Gebelikte Hipertansiyon
Yazar Sefa Erdem Özhan • Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı • 25 Şubat 2020 • Yorumlar:
Gebelikte tansiyon yüksekliği , yüksek riskli kabul edilen bir durum olup , yakın takip gerektirmektedir. Tespit edilen tansiyonun sistol 140 , diyastol 90 ve üzeri olması demektir.Yapılması gereken öncelikle olarak gebelik öncesi var olan bir kronik hipertansiyon hastalığı mı yoksa gebelikle birlikte ortaya çıkan bir tansiyon yüksekliği mi ayrımıdır. Tansiyonun 160/110 ve üzerinde olması şiddetli hipertansiyon olarak değerlendirilmektedir.
Gebelik öncesi bilinen bir hipertansiyon hastalığı olması veya gebeliğin 20. haftasından önce anne adayında hipertansiyon tespit edilmesi durumuna kronik ht denmektedir. Obezitesi veya ileri anne yaşı gebeliği olanlarda sık görülmektedir. Bu tür anne adaylarında tansiyon hafif orta seviyelerde kısmen ilaç kullanarak kısmen diyet ve tuz kısıtlaması ile kontrol altında tutulabiliyorsa , gebelik nispeten iyi gider . Ancak önlem alınmasına rağmen kontrol altına alınamayan tansiyon durumunda anne ve bebek sağlığı için riskler artmaktadır.
Gebeliğin 20.haftasından sonra ortaya çıkan ve genellikle lohusalık bitimi normale dönen tansiyon yüksekliği ise preeklapsi ( halk arasında gebelik tansiyon zehirlenmesi) olarak isimlendirilmektedir . Bu hastalık oluşum mekanizmasında bebeğin plesenta (eş )beslenmesinde bozulma ve salgılanan hormonların etkisiyle anne tansiyonun yükselmesi vardır
Kronik hipertansiyonu olan anne adaylarının da takip eden gebelik sürecinde %25 preeklampsi gelişebilmektedir.
Preeklampsi de tansiyon yüksekliğine , annede ; ellerde ve yüzde gelişen ödem, idrarda protein kaçağı , hızlı kilo alma , ileri aşamalarda şiddetli baş ağrısı , bulantı , kusma , sağ üst karın bölgesinde ağrı , geçici görme kaybı , bulanık görme ve ışık uçuşmaları ortaya çıkabilir , hatta şuur kaybı -nöbet geçirme (eklampsi) , beyin ödemi , beyin kanaması , akciğer ödemi ne bağlı nefes darlığı ve hellp sendromu gibi anne ve bebek hayatını tehdit eden ciddi karaciğer ve böbrek fonsiyon bozuklukları görülebilmektedir. Bu süreçte bebekte gelişme geriliği , erken doğum , plesentanın kanama ve ayrılmasına bağlı ani bebek ölümü olabilir.
Gebelikte güvenle kullanılabilen tansiyon ilaçları sınırlıdır ve kontrolsüz yükselen anne tansiyonunun belli bir dereceden sonra düşürülmesi bebeğe giden kanlanmayı da bozabileceğinden bebekte de hayati tehlike yaratabilen bir durumdur.
Preeklamsinin esas tedavisi doğumdur , burada gebeliğin kaçıncı haftasında olunduğu , bebeğin doğum sonrası yaşayabilir potansiyelde olup olmaması önemlilik arzeder.Hafif preeklampsi olan hastalarda bebek akciğer gelişimi açısından anne belli bir süreye kadar takip edilebilirken , şiddetli preeklapsi , eklampsi ve hellp sendromu gibi ağır durumlarda annenin hayati tehlikesi göz önünde bulundurularak gebelik , haftası ne olursa olsun doğumla sonlandırılır. Bu durumda sezaryenle doğum riski artar .
Ailesinde yüksek tansiyon öyküsü bulunan, daha önceki gebeliğinde benzer durumla karşılaşmış, kilo problemi olan, ikiz gebeliği bulunan hastaların daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Bu konudaki riskleri azaltmak için gebelikte kilo ve tansiyon takibi, kronik hipertansiyon hastalarında tuzsuz diyet , karbonhidratdan fakir proteinden zengin özellikle sebze, et, süt ürünleri, baklagil ağırlıklı olarak yeterli ve dengeli beslenilmesi, yorgun ve uykusuz kalınmaması, sigara içilmemesi, stres kontrolü, gebeliğe uygun egzersizlerin yapılması, riskli durumlarda uzmanın tavsiyesine göre düzenli kontrollerin sağlanması önemlidir.