Gebelik Takibi
Yazar Gürkan Ağralı • Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı • 20 Aralık 2018 • Yorumlar:
Gebelik takibi, gebeliğin belirlenmesinden doğuma kadar geçen 40 haftalık (Son adet tarihinden itibaren) süreçte anne adayının düzenli ve periyodik kontrollerinin yapılmasıdır.
Gebelikte Periyodik Kontroller ve Takip
Her gebe kadının gebelik süresince bir sağlık elemanı veya kurumu tarafından izlenmesi gereklidir. Annenin gebelikte sağlıklı olması, sağlıklı bebek doğurması doğum öncesi bakımla sağlanır. Bu kontrollerde olabilecek sağlık sorunları erkenden belirlenebilir, gerekli önlemler zamanında alınabilir, doğumun doğru zamanda ve en iyi koşullarda yapılması sağlanır.
İlk gebelikte kadının anneliğe uyum yapabilmesi için yardıma gereksinimi vardır. Bu nedenlerle ilk gebeliklerde doğum öncesi bakım özellikli ve önemlidir. Her kontrolde ağırlık ölçümü, kan basıncı ölçümü, karın muayenesi ve ultrasonografi ile bebeğin büyümesinin takibi ve varsa gebenin mevcut şikayetleri değerlendirilir. Gebelik öncesi dönemde yapılmamışsa ilk muayenede tam kan tablosu, rutin biyokimya ölçümleri, açlık kanşekeri, hepatit markerları, kan grubu tayini, vitaminB12 düzeyi ve idrar kültürü yapılır. Dönem dönem tam kan sayımı görülür, gebe kadın vajinal ve idrar yolu enfeksiyonu açısından düzenli aralıklarla sorgulanır ve gerekirse kültür testleri ile enfeksiyon ekarte edilmeye çalışılır.
Gebeliğinin yaşının belirlenmesinde son adet tarihinin rolü tartışılmazdır. Gebelik haftası ve beklenen doğum tarihi son adet tarihine göre belirlenir. Belirli dönemlerde yapılması gereken bebek anomalileri tarama testleri ve bebek iyilik hali değerlendirme testleri vardır. Dolayısı ile gebelik yaşının tespiti son derece önemlidir. Son adet tarihi hatırlanamıyor ise USG’ de embriyonun ilk görüldüğü tarihteki ölçümü ile haftası tespit edilebilir. Erken dönemde kalp atımı varlığı olan emriyo transvajinal USG ile 6. gebelik haftasından itibaren tespit edilebilir. Bu dönemde gelişme geriliği veya ilerililiği söz konusu olmayacağı için son adet tarihini hatırlayamayan veya adet düzensizliği olan gebelerde USG ile belirlenmiş bir son adet tarihinden bahsedilir.
İlk 3 ayda takip;
Gebelik tarihine ne kadar erken başlanırsa sonuçlar anne ve bebek açısından o kadar başarılı olacaktır. İzlemeye detaylı bir öykü alımı, genel bulgular, özgeçmiş, soygeçmiş sistemik hastalıkların sorgulanması, akraba evliliği yönünden araştırılması ile başlayıp kayda geçirilir, boy ve kilosu kaydedilir. Ortalama gebelik süresinde 10-12 kg. ve üzerinde kilo alınmaması ideal olandır.
11-14. Hafta
Gebelik haftaları arasında USG ile ense kalınlığı ölçümü, burun kemiği ölçümü yapılmalı fetal kromozomal anomali taramasının ilk basamağı olan ikili tarama testi yapılmalıdır.
16-18. Hafta
Gebelik haftaları arasında yine öncelikle en sık görülen down sendromu (mongolizm) başta olmak üzere birtakım kromozomal anomalileri tanımamıza yarayan üçlü test yapılmalıdır. Amniyosentez anne karnındaki bebeğin bulunduğu ortamdan kromozomal inceleme için sıvı alma yöntemine verilen isimdir. 35 yaşın üzerindeki anne adaylarına ve üçlü testinde riski yüksek çıkan (1/270 ve üstü) anne adaylarına tanı amaçlı uygulanan bir prosedürdür. Riski emin ellerde ve steril konularda çok düşüktür, binde 2 civarındadır. Bu risk en çok karşımıza koryoamniyonit (rahimin ve zarların enfeksiyonu) ve bebeğin kaybı olarak ortaya çıkar. Amniyosentezde bebeğe ait kromozomlar incelenir ve down sendromu %100’e yakın bir oranda tespit edilir. Ancak sakat gebeliğin tespiti durumunda sonlandırma kararı her zaman ve istisnasız aileye aittir.
20-24. Hafta
Bu haftalar özellikle konusunda deneyimli radyologlar tarafından yapılacak olan detaylı USG dönemidir. Bebeğin olabilecek tüm iç ve dış fiziksel anomalileri tespit edilebilir.
