Freud’un Nesli
Yazar Sera Aydaş • 18 Mart 2024 • Yorumlar:
Kişilerin ellerinde belirli/somut bir kanıt olmamasına rağmen eşlerini, cinsel partnerlerini, hayatlarındaki kişileri ölümcül şekilde ‘’kıskanma’’, ‘’sadakatsizlikle’’ suçlama gibi saplantılara sahip olmasıdır. Othello Sendromuna sahip kişiler sadece bu düşüncelerle sınırlı kalmaz ve karşılarındaki kişilere zarar verme (eşlerine uygulanılan psikolojik, fiziksel şiddet, cinayet vb.) gibi anormal davranışları da beraberinde getirebilir. Kişi kalıp fikirlere sahiptir. Bu kalıp fikirlerin yanlış olduğu düşünülse de kişiler bu fikirleri sorgulamazlar. Bu kaçındıkları fikirler kişilerin egolarına ve öz imgelerine genellikle uyumlu olmaktadır.
İnsan kişiliğinin karmaşık bir yapısı olduğunu bilmekteyiz. Freud, kişilikten bahsederken üç ana unsur üzerinde durmuştur: id, ego ve superego. Bu üç unsur, karmaşık insan davranışlarını düzenlemek için birlikte çalışır. Sadece her kişi farklı karaktere ve yaşamlara sahip olduğu için id, ego ve superego baskınlık seviyeleri de farklı olabilmektedir. Kişiliğin bazı yönleri daha ilkel olabilirken bazı yönleri de bu ilkel olan taraflara baş kaldırabilmektedir. Eğer sağlıklı bir kişilikten bahsediyorsak id, ego ve superego birbirleriyle dengededir. Her bir unsur bireyin davranışlarına katkı sağlar. Böylelikle ego, id ve superego arasındaki dengeyi sağlamış olur, uyumlu bir kişilik ortaya çıkar. Eğer ego dengeyi sağlayamazsa id veya superego baskın olup sağlıksız bir kişilik yapısı ortaya çıkacaktır.
Sağlıksız kişiliğe sahip olan bireylerin partneri varsa ve partneri hakkında kendi içinde herhangi bir şüphe oluşursa, bunlar hastanın düşündüğü tek şey haline gelebilir. Partnerini takip edecek, sürekli her şeyini kontrol edecek hatta ve hatta partnerini takip ettirecek kişiler bile tutabilirler. Bu hastalık derecesinde kıskanç olan kişiler partnerlerinin kıyafetlerini koklar, her özel eşyayı eksiksiz kontrol etme gibi davranışlar sergiler. Bu durum da hastanın, partnerine psikolojik şiddet uygulamasına neden olabilir.
Othello sendromunun; psikolojik, çevre ve kişilik ile oldukça bağlantılı olduğu belirtilmiştir. Peki bu Othello sendromunun nedenine biyolojik açıdan bakıldığında Freud’ un desteklediği ‘’oidipus ve elektra kompleksi’’ ile bir bağlantısı olabilir mi?
Oidipus ve elektra komplekslerini mitler bakımından ele aldığımızda adını Yunan Mitolojisinden almaktadır. Babasını öldürerek onun yerine geçen ve annesiyle evlenen Oidipus’tan alır. Oidipus kompleksi, erkek çocuğun anneye aşırı düşkün olması ve babanın yerini alma isteğidir. Elektra kompleksi ise kız çocuğunun babaya aşırı düşkün olması ve annesinin yerini alma isteğini içermektedir. Bu durum sadece mitlerle sınırlanmayıp aynı zamanda masalların, filmlerin içeriklerinde de kıskançlık ve sadakatsizlik temalarıyla ele alındığı görülebilir.
Bunlardan biri olan Bin bir Gece Masalları, sadakatsizlik üzerine eşini öldüren Şehriyar’ın hikâyesini konu alır. Semerkant hükümdarı Şahzamân, görüşmek maksadıyla kardeşi-Sâsânî hükümdarı-Şehriyâr’ın memleketine gitmek üzere sarayından ayrılır fakat unuttuğu bir şeyi almak için geri döner ve karısını bir zenci köle ile yakalar; her ikisini de öldürür. Şehriyâr’ın sarayına varır fakat neşesizdir. Bir gün, kardeşinin avda bulunduğu bir sırada Şehriyâr’ın karısının, kardeşini hem de daha hayâsızca aldattığını görünce kendi hesabına teselli bulur/…/. Dönüşünde gördüklerini Şehriyâr’a anlatır. Şehriyâr sarayına döner dönmez karısını öldürtür. O günden sonra da her gün bir genç kızla evlenir ve ertesi gün boynunu vurdurur (Tülücü, 2004: 3)
İki kompleks farklı cinsiyet gruplarında görülse de ana tema aynıdır; ‘’kıskançlık’’. Bu kıskançlıkların Fallik dönemde (3-5 yaş arası) sönmesinin nedenleri vardır. Erkek çocuk, baba tarafından hadım edilmekten korkarken kız çocukta da babaya karşı olan cinsel isteklerin gerçekleşmemesi sonucu yaşanan hayal kırıklığı görülür. Yaşanan duygular ergenlik dönemine ötelenmek üzere ortadan kalkar. Bu dönemdeki çocuklar iki cins arasındaki farkları daha net görürler. Yaşadıkları kıskançlıkları belirli bir korku uğruna bırakan çocuklar hem cins oldukları ebeveyn ile ilişkiler geliştirmeye başlar. Ancak bu dönemde saplantı yaşanırsa (fixation) bu durum çocuğun ileriki yaşlarına taşınabilmektedir. Bu saplantı çözülmediği sürece cinsel problemlere, karşılıklı ilişkilerde sıkıntılara oldukça sık rastlanabilir.
Tam bu noktada zaten Freudyen kalıntılara odaklanıyoruz. Bu saplantı süreci dediğimiz kısım sağlıklı bir şekilde atlatılamadıysa o zaman ilerleyen yaşlarda Othello sendromundan bahsetmek oldukça mümkündür diyebiliriz.