Gebelikte Düşük Tehlikesi ve Bilinmesi Gerekenler

Spontan gebeliklerin büyük çoğunluğu, son adet tarihinden itibaren ilk 1 ay içinde olmak üzere, daha gebeliğin ilk ayını tamamlamadan %50-70 kadarının kaybedildiği tahmin edilmektedir. Bu düşükler, eğer beklenen adet dönemlerinde olursa çoğunlukla fark edilmez. Klinik olarak belirlenen gebeliklerin %10-15 kadarı kaybedilir. Bazı kadınların ise tesadüfen gelişen olaylar zincirinin aksine tekrarlayan düşük yaptıkları kabul edilmektedir.

İlk olarak, anne yaşı düşük riskini belirgin olarak arttırmaktadır. 40 yaşındaki bir kadın 20 yaşındaki bir kadına göre iki misli risk taşımaktadır. İkinci olarak, önceki gebelik hikayesi de belirleyicidir. Hiç düşük yapmamış nullipar kadınlarda kayıp oranı en düşük olup (%6), üç ve daha fazla düşük yapanlarda bu oran %25-30’a kadar artmaktadır. 9-12. gebelik haftalarında klinik olarak düşükle sonlanan fetüsler, haftalar önce kaybedilmiştir. Bu da demek oluyor ki, neredeyse tüm düşükler ‘’missed abortus’’dur. Yani düşük tanısı konmadan önce embriyo ölü olarak belirli bir süre uterus içinde kalmaktadır. Fetüs 8-9. gebelik haftalarında canlı olarak saptanmışsa, bundan sonra %2-3’ü kaybedilir. 16. haftada ise yalnızca %1’i kaybebidilir. 

Kromozomal anamolıler, klinik olarak tanısı konan gebelik kayıplarının en sık nedenidir. En az %50’si kromozomal anomalilerden meydana gelir.

Luteal Faz Defektleri (LPD): Yetersiz progesteron etkisidir.

Tiroid Bozuklukları: aşikar hipotiroidi ya da hipertiroidi ile ilişkilidir.

Diabetes Mellitus: Kötü kontrollü diabetes mellitusu olan kadınlarda, fetal kayıp riski artmıştır. Ancak iyi kontrollü ya da subklinik diyabet erken düşüklerin nedeni değildir.

İntrauterin Adezyonlar(Sineşi): İmplantasyon ya da erken embriyo gelişimini engelleyebilir. Adezyonlar doğum sonu dönemde aşırı uterin küretaj, intrauterin cerrahi (örneğin myomektomi)  veya endometrit sonrası oluşabilir. %15-30 oranında tekrarlayan düşüğe neden olabilirler. Eğer tekrarlayan düşükleri olan kadınlarda sineşi saptanırsa, direkt histeroskopik gözlem altında lizis yapılmalıdır. Hastaların yaklaşık %50’si cerrahi sonrası gebe kalır. 

Tamamlanmamış Mülleryan Füzyon: Bu durumun defektleri ikinci trimester kayıpları ve gebelik komplikasyonlarının bir nedeni olarak kabul edilmektedir. Düşük doğum ağırlığı, makat gelişi ve uterin kanamaları diğer sebeplerdir. İlk 3 ay gebelik kaybı ile başvurduklarında uterin kavite bölünmüş olarak görülür ise bu kayıplar uterin septum ile ilişkilidir.

Leiomyomlar: Sık görülmesine karşın, az sayıda kadında tıbbi ya da cerrahi tedavi gerektirecek bulgular gelişir. Submukoz myomların düşüğe neden olabilmeleri nedeniyle, muhtemelen lokalizasyonları büyüklüklerinden daha önemlidir.

Servikal Yetmezlik: Fonksiyonel olarak sağlam serviks ve alt uterin kavite, başarılı bir gebelik için ön koşuldur. Ağrısız açılma ve silinme ile karakterize servikal yetersizlik, genellikle orta ikinci üç ay veya erken üçüncü üç ayda meydana gelir. Servikal yetmezliği düzeltmek için cerrahi teknikler kullanılır. 

Enfeksiyonlar: Spontan düşükle ilişkili olarak variola, vaccinia, salmonella thphy, vibrio fetüs, malaria cytomegalovirus, brucella, toksoplasma, mycoplasma hominis, chlamydia trachomatisve ureplasma urealyticum rapor edilen mikroorganizma ve durumlardır. Potansiyel organizmalardan üreoplasma ve klamidya tekrarlayan düşüğün nedenidir.

Antifetal AntikoRlar: İmmun sistemin karşılığı, fetal kayıplardan sorumlu olabilir. Gebeliğin devamından sorumlu olan immunolojik süreç doğası gereği karmaşıktır. Bu antikorlar genetik farklılığa bağlı olarak doğrudan fetusa karşıdır. Anti-D aNtikorlara sahip Rh negatif (D-negatif) kadınlarda fetal kayıp çok iyi kanıtlanmıştır.

Edinsel Trombofililer: Gebelik kaybı olan kadınlarda  bulunan antikorlar, antinükleer antikorlarıdır. Edinilmiş aPL antikorları, sırasıyla lupus antikoagülan (LAC) antikorları ve antikardiyolipin (aCL) antikorları içeren geniş bir spektrum gösterir. İlk 3 ay kayıpları ile aPL ve aCL antikorları (+) tedavilerinde aspirin ve heparin önerilebilir.

Kalıtsal Trombofililer: Kalıtsal hiperkoagülabilite ile ilişkili durumlar faktör V Leiden, protrombin geninde polimorfizmi için homozigotluğu içerir.

İlaçlar, Kimyasallar ve Zararlı Ajanlar

  • X Işını: Yüksek dozlardaki ışın ve antineoplastik ajanlarının düşüğe neden oldukları bilinir. Diğer taraftan. 10 rad’a kadar pelvik radyasyona maruz kalan kadından risk artışı çok azdır veya hiç olmaz.

  • Sigara İçmek: Gebelikte sigara içmenin spontan düşüklerle ilişkili olduğu kabul edilir.

  • Kafein: Günde 300 mg’dan daha fazla kafein tüketimi (1.9 kat artışı) gebelik kaybı arasındaki ilişkiyi gösterir. Yine de, genellikle orta derece kafein alınmasının gebelik kaybına neden olmayacağı konusunda güven verilebilir.

Alkol: Gebelik kaybından bağımsız olarak, alkol kullanımından gebelik sürecinde kaçınılmalıdır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Nurdan Yıldız Kadın Hastalıkları Ve Doğum, Kupa Terapi (Hacamat), Mezoterapi Op. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)