Flört Şiddeti Nedir?

Yazar Merve İzbul • 9 Temmuz 2024 • Yorumlar:

Bu yazımızda, insanlık tarihi kadar eski, insan yaşamının bir parçası haline gelmiş şiddet olgusundan ve tabii ki “sevgili şiddeti, romantik partner şiddeti, yakın partner şiddeti, ilişki içi şiddet” gibi birçok kavramla açıklanabilen, şiddet türleri içerinde yer alan flört şiddetinden bahsedeceğiz. Çağımızdaki en güçlü ve giderek artan sorun haline gelen şiddet konusu günden güne çığ gibi artarken bu konuya sessiz kalmamalıyız. Toplumsal bir sorun olan şiddet, Dünya Sağlık Örgütü (WHO 2002) tarafından “Kasıtlı olarak; tehdit veya fiilen kendine, diğer bireye veya bir grup ya da topluluğa karşı yaralama, ölüm, psikolojik zarar verme, engelleme veya yoksun bırakma ile sonuçlanan fiziksel güç kullanılması” olarak tanımlanmıştır (SET,2020).

Kişilerarası şiddet türü olarak ele alınan flört şiddeti, partnerlerin ilişki içerisinde birbirlerine fiziksel, sözel veya duygusal şiddet uygulamaları ve davranışlarına sosyal kısıtlamaları getirmesi olarak tanımlanmaktadır. Başka bir tanımlama ise, genç yetişkinlik döneminde yaşanan romantik ilişkilerde, küfürlü veya şiddet içeren, tehdit, itme veya tokatlama, dayak, zorla cinsel ilişkiye zorlama gibi davranışları içeren saldırganlık, yıldırma ve baskı eylemleri olarak tanımlanmaktadır (SET,2020). Flört şiddeti ve güvensiz davranışlar; ciddi ya da sıradan, kısa ya da uzun süreli, kişilerin tanımladığı ya da yaşadığı herhangi bir ilişki biçiminde gözlemlenebilir.

İki bireyin duygusal, psikolojik, cinsel bağlılık kurduğu durumu ifade eden flört kavramının samimi, sıcak ve romantik bir paylaşım imajının aksine, partnerlerin öfke patlamaları, duygusal krizler, kıskançlık gibi zamanlarda fiziksel hedefler haline geldiği de görülmektedir. Flört sürecinde partnerler birbirleri ile uyum sürecini sağlayarak evlilik aşamasına geçebileceği gibi, flört anında travmatik süreçler de yaşayabilir.

Flört şiddetinin sınıflandırılması, diğer şiddet türlerinin sınıflandırılmasıyla benzer niteliktedir. DSÖ, flört şiddetini fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet olarak 3 grupta sınıflandırmıştır (HAMZAOĞLU, TÜRK VE YAYAK,2020).

FLÖRT ŞİDDETİNİN TÜRLERİ

1.FİZİKSEL ŞİDDET:

Şiddet denildiğinde akla ilk gelen tür olan fiziksel şiddet, şiddetin en kolay fark edilen formudur. Fiziksel güç kullanımıyla ölümle sonuçlanan olaylara neden olabilmektedir. Fiziksel şiddet acı vermek, yaralamak ya da kurbana fiziksel ıstırap vermek için fiziksel güç kullanımı olarak ifade edilmektedir (HAMZAOĞLU, VD., 2020).

Tokatlamak, dövmek, tekme atmak, sıkıştırmak, ısırmak, itmek, sürüklemek, bıçaklamak, yumruk ya da zarar verebilecek başka bir şey ile vurmak, yakmak, boğmak, bir silah, bıçak kullanmak gibi davranışlar fiziksel şiddete somut örneklerdir.

2. CİNSEL ŞİDDET:

Flört şiddeti kapsamında cinsel şiddeti; fiziksel olarak partnerini cinsel ilişkiye girmek için zorlamak veya korunmadan cinsel ilişkiye zorlamak, partnerinin istemediği ve kendisini aşağılayıcı veya küçük düşürücü hissedebileceği davranışlarda bulunmaya zorlamak, cinsel ilişki sırasında partnerine zarar vermek olarak tanımlamak mümkündür (HAMZAOĞLU, VD., 2020).

