, iş gibi yaşam alanlarında var olan kurallar onun için bir külfet haline gelir ve bu nedenle başarısızlık yaşayabilir.
DENGESİZ VE KARARSIZ TUTUM
Dengesizlik ve tutarsızlık, anne-baba arasındaki görüş ayrılığında olabildiği gibi, anne veya babanın gösterdikleri değişken davranışlar biçiminde de görülebilir.(Yavuzer, 1998)
Anne babanın çocuğun yanında, çocuk konusunda birbirlerini eleştirmeleri, çocuğun bir istek ya da bir davranışına bir ebeveynin hayır derken diğer ebeveynin evet demesi dengesiz ve kararsız tutum örneklerindendir. Çocuk için konulan bir kurala tek bir ebeveynin özen göstermesi, kararların tek bir ebeveyn tarafından konulması, ebeveynler arasında iyi polis-kötü polis ayrımı, çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkiler.
Anne ya da babanın şahsından kaynaklı yaşanabilecek dengesizlik ve kararsızlık, ebeveynin çocuğun bir davranışına kendi istek ve ihtiyacına göre evet ya da hayır demesi ya da izin vermesi-vermemesi şeklinde görülebilir. Örneğin, ebeveyn kendini iyi hissederken çocuğun gürültülü bir müzik aleti çalmasını desteklerken, kendini yorgun/kötü hissederken aynı müzik aletini çalmasına kızar. Ya da sözünü dinletemeyen bir anne/babanın çocuğuna giderek yükselen bir sesle bağırması, vurması, hemen ardından özür dileyerek ona sarılması dengesiz ve kararsız tutuma örnek verilebilir.
Böyle bir tutumla yetişen çocuklar, hangi koşulda nasıl davranacağını bilemez hale gelirler. Hangi davranışın uygun hangi davranışın uygunsuz olduğunu kestiremezler. Çünkü bir davranışın uygun olması ya da olmaması, davranışın kendisinden ziyade ebeveynlerinin ruh haline bağlıdır. Bu durumda çocuk, içsel olarak huzursuz olur, ileride dengesiz ve kararsız bir yapı geliştirebilir.
İLGİSİZ VE KAYITSIZ TUTUM
İlgisiz ve kayıtsız tutum, anne babanın çocuğun istek ve ihtiyaçlarını göz ardı etmesi, çocuğun duygusal doyum almasını engellemesi, çocuğu ve yaptıklarını görmezlikten gelerek dışlaması anlamına gelmektedir. Duygusal istismar olarak sayılan bu tür davranışlar, çocuğun sosyo-duygusal gelişimine çok büyük zararlar verir.
Bu tür tutumların süregeldiği bir aile ortamında çocuk ile ebeveynleri arasında bir iletişim kopukluğu söz konusudur. Çocuk, kendini ifade etmek, ilgi görmek için sürekli çabalar ancak karşılık bulamaz. Yapılan araştırmalar, ilgisiz ve kayıtsız anne-baba tutumunun çocuğun saldırganlık eğilimini güçlendirdiğini ortaya koymuştur. Anne babanın ilgisizliği nedeni ile çocuk çevresindeki nesne ve insanlara zarar verebilmektedir.
AŞIRI KORUYUCU TUTUM
Aşırı koruyucu tutum, ebeveynin çocuğa gereğinden fazla özen göstermesi ve kontrol etmesi anlamına gelir. Daha çok anne-çocuk ilişkisinde ortaya çıkan bu aşırı koruyuculuğun ardında, annenin duygusal yalnızlığı yatmaktadır (Yavuzer, 1998). Bu tutuma sahip bir anne, çocuğun gelişimi ile paralel giden öz bakım becerilerini geliştirmesini engeller. Öyle ki çocuk 10 yaşında dahi annesinin elinden yemek yiyen bir çocuğa dönüşebilir, ergenlik çağında annesi ile uyumak isteyebilir.
Böyle bir tutuma maruz kalarak yetişen çocuklar, yetişkinlik hayatlarında diğer insanlara bağımlı, kendi kararlarını kendileri veremeyen, bağımsızlığını kazanamamış bireylere dönüşme tehlikesi taşırlar. Kendi kararlarını vermesine, öz bakım becerilerini yerine getirmesine imkan tanınmayan çocuklarda özgüven duygusu, sosyal gelişim zedelenir. Sorumluluk duygusu ve bilinci gelişemez.
GÜVEN VERİCİ, DESTEKLEYİCİ VE DEMOKRATİK TUTUM
Güven verici, destekleyici ve demokratik tutum, ebeveynlerin çocuklarına karşı hoşgörü sahibi olmaları, onları desteklemeleri, çocukların bazı kısıtlamalar dışında, arzuladıklarını diledikleri biçimde gerçekleştirmelerine izin vermeleri anlamına gelir. (Yavuzer, 1998)
Demokratik bir tutuma sahip anne babalar, çocuklarının duygu ve düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilecekleri bir ortam sağlarlar. Aile ortamının çocuğa kendi benliğini tanımlama fırsatı vermesi, çocuğun sağlıklı bir biçimde olgunlaşmasını sağlar.
Yapılan araştırmalar sonucunda, anne-babaların çocuklarını denetlemek için ikna etme yolunu kullanmaları ve destekleyici tutum içinde olmaları halinde, çocukların sağlıklı bir psikososyal gelişim yaşadıkları ve ebeveynin beklentilerine daha olumlu cevap verdikleri görülmüştür. (Yavuzer, 1995)
Bu tutuma sahip ebeveynler, kabul edilen ve edilmeyen davranışları net bir biçimde betimler ve bunlar konusunda istikrarlı davranırlar. Gereken sınırları çizer ve bu sınırlar içinde çocuğu özgür bırakırlar. Çocuğun söz hakkı vardır, duygu ve görüşlerini ifade etmesi desteklenir. Sevgi ve teşvik görür. Bu sayede çocuğun özgüveni gelişir ve çocuk ileride sorumluluk sahibi, başkalarının hak ve özgürlüklerine saygılı, kendi duygu ve düşüncelerini tanımlayabilen ve bunları ifade etmek konusunda zorluk yaşamayan bir yetişkin haline gelir.