Geçmiş Acıları Bırakıp Hayata Devam Etmek
Yazar Ahu Buldur • 27 Ocak 2017 • Yorumlar:
Her birimiz hayatımızın bir döneminde kırılmış, inmiştir. Duygusal bir acıyı, kırgınlığı, sarsıntıyı her birimiz deneyimlemiştir. Bunu bilmek, farkında olmak, canımızı acıtsa da bu kırgınlıklarla ne yaptığımız, nasıl başa çıktığımız, hayatımıza nasıl devam ettiğimiz, yaşadığımız kırgınlıkların kendisinden çok daha önemlidir. Çoğumuz bu kırgınlıklar yüzünden ya hayatını aktif bir şekilde yaşayamıyor, ya yaşanan olaylara takılıp kalıyor ya da zamanın pek çoğunu bu olayları düşünerek geçiriyor çünkü geçmiş kırgınlıkları bir kenara bırakıp ilerlemenin, hayata devam etmenin yolunu bilmiyor.
Çoğu zaman yaşadığımız kırgınlıklardan dolayı ilk olarak başkalarını suçlarız. Karşılığında da ya bir özür bekler ya da yaptıkları davranışın yanlış olduğunu görmelerini, kabul etmelerini isteriz. Bunların yapılmadığı ya da kırgınlıkların aşılamadığı durumlarda, yaşanan yoğun duygu ve düşüncelere hapsolur, aynı acıyı defalarca yaşarız. Bu yüzden de sürekli, devam eden bir şekilde sıkışmışlık hissi yaşarız. İsteğimiz bu histen kurtulmaktan yanadır fakat nasıl yapacağımızı bilemeyiz.
Peki nasıl yapacağız bunu? Var mıdır bir yöntemi?
İşe karar vermekle başlıyoruz.
Kırgınlıkları bırakıp, yok edip, yola devam etmek ve yeni mutluluklara yer açmak için önce karar vermek gerekiyor. Bunun için bilinçli bir şekilde kendimize söz vermek çok önemli. Kırgınlıkları bırakmak için karar vererek; geçmişte yaşadığımız acı veren deneyimleri tekrarlayan bir biçimde yeniden yaşamayı reddetmiş ve yaşanan olayları geride bırakmak için bir seçeneğimiz olduğunu kabul etmiş oluruz. Bu ilk adım çok önemli, yeterince istekli ve kararlı olmazsak verilen çabalar boşa çıkabilir ve çözüm yolunda tıkanmalar olabilir.
Kırgınlıkları bırakıp mutlu olmaya karar verdikten sonra yapılabilecek en iyi ikinci adım ise yaşanan kırgınlıkları, duyguları ifade etmeye çalışmaktır. Peki duygularımızı ifade etmek ne işe yarayacak?
Bu yöntemle sözel olarak ya da yazarak kendimizi ifade etmiş, kırgınlıklarımızı somutlaştırmış oluruz. Böylelikle kırgınlıklarımızın özellikle neye ve kime yönelik olduğunu, daha çok hangi alanlarda olduğunu daha iyi görmüş oluruz.
Duyguları ifade ederken, hissettiklerimizi kendimize ya da kırgınlığa sebep olan kişiye ifade edebiliriz. Burada tercih tamamen bizim. İster bir arkadaşımıza anlatarak, ister kendimize ya da karşıdaki kişiye bir mektup yazarak...Kendimizi ifade etmeyi farklı yöntemler kullanarak çeşitlendirebiliriz. Mesela, yazarak yaşanan olaylarda bizim de hangi alanlarda ne denli etkimiz olduğunu görebiliriz. Bunu görmek bir sonraki sefer için yapmak istemeyeceğimiz davranışları fark etmemizi ve neleri farklı yapabileceğimiz konusunda düşünmemizi, alternatif davranışlar üretmemizi sağlar.
Çoğu zaman suçu başkasında aramak, bulmak kısa bir süre için iç rahatlatıcıdır. Çünkü bu sayede kendimizi hiç bir suçu olmayan bir kurbanmış gibi görür, iyi hissederiz. Kısa bir süre sonra bu rahatlama hissi geçtiğindeyse yaşadığımız duygularla yalnız kalır, acımızı yaşamaya devam ederiz. Peki bu acıyı yaşamaya ne kadar daha devam edeceğiz? İstediğimiz, başkasının davranışları yüzünden kötü hissetmeye devam etmek mi?