3. PSİKOLOJİK ŞİDDET:

Her ne kadar fiziksel şiddet daha çok konuşulan bir şiddet türü olsa da günlük yaşamda en sık karşılaşılan şiddet tipi psikolojik şiddettir. Fiziksel ve cinsel şiddetin olduğu gibi somut bulguları yoktur. Psikolojik şiddet toplum içerisinde ya da özel alanlarda başka bir bireyi aşağılamak ve kontrol etmeyi amaçlayan çeşitli davranışların sergilenmesi anlamına gelir (HAMZAOĞLU, VD., 2020).

Psikolojik şiddet örnekleri arasında; isim takmak, sürekli eleştirmek, şantaj, diğer kişinin utanmasını sağlayacak bir şeyler söylemek ya da yapmak, dövmekle tehdit etmek, izlemek ve hareketlerini kısıtlamak, aile ve arkadaşlara olan erişimini kısıtlamak, bilgiye, desteğe, eğitim ve sağlık hizmetleri gibi diğer kaynak ve hizmetlere erişimi kısıtlamak yer alır. Kıskançlık da psikolojik şiddetin bir türü olup, şiddet uygulayan partnerin flört ilişkisi yaşadığı kişinin hayatındaki diğer kişileri kıskanması durumudur (HAMZAOĞLU, VD., 2020).

  Bu sınıflandırmaya ek olarak, ayrıca ekonomik şiddet de eklenebilir. Ekonomik şiddet partnerinin çalışmasına izin vermeme, istemediği işte zorla çalıştırma, çalışma yaşamında ilerlemesine engel olma, para harcama özgürlüğünü elinden alma, kişinin maaşına, gelirine, mal varlıklarına el koyma vs. gibi davranışları içerebilmektedir (HAMZAOĞLU, VD., 2020).

Toplum sorunsalı olan flört ilişkisinin, nasıl yaşanabileceği hakkında sağlıklı bir bilince sahip olamayarak, partnerlerin birbirlerini sınırlaması, birbirlerinin özel alanlarına karışması doğal bir süreç olarak algılanıyor (KAPLAN,2020). Bu noktada, sadece şiddetin tanımlanması değil, şiddetin nasıl algılandığı ve yorumlandığı da önemlidir. Ataerkil bir toplum düzenine sahip olmamız ve benimsemiş olduğumuz toplumsal cinsiyet rolleri nedeni ile hâlâ bazı şiddet davranışları (kıskançlık veya kısıtlamalar) sevgi göstergesi olarak kabul edilmekte, şiddet olarak değerlendirilmemektedir. Şiddetin bu şekilde kabul edilebilir bir durum olarak değerlendirilmesi ve olumsuz bir tavır sergilenmemesi, şiddetin olağanlaşmasına ve kişinin maruz kaldığı şiddeti fark edememesine neden olmaktadır (HAMZAOĞLU, VD., 2020).

Flört şiddetini besleyen pek çok toplumsal yanlış inanış bulunmaktadır. Gençlerle ilişkiler konusunda konuşurken destekleyici, güçlendirici olabilmek ve onlara yargılamadan destek verebilmek için flört şiddeti konusunda sahip olduğunuz yanlış inanışları sorgulamak ve bu mitlerle çalışmak önem taşır (ÖZTÜRK VD., 2018).

Flört Şiddetini Besleyen Mitler:  

•    İlişkide kıskançlık ve sahiplenme sevginin göstergesidir.

•    İlişki içindeki sözel ve duygusal şiddet çok da büyütülmemelidir.

•    Duygusal ilişki içinde şiddet uygulayan kişi sosyal ilişkilerinde de uyguluyordur.

•    Şiddet uygulayan insanlar genellikle eğitimsiz insanlardır.

•    Flört içerisinde şiddet uygulayan her zaman erkektir. 

•    Erkekler hormonları nedeniyle cinsel dürtülerini kontrol edemezler.

•    Hayır demek bazen evet anlamına gelebilir.

•    Şiddete maruz bırakılanlar genellikle zayıf karaktere sahip bireylerdir.

•    Kişi maruz bırakıldığı şiddetten şikayetçi olmuyorsa; bu şiddet davranışından rahatsız olmadığı anlamına gelir.

