Fedakarlığı Doğru Mu Biliyoruz?
Yazar Zehra Doğan • 26 Haziran 2024 • Yorumlar:
Tamamen kendi hayatınızı ailenize, arkadaşınıza, dostunuza ve yakın çevrenizdeki insanlara adadığınızı düşünün... Kim ne isterse, kim ne dilerse gerçekleştirmek için koşturduğunuzu ve en büyük gayenizin, çevrenizdeki insanları memnun etmek olduğunu.. Onları memnun ettikçe, kendinizin de memnun olduğunu düşünüyorsunuz. Çevrenizdeki insanlar da bu durumdan memnunlar. Neden olmasınlar ki, etraflarında devamlı onların iyiliğini düşünen birisi var. Ama bu kişi bir süre sonra, gitgide mutsuzlaştığının farkına varır. Kendisiyle baş başa kaldığında öz eleştiri yapmaya başlar;
'' Aslında hiç gitmek istemiyorum,
Çokta yorgunum ama gitmezsem çok mu ayıp olur?
Arkadaşımın yanında olmalıyım, bana ihtiyacı var, yanında olmazsam bana sevgisi, güveni azalabilir '' ...
gibi düşünceler zihninde dolaşmaya başlar. Dostluklarınızda maddi-manevi fedakârlığınızla anılmanız, kendinizden ödün vererek, her şeylerine koşturmanız bir süre sonra kişide yani sizde aşırı bezginlik yaratır. Peki, fedakârlık bu mu, böyle mi olmalı?
Hadi şimdi bir de fedakârlığın kelime anlamı neymiş ona bakalım;
Feda: bir amaç yolunda bir değer ya da varlıktan vazgeçme.
Kâr: bir şeyden sağlanan kazanç, yarar.
Kelime anlamlarına baktığımızda aslında anlam olarak sizce de bir gariplik yok mu? Fedanın anlamından vazgeçme varken kârın anlamında kazanç ve yarar var…
Bilim insanları fedakârlığın tanımını nasıl yapıyor ne diyor bir de ona bakalım. Fedakârlık, kişinin kendi kişisel amaçlarını ikinci plana atarak başka bir kişiye fayda sağlamasını içermektedir (Impett ve Gardon,2008). Fedakârlık davranışları bir duyguyu besleyecek kişisel çıkarlarından vazgeçmek olarak da tanımlanmıştır (Lin vd., 2016). Fedakârlık kavramının diğerkâmlık ve özveri ile aynı anlamlarda kullanıldığı görülmektedir. Fedakârlık davranışı, çıkar amacıyla da yapılabilen istekli veya isteksiz olarak gerçekleştirilebilen tek taraflı yardım davranışlarını içermektedir (Özdoğan, 2005). Bir insanın fedakârlığı kendi tercihi olabildiği gibi başkalarının isteği veya baskısı sonucu da olabilmektedir. Fedakârlığı özveriden farklılaştıran temel özellik kişinin davranışı istekli olarak yapması veya yapmamasıyla ilgilidir. Fedakârlıkta kişinin bir başkası için kendi isteklerini feda etmesi ve bazı zamanlarda ondan da fedakârlık yapmasını beklemesi yani karşılıklılık durumu vardır (Düzgüner, 2019). Diğerkâmlık, genellikle bir başkasını düşünerek, gönüllü yapılan davranışları ifade ederken, fedakârlıkta başkalarının baskısı sonucu kişi fedakâr davranışlarda bulunabilmektedir. Özetle diğerkâmlıkta isteklilik ön plandayken, fedakârlıkta kişi istemese bile verici davranışta bulunabilmektedir.
Bandura’nın sosyal öğrenme kuramına göre fedakârlık dâhil birçok davranış yeterli öğrenme şartları oluşturulduğunda başkalarının davranışlarını gözlemleme, model alma, taklit etme yoluyla öğrenilmektedir bu da gösteriyor ki fedakârlık doğuştan içimizde var olan bir duygu değildir. Nörobiyolojik araştırmalara göre beyin anatomisiyle fedakârlık arasında bağlantı olduğuna dair sonuçlar bulunmuştur. Beyinde parietol lob ve temporal lobun kesişimi olan bölgede daha fazla gri maddeye sahip olan bireylerin daha fedakâr davranışlar sergilediği saptanmıştır. Gri maddenin aynı zamanda sosyal süreçlerle ilgili olduğu belirtilmektedir. Sosyal normların içselleştirilmesiyle birlikte fedakârlık geliştirilebilmektedir. Yani fedakârlık Sonradan kazanılabilen ve geliştirilebilen bir duygu - davranıştır.
