Gebelik Dönemi Ruh Durumu ve Psikolojik Değişiklikler
Yazar Hatice Işık • Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı • 7 Mayıs 2020 • Yorumlar:
Hamilelik dönemi anne adayı için hem fiziksel hem psikolojik değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir. Bir anne adayı anne olacağını gebelik testiyle öğrendiğinden itibaren farklı bir ruh haline girer. Bu dönemde sosyal ve duygusal alanlarda çeşitli değişimler olduğu gibi aynı zamanda fiziksel görünüm, kendilik algısı, sosyal roller gibi alanlarda meydana gelecek değişimler sebebiyle kaygılar da yaşanabilir. Bu duygusal dalgalanmalardaki en önemli faktör hamilelik sürecinde değişen hormon seviyeleridir.
Gebelik anne adayı tarafından bir mutluluk olarak hissedilirken diğer taraftan hamilelik ile ilgili belirsizliklerden dolayı kaygılar başlayabilir. Özellikle de ilk gebeliklerde daha önceden deneyim de olmadığı için bu kaygılar daha yoğundur. Hamilelik nasıl geçecek, sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilecek miyim, nasıl bir anne olacağım gibi sorular hamilelik dönemi boyunca anne adaylarının zihinlerini meşgul edebilir. Hatta bebeğin milimetrik boyutlarda olduğu ilk günlerde bulantılara bağlı yemek yiyemediğinde acaba bebek beslenmiyor mu diye kaygılar yaşayabilir. Hata yapmaya dair korku ve suçluluk duyguları oluşabilir. Bu süreçte sosyal destek özellikle eşinden gördüğü destek anne adayının süreçle baş etme becerilerini kuvvetlendirecek ve hamilelik dönemini daha mutlu ve huzurlu geçirmesini sağlayacaktır. Tabi ki bu süreçte gebelik takibini yapan kadın doğum doktorunun yaklaşımları da çok önemli yer tutar. Bu nedenle biz kadın doğum doktorları olarak çoğu zaman hem doktor hem de psikolog olabiliyoruz.
Hamilelik Dönemindeki Psikoloji Aylara Göre Nasıl Değişir?
1-3 AY
İlk üç ay progesteron hormonu ve gebelik hormonu (beta-hcg) artışları nedeniyle mide bulantısı, halsizlik uyku hali yoğundur. En ufak koku bile bulantı hissi oluşturabilir. Bu dönemde anne adayı kendini aşırı duygusal ve hassas hisseder. Ufacık neden bile yoğun ağlama nöbetlerine sebep olabilir. Hatta anne adayı bu duruma anlam veremez. Bu durum gayet normaldir.
İlk üç ayda yaşanabilecek düşük tehlikesi gibi durumlar da kaygı ve stres sebebi olabilir. Bu nedenle etrafındaki kişilere karşı sinirlilik hali olabilir.
Bu durumlarda sosyal destek çok önemlidir özellikle de eş desteği. Bu durumların geçici olacağı bir müddet sonra rahatlama olacağı mutlaka anne adayına hatırlatılmalıdır. Özellikle şu an yaşadığımız korona pandemi sürecinde benim de gördüğüm anne adaylarında acaba bu süreçte gebe kalmasa mıydım, ya ben de enfekte olursam bebeğime enfeksiyon geçer mi gibi kaygılar var. Bu süreçte bize düşen görev gebelerimizi bilgilendirmek olup rutin kontrollerde ve videolarımızla bu kaygılardan kurtulmasına yardımcı olmaktır.
3-6 AY
Bu dönem daha sakin bir dönemdir, çünkü biraz gebelik psikolojisine alışılmıştır. Bulantı, baş dönmesi, uyku hali durumları kaybolmuştur. Bebeğin hareketleri de hissedilmeye başlayınca anne adayı bebeğin varlığını tam olarak hisseder ve kabullenir. Cinsiyet de bu dönemde öğrenildiği için anne adayları bebeğin ismi ve bebek kıyafetleri üzerine yoğunlaşır. Gebeliğin en rahat dönemidir ve keyfi çıkarılmalıdır.
6-9 AY
Gebelik sonlarına doğru yaklaşırken stres ve endişe duyguları tekrar belirmeye başlar. Anne adayının fiziksel görünümünde büyük bir değişim olur. Kilo artışı ve fiziksel değişiklikler anne adayını olumsuz etkileyebilir. Bu durumda çevredeki insanların rahatlatıcı sözleri kaygıyı azaltır.
En önemlisi doğum kaygısı yüksektir. Anne adayı eğer ki bir de ilk doğumsa nasıl doğum yapacağım, doğum sırasında sıkıntı yaşayacak mıyım gibi sorular sürekli kafasında gezinir durur. Her gece rüyasında doğum yaptığını görebilir. Bu kaygılardan kurtulmanın en iyi yolu doğum eğitimleridir ve gebelere doğum öncesi yapılan egzersizlerdir. Meditasyonlar ve gebenin psikolojik olarak doğuma hazırlanması da bu süreçte çok faydalı olur. Doğum yapılacak merkezin önceden belirlenmesi kaygıyı azaltır.