24-28. Haftalar
Arasında gebelik şekeri taraması olan 50 gr. glukoz testi tüm gebelere uygulanır. Standart değerlerin üzerindeki durumlarda 100 gr. glukoz testi uygulanır. Bu testte de iki değer ve üzeri yüksek ise gebelik şekeri (gestasyonel diabet) kabul edilerek kan şekeri takibi altında gebe bir diyetisyene konsülte edilerek günlük kalori alımı hesaplanır. Az sayıda hasta insülin kullanımına gereksinim duyar. Gebelik şekeri varlığı bebekte sakatlıklara yol açmaz ancak böyle bebeklerde görülen en sık sorun doğum ağırlığında artış, normal doğum komplikasyonlarının daha fazla görülmesidir. Ayrıca bu bebekler doğduktan sonra akciğer sorunlarına bağlı solunum sıkıntısı, kan tablosunda glukoz ve bazı minerallerin düşmesine bağlı olarak metabolik sorunlar yaşarlar.
Kan uyuşmazlığı olan gebelerde uyuşmazlık iğnesi ortalama 27-28 haftada yaptırılır. Ayrıca gebeliğin 7. Haftasından itibaren herhangi bir dönemde yaşanacak vajinal kanamalar sonrası ve amniyosentez sonrası bu iğne rutin uygulanmalıdır.
28. Haftadan
Sonra gebe kadın 36.haftaya dek 4 haftada bir görülmelidir. Kan basıncı, kilo takibi yapılmalı, bebeğin ölçümleri kaydedilmelidir, yine bu dönemde erken doğumu düşündürecek bulgular taranmalı, USG ile rahim ağzı boyu ölçülmeli, vajinal akıntı sorgulanmalı, karakter değişikliği varsa vajinal kültür alınmalıdır. Erken doğum eyleminin ve suyun erken gelmesinin (36.haftadan önce) en önemli sebebi enfeksiyondur. Bu nedenle tüm gebelik boyunca belirli aralıklarla idrar kültürü (hastanın şikayeti olmasa da) yapılmalı, riskli hastalardan vajinal kültür alınmalıdır. Bu dönem gebelik tansiyonunun (preeklampsi) da başlayabileceği dönemdir. Bu nedenle gebenin ödemi, tansiyonu ve kilosu çok yakın takip edilmeli risk altındaki hastalar daha sık kontrole çağırılmalıdır.
36. Hafta
İlk pelvik muayenenin yapıldığı ve doğumun planlanmaya başladığı haftadır. Anne veya bebekle ilgili bir sorun yoksa (annenin medikal hastalıkları, 4000 gr. ve üzeri bebek, makat geliş) doğum normal vajinal doğum olarak planmalıdır. Anne için de bebek için de sağlıklı ve fizyolojik olanı normal vajinal doğumdur. Sezaryen doğum asla vajinal doğuma bir alternatif değildir. Normal doğumun gerçekleşmeyeceği veya komplikasyonlu gerçekleşebileceği durumlarda başvurulan cerrahi bir prosedür, bir ameliyattır ve bir kadının sonsuz ameliyat olma hakkı yoktur!
36. gebelik haftası ile birlikte nonstress test (NST) denilen bebeğin anne karnındaki iyilik halini gösteren teste başlanır. Ve doğuma kadar dönem dönem tekrarlanır. Son derece basit ancak o derece kıymetli bir testtir. Bebeğin fizyolojik durumunu ortaya koyar. Doğum eylemi esnasında da bu cihaz ile bebeğin kalp atımları yakından takip edilerek rahim kasılmaları ile olan ilişkisi gözlemlenir. Yani bebek içerden dışarıya “ben iyiyim. Bu doğum eylemini sorunsuz tamamlayabilirim” mesajını bize verir. 36. gebelik haftası itibariyle anne adayına emzirme eğitimi verilip meme bezlerinin muayenesi yapılır, olabilecek sorunlar önceden tespit edilir.
36. haftadan sonraki kontrol riski olmayan gebelerde 38. haftadadır. Yine annenin kan basıncı, kilosu, ödemi, bebeğin büyüme eğrisi, suyu, plasentası değerlendirilir. Sonraki kontrol 39. haftadadır. Doğum eyleminin yakınlığı tesbit edilir. Bebeğin ve annenin rutin kontrolü yapılır.
40. Hafta
Artık beklenen doğum günüdür (son adet tarihine göre). Doğum eylemi kendi kendine başlamıyor ise bekleme süresi pratikte maximum 1 haftadır. Tüm gebelerin sadece %5’i kendiliğinden beklenen doğum tarihinde doğum eylemine girerler. Gün aşımı gebelikte, gebe 2-3 günde bir görülerek eylem başlamıyor ise ortak belirlenen bir tarihte indüksiyon (suni sancı) için yatırılır ve doğum eylemi gerçekleştirilir. Suni sancıda uygulanan yöntem normalde anne kanında bulunan oksitosin hormonunun kontrollü olarak serum şeklinde verilmesi ve rahim ağrılarını tetiklemesi şeklindedir. Normal doğum ağrısından herhangi bir farkı yoktur. Baş pelvis uygunsuzluğu, göbek kordonu problemi olmayan gebelerde bu süreç çok yüksek oranda doğum ile sonlanır.
Sağlıklı bir toplum ve birey için iyi bir gebelik takibi fizyolojik bir doğum gereklidir.