İlk bakışta, ilk paragrafta anlattığımız şeklinde böyle bir yapı kültürel normlarımızdan dolayı göze hoş gelse de bu durum insan psikolojisi üzerinde oynadığı rol çoğu zaman göz ardı edilir. Bu durum her geçen gün kişiye kendini daha mutsuz hissettirir. Ama kendinizi ne kadar mutsuz hissetseniz de bu davranış biçiminden vazgeçemeyeceğinizi düşünürsünüz. Eğer fedakâr olmazsanız sizi sevgilerinden yoksun bırakacakları duygusuna kapılabilirsiniz. Hiç kimse sınırsız enerjiye sahip değildir. Var olan enerjimizin, varlığımızın ve güzelliğimizin bir kısmını dahi kendimize saklamayıp diğerlerine dağıtırsak bize bir şey kalmaz. Kişi en başta kendine iyi gelmeli kendi için bir şeyler yapmalı ki dışarıya yararı olsun. Bir gül ağacı düşünün dışarıya güzel görünebilmesi o bizim sevdiğimiz gül kokusunu yayabilmesi için önce sulanması lazım, sulanacak ki tomurcuk açacak, tomurcuk açacak ki gül verecek o gül vermeye başlayınca da işte insanlara hoş gözükecek ve onlar için bir şeyler yapmış olacak. Düşünün şimdi o gül ağacı kökleriyle verilen suyu kendisine almasa tüm bunları nasıl yapacak.. Eğer böyle bir çıkmazın içindeyseniz ve bunu fark ediyorsanız aslında çözüm için gerekli ilk şartı sağlamış oluyorsunuz. En önemli şart, bu durumun farkında olabilmektir. Bakış açımızı birden hızlı bir şekilde değiştirmek tabi ki de mümkün değil. Adım adım, fazladan yaptığımız davranışları ve gereksiz fedakârlıkları azaltarak yol almamız lazım, fedakârlık çok önemli bir duygudur, olmaması insani olarak bir sorun yaratır iken çok fazla olması da kişisel olarak benliğimizde oluşacak bir takım zararla sebebiyet verebiliyor. Bu yüzden bu noktada bir denge kurmak ruh sağlığımızla beraber aynı zamanda yaşamdan aldığımız doyum ve zaaflarımız adına önemlidir.
NEDEN AŞIRI FEDAKÂR OLURUZ?
Bilinçaltımız da iyi bir program olarak var olan fedakârlık altında bir çok duygu durumunu barındırır. Bu duygular;
''Onaylanma İhtiyacı''
'' Kabul Görme İhtiyacı ''
“Sevilme İhtiyacı '' dır.
Kendine değer vermeyen, kendini sevmeyen kişi, bu duyguları dışarıdan alma ihtiyacı hisseder ve ancak aşırı fedakar olursa kabul görüleceğini ve sevileceğini düşünür. Fakat dışarıdan almaya çalıştığımız sevgi ihtiyacı hiç bir zaman kişiyi tam tatmin etmez. Çünkü, kişi karşı tarafa “ben kendimden çok sana değer veriyorum” imajını verir. Böyle olunca da kişinin kendine olan saygınlığı azalır. Bu nedenle kişi kendi ile barışıp ,kendine değer verir ise aşırı fedakar davranma durumu da otomatik olarak ortadan kalkmaya başlar.
FEDAKARLIĞIN YERİNE NE KOYABİLİRİZ?
Peki; hiç mi fedakâr olmayacağız...Kendinizi ''feda'' etmeyin, özveride bulunun. Özveri gönüllü olarak yapılan ve çıkar beklentisi olmadan birine yardımcı olmaktır ve karşılık beklenmez. Beklentisiz yapılan her şey, kişiye saygınlık kazandırır. Kişi kendini faydalı bir şey yaptığı için daha değerli hisseder. Eğer yakın çevrenizde bu tarz ilişkiler içindeyseniz, fedakarlık derecenizi ölçün ve yerine sizi daha güçlendirecek olan öz değerinizi, özsaygınızı ve öz sevginizi koyun..