Hamilelik Depresyonu
Fakat bazı durumlar vardır ki bu durumlar depresyon bulguları olabilir ve psikolog veya psikiyatrist desteği gerektirebilir. Bunlar :
Çok fazla veya çok az uyuma
Aşırı unutkanlık ve konsantre olamama
Sürekli olumsuz düşünme
Sürekli olarak aniden ağlama isteği
Kendini değersiz hissetme
Aşırı sinirlilik
Kendini toplumdan soyutlama
Yeme alışkanlıklarının bozulması
Ayrıca gebelikte depresyonu tetikleyen bazı durumlar olabilir. Bunlar:
Stresli yaşam biçimi veya stresli bir işde çalışmak
Aile içi sorunlar
Beklenmeyen gebelik
Düşük ihtimali veya daha önce geçirilmiş düşükler
Travma yaşanması
Aile bireylerinden birinin kaybedilmesi
Doğacak çocuğun engelli doğma ihtimali
Sosyoekonomik yetersizlikler
Anne adayının daha önce depresyon geçirme öyküsü
Hamilelik sırasında yaşanan depresyon hali doğum sonrası da yaşanabilir. Fakat hamilelik gayet normal geçip doğum sonrası yaşanan bazı psikolojik durumlar da olabilir. Doğum sonrası lohusa sendromu ve doğum sonrası depresyon görülebilir.
Annelik hüznü (lohusa sendromu)
Annelik hüznü doğum sonrası ilk birkaç gün içinde başlayan, 7-10 gün içinde kendiliğinden düzelen; bunaltı, sıkıntı, sinirlilik, ağlama ve unutkanlıkla kendini gösteren bir süreçtir. Yalnız bazen bu süreç daha uzun sürebilir ve doğum sonu depresyona dönebilir. İlk doğum sonrası deneyimsizlikten ikinci veya üçüncü doğum sonrası diğer büyük çocuklarla birlikte yetememe duygusu olabilir. Bu durumda aile desteği çok önemlidir. Özellikle birinci dereceden akraba büyüklerinin yardımı faydalı olabilir.
Doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon)
Doğum sonrası depresyonun gelişmesinde fiziksel, duygusal ve sosyal değişimlerin rol oynadığı tahmin edilmektedir. Doğumun kadın vücudu üzerinde yarattığı etkiye ek olarak düzensiz ve yetersiz uyku ve fiziksel yorgunluk da depresyonun oluşmasında etkili olabilmektedir. Yenidoğan çocukla ve lohusalıkla baş edebilme her annede fraklı şekilde olabilir. Bu durumda her açıdan yani hem duygusal hem fiziksel desteğin özellikle eş tarafından önemi büyüktür. Sonuç olarak ailevi desteğin rolü büyüktür ve bu konuda babalarımıza büyük görevler düşmektedir.
Hamilelik Dönemi ve Sonrası için Öneriler
Eşinizden, ailenizden ve sosyal çevrenizden destek isteyin. Bu dönemde anne adaylarının duygusal iniş çıkışlar yaşaması ve kendilerini zaman zaman yorgun, çaresiz ve endişeli hissetmeleri doğaldır. Böyle anlarda kişinin yakın çevresinden destek görmesi onun bu duygusal tepkilerle baş etmesini kolaylaştıracaktır.
Duygularınızı gizlemeyin. Bu süreçte mutluluk kadar bazen kaygı, mutsuzluk ve öfke duygularını da yaşayabileceğinizi unutmayın ve duygularınızı gizlemeyin.
Esnek olun. Anneliğe ilk adımlarınızı attığınız bu dönemde, siz bebeğinizi, bebeğinizin de sizi tanımaya çalışmakta olduğunu ve birbirinize alışma döneminde olduğunuzu kendinize hatırlatın.
‘Mükemmel anne’ olmaya çalışmayın. “Yeteri kadar iyi anne” olmanız yeterli.
Kendinize de zaman ayırmaya çalışın. Kendinizi arkadaş çevrenizden ve yapmaktan keyif aldığınız aktivitelerden uzak tutmayın.
Mümkün olduğunca bebek uyuduğunda siz de uyuyun ya da dinlenin.
Ev içinde nefes ve gevşeme egzersizleri yapın.
Meditasyon yapabilirsiniz
İşleri parçalara bölebilirsiniz.
Her seferinde tek bir iş yapma ve tam olarak ona odaklanın. Anı yaşayın, anda kalın
Ön yargısız değerlendirmelerde bulunun, duygu ve düşüncelerin sadece duygu ve düşünce olduğu, somut olarak bize zarar veremeyecekleri ve her düşüncenin gerçeği yansıtmayabileceğini fark edin
Anı yaşayın, bir şeyi ilk kez gören meraklı bir çocuk veya sanki bir bilim adamı gibi bir şeyi ilk kez keşfediyormuş gibi yaşayın
Canınız sıkıldığında odağınızı değiştirin ve sevdiğiniz bir işle meşgul olun
Kendinizi ve etrafınızdaki canlı ve cansız her şeyi sevin
Olumlu düşünme terapisi yapın. Olumsuz düşüncelerin aklınıza girmesine izin vermeyin.