İyi hissetmeye başlamak, mutlu olmak her zaman bir seçenek, bizler bu seçeneğe her zaman sahibiz. Yapmamız gereken, mutlu olmak için sorumluluk almak ve çabalamak. Harekete geçip sorumluluk almazsak kırgınlıklarımıza sebep olan kişinin eline bizi mutsuz etme fırsatı vermiş olmaz mıyız? Geçmişte bizi kıran, üzen, bize karşı hata yapan birini düşünmek, ona enerji ve vakit ayırmak yerine aynı enerji ve vakti bizi mutlu edebilecek şeylere ayırmak çok daha mantıklı ve faydacı olmaz mı? Çoğumuz bu soruyu evet olarak cevaplıyor, bu çok önemli ama ne yazık ki bunu yapmak yerine, o kadar çok geçmişe takılıp kalıyoruz ki, “şimdi”yi kaçırıyoruz. Oysa geçmişi değiştiremeyeceğimizi hepimiz biliyoruz. Yapmamız gerekenin geçmişi, onu ve yaşanan olayları bırakıp bugüne odaklanmak olduğunu bilmeliyiz çünkü bugüne, yani, “şimdi ve burada”ya odaklanırsak geçmişi daha az düşünür, daha az enerji harcarız.
Elbette ki geçmişi unutup, bir anda etkisinden kurtulmak kolay değil.. Bazen bazı anlarda hatırlatıcılar olacak, geçmişi anımsayacağız, üzüleceğiz. Bu durumla karşılaştığımızda, o an, kısa bir süreliğine geçmişi, yaşananları kabullenip, düşünüp sonrasında kendimizi bu düşüncelerden alarak “şimdi ve burada”ya yani şuana odaklanabiliriz. Böylelikle bu üzüntülü ruh halinin uzun süre devam etmesine engel olabiliriz.
Bazen yaşadığımız duygu yoğunluğuna, bize acı veren duygulara o kadar sıkışıp kalıyoruz ki, affetmeyi aklımıza bile getirmiyoruz. Oysa yapılan hatayı kabul edip, kırgınlıkları bir kenara bırakıp affetsek hayatımıza geri döneceğiz ama bunu yapmaya cesaret edemiyoruz. Kızgınlıklarımıza, kırgınlıklarımıza, acımıza öylesine sıkıca tutunuyoruz ki gitmelerine izin vermiyoruz.
Affetmek, bırakıp yola devam etmek demektir. Kırgınlıklara sebep olan kişiyi affetmek, özellikle de kendimizi affetmek, hayata kaldığımız yerden devam etmek için atılan önemli bir adımdır. Her ne kadar yaşanan kırgınlıklarda bizim de etkimiz olsa da, kendimizi, karşımızdakini affetmezsek nasıl mutlu olacağız?
Evet, yapılan bazı hataları, yanlışları unutup, affetmek hiç kolay değil.. Affetmek de mutlu olmak da zor. Çünkü zamanla acımıza o kadar alışıyoruz ki acımız en yakın arkadaşımız oluyor. Bu yüzden bir kenara bırakıp devam etme düşüncesi bile çoğu zaman bir günah işliyormuşuz hissi veriyor fakat çok yakın arkadaşımız gibi olan bu acılar, kırgınlıklar bize zarar veriyor. Stres yaratıyor, odaklanma yetimizi zedeliyor ve ilişkilerimizi olumsuz etkiliyor... Dolayısıyla, bir değişiklik yaparak bu negatif etkilerden arınıp yaşama, çok daha mutlu ve sağlıklı bir birey olarak devam etmek gerekiyor.
Zorluklar her zaman oldu, olmaya da devam edecek..Elbette ki değişim kolay bir süreç değil fakat önemli olan farkına varmak ve bir şeyleri değiştirmek için çabalamak. Yeterli ve doğru bir çabanın ardından sonuç mutlaka ki gelecektir, siz yeter ki inanın.