Fibromiyalji Sendromuna Dikkat
Yazar Alev Alp • Fizik Tedavi Uzmanı • 2 Eylül 2020 • Yorumlar:
Fibromiyalji, yaygın vücut ağrısı ve belirli anatomik bölgelerin hassasiyetiyle karakterize, sebebi tam olarak bilinmeyen kronik ağrı bozukluğu olarak tanımlanıyor.
Fibromiyaljinin tespitinde, en az 3 ay süreyle vücutta yaygın olarak hissedilmesinin yanı sıra yorgunluk, dinlendirmeyen uyku, unutkanlık ve sosyal yaşamı etkileyen isteksizlik önemli göstergeleri oluşturuyor.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Alev Alp, sebebi tam olarak bilinmeyen kronik ağrı bozukluğu olarak tanımlanan Fibromiyaljinin özellikle 25-55 yaş arası kadınlarda sık görüldüğüne dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Alev Alp, genetik yatkınlığı olan bireylerde; çevresel faktörler, kişiye bağlı metabolik ve biyokimyasal bozukluklar, otonom sinir sistemi bozukluğu, uyku sorunları, psikolojik ve bağışıklık sistemi anomalilerinin tetiği çekebileceğini de vurguluyor.
FTR Uzmanı Prof. Dr. Alev Alp, Fibromiyalji ile ilgili merak edilenleri şöyle yanıtlıyor.
Fibromiyalji nasıl seyreder?
Fibromiyalji bir kas hastalığı değildir ve vücutta iltihap bulunmaz. Sinir sistemi ve hormonal aks düzensizliği kişinin strese verdiği yanıtı düşürerek, ağrı algısını ve aynı zamanda depresyona yatkınlığını da artırır. Bağışıklık sistemi de abartılı bir yanıt halinde olabilir ve sinirsel bir enflamasyonu uyarabilir. Fibromiyalji hastalarının çoğu (%90) derin uykuya geçememe ya da derin uykuda olmaması gereken alfa dalga aktivitesinin gözlenmesi, sabah dinlenmemiş kalkma gibi bulgu ve yakınmalara sahiptir. Bütün bu semptomlar uzun dönemde beyin anatomisinde yapısal ve fonksiyonel değişikliklere sebep olabilir.
Fibromiyalji hastalığının tespiti nasıldır?
Hastanın muayenesinde dikkat çeken özellikler; sağlıklı kişilerde ağrıya sebep olmayan uyarıların bu kişilerde ağrıya neden olması ve algılanan ağrının normalden çok daha şiddetli hissedilmesidir. Tanıda; ağrının en az 3 ay süreyle vücutta yaygın olarak hissedilmesi, eşlik eden diğer belirtilerin (yorgunluk, dinlendirmeyen uyku, unutkanlık, sosyal yaşamı etkileyen isteksizlik,) varlığı ve şiddeti, aynı zamanda somatik (bedensel) semptomlar belirleyicidir. Bu semptomlar; ellerde şişlik hissi ve sabah tutukluğu, sıcak-soğuk gibi birçok duyusal uyarana hassasiyet, kas ağrısı, huzursuz bacak, huzursuz barsak, karın ağrısı, bulantı, kabızlık, saç dökülmesi, ağız kuruluğu, raynoud fenomeni, tat bozukluğu, nefes darlığı, cilt döküntüsü, ürtiker, baş dönmesi ve sinirlilik olabilir. Ağrıyı artıran sebepler; soğuk hava, nem, dinlendirmeyen uyku, gerilim tipi baş ağrısı, migren, diş gıcırdatma, fiziksel mental yorgunluk, stres, hareketsizlik, sigara ve menstruasyondur.
Ayırıcı tanıda tiroid-paratiroid-böbreküstü-hipofiz fonksiyon bozukluğu gibi endokrinolojik bozukluklar, anemi, lenfoma lösemi gibi hematolojik hastalıklar, iltihaplı romatizmalar, kas hastalıkları, D vitamini eksikliği, Multiple Skleroz, miyasteni ve malignite araştırılmalıdır. Hemen her kronik ağrılı durumda santral sinir sisteminde duyarlılık artışı ile birlikte algılanan ağrı artmakta, belli oranda fibromiyalji hali ortaya çıkabilmektedir.
Fibromiyalji Tedavisi
Tedavide ilaç ve ilaç dışı tedaviler kullanılır.
Doğru yoğunluktaki (hafif-orta dereceli) egzersiz kas kan akımını düzenlemek suretiyle bedensel dayanıklılığı artırmakta, oksijen kullanımını optimize etmekte, stresi azaltmaktadır. Bu da dolaylı yoldan depresyonu azaltan aracı maddeler olan serotonin ve opioid seviyesini artırır. Başlangıçta egzersiz gözetim altında yapılmalı, (grup egzersizleri sosyalleşmeyi de sağladığından daha faydalıdır) ağrı olursa sıklık değil yoğunluk azaltılmalıdır.
Ayırıcı tanıda laboratuvarda metabolik, endokrin ve enflamatuar süreçlerin taranmasında; tam kan sayımı, ESR, CRP, serum kalsiyum, kreatin kinaz, TSH, 25 OH D vitamini bakılması ve görüntüleme yöntemleri önem taşır.
****
Yeni tanımlamayla fibromiyalji, ağrının sinir sisteminde anormal işlenmesi yanı sıra yorgunluk, uyku bozukluğu duygu durum ve bilişsel fonksiyonlarda değişiklikle karakterizedir. 1950’li yıllarda yumuşak dokuyu tutan psikojenik/yumuşak doku romatizması (fibrozitis) olarak tanımlanmış, 1976’larda romatizma yerine ağrılı durumu tanımlayan ‘algia’ ve ‘miyo’ (kas) ile birleştirilerek ‘fibromiyalgia’ şeklinde adlandırılmıştır.