Fibromiyalji ve Travma İlişkisi: EMDR Psikoterapisinin Rolü
Yazar Elif Sevi Adıgüzel • 13 Aralık 2024 • Yorumlar:
“Ağrı bulmacasını çözmekte yeterince üzerinde durulmamış olan şey, bedendeki çözülmemiş travmalardır.”
Peter Levine
Fibromiyalji Sendromu (FMS), etiyolojisi tam olarak bilinmeyen, vücudun çeşitli bölgelerinde yaygın ağrılar, belirli noktalar üzerinde hassasiyet, azalmış ağrı eşiği, uyku bozuklukları, yorgunluk ve sıklıkla psikolojik sıkıntılarla karakterize eklem dışı bir romatizmal hastalıktır. Fibromiyalji hastalarında genellikle depresyon, anksiyete ve somatoform bozukluklar gibi psikiyatrik rahatsızlıkların da sıklıkla görüldüğü yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir.
Fibromiyalji ve ağrı arasındaki ilişki, sadece fiziksel bir semptomdan ibaret değildir. Ağrı, insan vücudunun zarar gördüğüne dair bir uyarıdır, ancak duygusal ve psikolojik faktörler de bu sürecin şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ağrı türleri fiziksel, duygusal ve travma sonrası olarak üç grupta incelenebilir. Fiziksel ağrı, doğrudan bir yaralanma veya dokunun zarar görmesinden kaynaklanırken; duygusal ağrı, çözülmemiş duyguların bedenimizde depolanması ve sağlıklı bir şekilde ifade edilmemesi sonucu ortaya çıkar. Travma sonrası ağrı ise, üzücü ve korkutucu olayların sonucunda gelişen güçlü duyguların etkisiyle şekillenir.
Fibromiyalji hastalarının ağrı deneyimlerinin, sadece fiziksel bir yaralanma değil, geçmişte yaşanan travmalarla da ilişkili olabileceği giderek daha fazla araştırılmaktadır. Birçok çalışma, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ile fibromiyalji arasında bir bağ olduğunu ortaya koymuştur.
Fibromiyalji hastalarında ayrıca çocukluk döneminde yaşanan olumsuz deneyimlerin de önemli bir etkisi vardır. Çocukluk dönemindeki travmalar, beynimizin yapısını ve bağışıklık sistemimizin sağlıklı işleyişini değiştirerek, hem vücutta hem de beyinde enflamasyon (iltihaplanma) sürecine yol açabilir. Bu durum, bireylerin yetişkinlikteki fiziksel sağlıklarını ve yaşam kalitelerini olumsuz bir şekilde etkileyebilir. Bu bağlamda, travmatik anıların işlenmesi, fibromiyalji tedavisinin önemli bir parçası haline gelmiştir.
EMDR Terapisi ve Fibromiyalji
EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) terapisi, kişinin geçmiş travmalarını işlemeyi ve bu travmalara bağlı olumsuz düşünce ve duyguları değiştirmeyi amaçlayan bir terapi yöntemidir. EMDR, çift taraflı uyarılar (örneğin, göz hareketleri, ses ya da dokunsal uyaranlar) kullanarak, bireylerin travmatik anılara odaklanmalarını sağlar. Bu süreç, anıların daha sağlıklı bir şekilde işlenmesini kolaylaştırır ve kişinin üzerindeki olumsuz etkilerini azaltır.
Shapiro (2009), travmatik anıları bir virüs gibi tanımlayarak, bunların organizmanın sağlığını tehdit ettiğini belirtir. Engel (1959) ise, travmatik yaşantıların kişinin bedeninde ağrı anıları olarak kalıcı bir şekilde depolandığını ifade etmiştir. Bu görüş, ağrı ve travmanın birbirine bağlı olduğunu gösteren önemli bir bulgudur.
Travmatik olaylar sırasında ağrı veren uyaranlar, sadece fiziksel bir yaralanma değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal imgeler, düşünceler ve duygular olarak da depolanır. Bu tür travmatik anılar, kronik ağrıya ve strese neden olabilir. EMDR terapisi, bu anıların işlenmesi sürecini kolaylaştırarak, kişilerin fibromiyalji semptomlarını iyileştirmeyi hedefler. Bu terapi ile, travmanın neden olduğu ağrılar ve stres daha etkili bir şekilde hafifletilebilir.
Sonuç
Fibromiyalji, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik faktörlerin de etkisiyle şekillenen bir hastalıktır. EMDR terapisi, travma ve stres kaynaklı fibromiyalji belirtilerinin hafifletilmesinde önemli bir tedavi seçeneği sunmaktadır. Ancak, her birey farklıdır ve tedavi kişiye özgü bir şekilde, uzman rehberliğinde planlanmalıdır. Bu nedenle, fibromiyalji hastalarında tedavi süreci, sadece fiziksel değil, duygusal ve psikolojik yönleri de göz önünde bulundurularak, bütüncül bir yaklaşım ile ele alınmalıdır.
PSİKOLOG/EMDR TERAPİSTİ
ELİF SEVİ ADIGÜZEL