•    İlişki içinde olanlar mahremdir; diğerleri karışmamalıdır. (ÖZTÜRK VD., 2018).

Şiddet, geleneksel olarak erkeklerin kadınları fiziksel güç üstünlüğü ile kontrol etme hakkının verildiği toplumsal erkek üstünlüğü bağlamında anlaşılabilirken, sadece erkek şiddetini değil, kadın şiddetini de anlamamıza yardımcı olabilecek süreçler ve özelliklerin önemli olduğu düşünülmektedir (SET,2020).

Cinsiyetler açısından şiddet uygulama oranlarına bakıldığında bu oranın birbirine çok yakın olduğu görülmektedir. Yani her iki cinsiyet de birbirine şiddet uygulamakta, partner şiddetinin hem uygulayanı hem de maruz bırakılanı olabilmektedir. (PARLAK, 2018).

Kişilerin özellikle 14 -16 yaş aralığında flört ilişkilerine başladıklarını ve şiddete maruz kalma risklerinin de paralel bir şekilde arttığı gözlemlenmiştir. (Wekerle & Wolfe, 1999; Aslan vd., 2008; Glass vd., 2002; akt. Karabulut & Öztürk, 2017: 8). İlgili literatür tarandığında flört şiddetinin görülme sıklığının en yoğun olduğu dönemin 16-24 yaş aralığı olduğu görülmektedir. (Mıhçıokur & Akıncı, 2015:12).  Tahmin edersiniz ki bu yaş aralıkları çocukluk döneminin sona ermesiyle birlikte mahremiyetin, arkadaşlığın, ilginin ve desteğin yavaş yavaş aile dışındaki dünyada arandığı; zihinsel ve duygusal alanın dışa doğru açıldığı bir dönem olan ergenliğe denk gelmektedir.

ERGENLİK DÖNEMİNDE ROMANTİK İLİŞKİDE YAŞANAN ŞİDDET DENEYİMİ, PARTNER ŞİDDETİNE MARUZ KALAN BİREYİ NASIL ETKİLER?

Ergenlik döneminde yaşanan istismar ve şiddete dair öğrenmelerin, yetişkin yaşamına aktarıldığı ve yetişkin partner ilişkisinin temelini oluşturduğu düşünülmektedir (Knox vd., 2009; Akt., Parlak, 2018: 59). Cinsiyet açısından bakıldığında adolesan dönemde her iki cinsiyetin birbirine şiddet uyguladığı görülmektedir (Marcus, 2007; Akt., Parlak, 2018: 60). Ergenlik döneminde romantik ilişkide yaşanan şiddet deneyimi ergenin romantik ilişki ve cinselliğe ilişkin benlik bütünlüğüne zarar verebilir. Dünyayı ve diğer insanları adaletsiz ve destekleyici olmaktan yoksun olarak görmesine neden olabilir. Aynı zamanda birey, romantik ilişkiye dair yeterli olmama duygusu yaşayabilir, kendisini güvensiz ve sevilmeyen biri olarak görebilir. Dolayısıyla istismar için kendisini suçlayabilir ve bu durum kusurlu bir benliği olduğuna dair bir algılamaya dönüşebilir (Knox vd., 2009; Akt., Parlak, 2018: 59).

Partner şiddetine maruz kalan bireyler fiziksel yaralanmaların ötesinde anksiyete/kaygı bozukluğu, depresyon, yeme bozukluğu, sigara-alkol kullanımı, madde kullanımı gibi psikolojik semptomlar sergileyebilmektedir (PARLAK, 2018).  Aynı zamanda erken yaşta (15 yaşından önce) cinsel ilişkiye girme, çok sayıda cinsel partnerin olması, korunmasız cinsel ilişki, yaralayıcı araç gereç bulundurma, intihar düşüncesi veya girişimi gibi riskli davranışlar sergileyebilmektedirler (Silverman vd., 2001; Kaestle & Halpern, 2005; Avşar-Baldan & Akış, 2017: 42; Akt., Parlak, 2018: 61). Riskli seksüel davranışlar sonucunda istenmeyen gebelik ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar gibi uzun dönem sağlık sonuçlarıyla da karşılaşılabilmektedir (Silverman vd., 2001; Kaestle & Halpern, 2005; akt., Avşar-Baldan & Akış, 2017: 42).  

