Genç Bilebilseydi, Yaşlı Yapabilseydi
Bu cümle psikanalizin kurucusu çoğumuzun adına aşina olduğu Sigmund Freud' a ait. Hepimiz biliyoruz ki hayatta net şekilde başarıyı yakalamak ve "keşke"lerin minimum düzeyde kalmasını sağlamak için hem enerjiye hem tecrübeye aynı anda ihtiyacımız var. Çünkü bir şeyi öğrenmenin en iyi yolu tecrübe etmektir. Dolayısıyla yaş almış olan kişilerin daha tecrübeli olduğunu varsayarız. Tabii ki bu her zaman doğru değildir. Çünkü tecrübe kazanılmış deneyimdir. Yani sadece bir olayı yaşamak yetmez o olaydan ders çıkarmak, bir daha benzer olaylarla karşılaştığında nasıl yaklaşacağını bilmek ve pratik problem çözümleri üretmek tecrübe kelimesinin karşılığıdır. Yaşlı da olsa bir sürü deneyim yaşamasına rağmen tecrübe kazanamamış insanlar da var.
Gençlerin ise her zaman harekete geçmek için yaşça ileri bir insana göre daha çok enerjisi mevcut ancak deneyim ve tecrübesi bir yetişkininki kadar değil. Dolayısıyla var olan enerjinin verimli olarak kullanılması da bir o kadar zor. Bu açığı kapatmak için yetişkinler gençlere kendi tecrübelerini aktararak yardımcı olma yoluna gitseler de bu durum pek verim sağlıyor gibi gözükmemekte. Çünkü öğrenmenin en iyi yolunun hayatı başkalarından dinlemek değil, tecrübe etmek olduğunu söylemiştim. Evet bazen bu deneyimler çok acı verici olabiliyor ama siz de çocuklarınıza nasihat verirken yaşadığınız acı verici deneyimlerden yola çıkıyorsunuz. Eğer o sıkıntı başınıza gelmeseydi, eğer o duygu yoğunluğunu, kasveti, çırpınışı yaşamasaydınız yaşanılan şey sizin zihninizde bu denli yer etmeyecekti. Çocuklarınızla konuşup, tecrübelerinizi paylaşmayın demiyorum. Tabii ki onlarla tecrübelerinizi paylaşın ama bunların üzerine de hiç değilse karşılıklı konuşun, eğer geçmişe dönüp farklı yollardan gitmiş olsaydınız, hikayenin sonu nereye varırdı bunun hayalini kurdurun. Yani nasihat edecekseniz dahi en azından çocuklarınızı düşünmeye, sorgulamaya itin. Biraz daha etkilendiklerini ve tecrübenizden faydalanmak isteyeceklerini göreceksiniz.
Her şeye rağmen anne babalara bir hatırlatmam var. Siz istiyorsunuz ki sizin yaptığınız hataları çocuklarınız yapmasın, doğru zamanda harekete geçerek doğru adımlar atsınlar. Ancak bu beklentiniz doğru olsaydı modern insanın çıkışından bu yana 60 bin yıl süre içerisinde çoktan hata yapmayı bırakmış, kusursuz bireyler olurduk. "Her insan hata yapar" ya da "bir musibet bin nasihattan iyidir" gibi sözleri söylemeyi çoktan bırakmış olurduk.
Anne babalar eğer çocuklarına yardımcı olmak istiyorlarsa çocuklarının yaptığı hatalar ve hataların üzerine konuşmalılar. Hayatta çizdiğimiz yolların çoğunun kendi insiyatifimizdeki seçimler sonucunda olduğunun, seçimleri yapmanın ise bizim kontrolümüzde olduğunu ifade etmeliler. Çocukları bir hata yaptığında "sana demiştim" yerine bu hatanın sonuçlarının hissettirdiklerini ve bir daha benzer durumla karşılaştığında ne yapacaklarını konuşmalılar. Her şeyden önemlisi ise çocuklarınıza olabildiğiniz kadar doğru örnek olmanız. Siz yanlış yaparken çocuğunuza yanlış yaptığınız konuyla ilgili nasihat vermeniz pek güvenilir olmayabilir.
Yazının kapanışında bir kere daha şunu hatırlatmak istiyorum. Siz ne kadar çabalarsanız çabalayın çocuklarının hata yapmaya ve bu hataların sonuçlarıyla yüzleşmeye devam edecek. Anne babalar olarak çocuğunuz bir hata yaptığında onlar üzüldüğü için üzülmek yerine hayatla ilgili yeni bir tecrübe kazandığını düşünerek "neyse ki yeni bir şeyler öğrendi" diye düşünmeye çalışın.