Tüm bu sonuçlara rağmen ergen romantik ilişkisinde yaşanan şiddetin, ilişkinin sonlandırılmasında bir rolü olmadığı ve partnerlerin ilişkiye devam ettiği görülmektedir. Partnere yapılan duygusal ve zamansal yatırımın fazla, başka bir partner bulma alternatifininse düşük olması ilişkinin sürmesinde etken olduğu düşünülmektedir (Marcus, 2007; Akt., Parlak, 2018: 61).

ŞİDDETE MARUZ BIRAKILAN GENÇLERİ NASIL DESTEKLEMELİYİZ?

  • Yargılamadan dinleyin: Yaşadıklarını sorgulamayın. “Neden ayrılmıyorsun? Neden kendini korumuyorsun? Neden buna izin veriyorsun? Keşke benimle daha önce konuşsaydın.” gibi sorular ve ifadelerden kaçının.

  • Destekleyici mesajlar verin: “Bu yaşadıkların senin hatan değil. Hiçbir davranış şiddetin gerekçesi olamaz. Yalnız değilsin. İhtiyaç hissettiğinde ben buradayım.”

  • Süreci değerlendirmesini kolaylaştırın: “...olduğunda nasıl hissediyorsun? Ne yapmak istersin? Ne kadarını yapmaya hazırsın? Eğer ilişkin devam ederse neler olacağını düşünüyorsun? Ayrılırsan neler olacağını düşünüyorsun?..”

  • Saygılı olun: Kişisel sınırlarına saygılı olun; meraklı, detay isteyen, özel sorular sormayın. 

  • Sabırlı olun: İlişkiyi bitirmeye hazır hissetmiyorsa acele etmesini istemeyin. Bazen ısrarcı ve baskıcı olmak daha zarar verici sonuçlara neden olabilir (ÖZTÜRK VD., 2018).

GÜVENLİ, SAĞLIKLI BİR İLİŞKİ NASIL MÜMKÜN OLABİLİR? 

TOKSİK İLİŞKİLERDEN NASIL KURTULABİLİRİZ?

Bir ilişkiye başlarken asıl temel amacımız kendimizi daha iyi hissetmek iken bazı ilişkiler bize tam tersi etki yapar; zarar verir ve kendimizi kötü hissetmemize neden olur. Uzun süre fark edilmeyen duygusal fiziksel zarar veren, çok fazla yıkıcı etkisi olan, kişinin kendini hiç iyi hissetmediği fakat bunlara rağmen de asla vazgeçemediği başka bir deyişe gizlenmiş psikolojik zehir dolu o ilişkiye toksik ilişki diyebiliriz.

Elbette her ilişki ve her birey birbirinden farklıdır.  Öztürk’ ün (2017: 13) ifade ettiği gibi güvenli bir ilişki aşağıdaki özellikleri içermelidir:

  • Kendi isteklerinin, ihtiyaçlarının, düşüncelerinin, beğenilerinin farkında olmak ve bunları ifade edebilmek.

  • Zorunluluktan ya da karşındaki kişiyi memnun etmek için değil, kendin istediğin için evet diyebilmek.

  • Suçlu hissetmeden hayır diyebilmek.

  • Çatışmaları, fikir ayrılıklarını, karşıdaki için duymanın zor olabileceği duyguları ifade ederken kendini güvende hissetmek.

  • Kendini gözetmek, kendine vakit ayırmak.

  • Arkadaşlarından, hayallerinden, hobilerinden ödün vermek zorunda bırakılmamak.

  • Hissettiklerin ve yaptıkların arasında uyumsuzluk yaşamıyor olmak.

  • Kendi hedeflerine ulaşmada desteklendiğini hissetmek.

  • Başkasının mutluluğundan değil, kendi mutluluğundan sorumlu olmak.

  • İlişki içinde eşit olduğunu hissetmek.

Şiddetli ilişki güvensizdir, yalnızlaştırır, çaresiz hissettirir. Yaşadıklarınızı yakın çevrenizle paylaşın ve yardım isteyin ve sakın korkmayın!

Unutmayalım ki şiddet varsa sevgi yoktur.

PSİKOLOG MERVE İZBUL

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)