Genital Siğiller
Yazar Nilgün Şentürk • Dermatolog • 31 Ocak 2020 • Yorumlar:
Genital siğiller cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında en sık rastlanılanıdır. İnsan papilloma virüsünün (HPV) neden olduğu bir hastalıktır. 120 den fazla HPV tipi tanımlanmış olup bunlardan 30 kadarı genital bölgenin mukozası için patojeniktir.
Cinsel olarak aktif genç yetişkinlerde, hassas tekniklerle yapılan incelemelerde %50 oranında HPV enfeksiyonuna rastlanmıştır. Çiftlerden birinde enfeksiyon olduğunda diğer eşte de enfeksiyon olma riski oldukça yüksek olmakla birlikte, eşler-arası bulaşma riski kesin olarak bilinmemektedir.
Çok farklı HPV tipleri genital siğillere neden olabilmektedir. Genellikle bunlar düşük riskli (iyi huylu lezyonlara neden olanlar)ve yüksek riskli ( kanser gelişimine neden olan onkojenik tipler) HPV tipleri olarak sınıflandırılmaktadırlar
Düşük riskli HPV tipleri: 6,11,42,43,44
Yüksek riskli HPV tipleri: 16,18,31,33,35,45,51,52,56,58,59
Bulguları nelerdir?
HPV insanlarda, asemptomatik (subklinik) enfeksiyondan invaziv anogenital karsinomaya kadar uzanan çok farklı hastalıklara neden olmaktadır. Hastaların çoğunda enfeksiyon subklinik veya latent olarak seyretmektedir. Subklinik ve latent enfeksiyonlar, büyük oranda, tedaviden sonraki nükslerden sorumludur.
Klinik olarak görünür lezyon oluştuğunda ortaya çıkan genital siğiller, klasik kondiloma aküminata, Bowenoid papüllosis ve dev kondiloma akuminata (Buschke –Lowenstein tümörü) olarak karşımıza çıkmaktadır. Enfekte olan bireylerin %60’ında bireyin immun sistemi tarafından enfeksiyon sınırlandırılıp ve ortadan kaldırılmaktadır.
Kadınlarda genital siğiller vulva, vajina, serviks, perine veya anüs çevresinde ortaya çıkabilir. Hastaların %50 den fazlasında bir çok alanda lezyonlar ortaya çıkmaktadır. Siğillerin bir çoğu asemptomatik olmasına rağmen hastaların bir kısmında da anogenital bölgede kaşıntı, yanma, vajinal akıntı, veya kanama gibi semptomlar ortaya çıkabilmektedir.
Genital siğiller erkeklerde penis üzerinde veya anüste ortaya çıkarlar. İntraüretral yerleştiğinde terminal hematüri, idrar akışında değişiklik veya üretral kanamaya neden olabilirler.
Perianal bölge, vulva ve inguinal kıvrımlar gibi nemli ve kapalı bölgelerde karnıbahar benzeri lezyonlar ortaya çıkabilir. Lezyonların üzerindeki yarıklar ve girintiler arasında pürülan materyel birikmesine bağlı kötü koku oluşabilir. Renkleri genellikle gri, soluk sarı, veya pembedir. Perianal bölge lezyonlarında, reseptif anal ilişki öyküsü de varsa, mutlaka anal kanal da anoskopi ile incelenmelidir.
Dev kondiloma akküminatum siğile benzeyen büyük lezyonlardır ve derin dokulara invaze olabilmektedirler. Düşük malign potansiyeli olan bu tümörler nadiren lenf nodlarına metastaz yaparlar.
Çocuklarda genital siğiller; doğum sırasında veya sonrasındaki bakım sırasında anneden, ev içi temaslarla yada cinsel istismar sonucu bulaşabilir. Çocuklardaki genital siğillere neden olan HPV tiplerinin yetişkinlerdeki HPV tipleri ile aynı olduğu gösterilmiştir. Bu çocuklarda HPV tiplendirilmesinin yapılmasının, enfeksiyonun kaynağını saptamak açısından faydalı olabileceği söylenmektedir. Bir yaşın altındaki çocuklarda genellikle bakımını yapan kişilerden bulaş olurken, cinsel istismar 3 yaşın üzerindeki çocuklarda daha sık rastlanmaktadır. Ama yinede bu hastalar bulundukları sosyal ve çevresel şartlara göre değerlendirilip, gerekirse diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar yönünden araştırılmalıdır.
Tanısı nasıl konur?
Genital siğillerin bir çoğu çıplak gözle görülebildikleri için tanısı kolaydır, gerekirse küçük lezyonların görülebilmesi için bir büyüteç kullanılabilir. Subklinik ve latent enfeksiyon hem çok yaygın hem de etkin bir tedavisi olmadığı için bunların varlığının araştırılmasına gerek yoktur. Subklinik enfeksiyonun tespit edilmesi için asetik asitle beyazlaştırma yöntemi (%3-5 asetik asit solusyonunun lezyon üzerine 10 dakika uygulanması) kesin tanı için önerilmemektedir. Kesin tanının konulamadığı persistan lezyonlarda biyopsi yapılarak histolojik bulgularla tanı konulmaya çalışılır. Gerekli durumlarda immunoperoksidaz yöntemler, in situ hibridizasyon polimeraz zincir reksiyonu gibi komplike yöntemler kullanılabilir. Lezyondan biyopsi yapılarak tanı konulması sık kullanılan bir yöntem olmakla birlikte, klinik pratikte HPV tiplendirmesi kullanılan bir yöntem değildir.
Genital siğiller cinsel yolla bulaştığı için bu hastalar diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar yönünden ayrıntılı bir öykü ve gerekli testler yardımı ile dikkatli bir şekilde araştırılmalıdır. Ayrıca genital siğilleri olan kadınlara servikal displazi gelişim açısından belirli aralıklarla servikal smear da uygulanmalıdır.
Nasıl tedavi edilir?
Genital siğiller tedavi edilmezlerse kendiliğinden gerileyebilirler, değişmeden kalabilirler veya sayı ve boyut olarak artış gösterebilirler. Tedavide ilk amaç semptomatik olan siğillerin ortadan kaldırılmasıdır. Bununla birlikte asemptomatik lezyonları olan hastalar da kozmetik yada psikolojik nedenlerle bu siğillerin tedavi edilmesini isteyebilirler. Şu ana kadar hangi siğillerin, ne zaman gerileyeceğini tahmin etmek için etkili bir yöntem olmadığı gibi genital siğillerin tedavi edilmesinin viral bulaşı etkileyip etkilemediği de bilinmemektedir.
Tedavide çok farklı seçenekler vardır. Bunların çoğu enfekte dokuların ortadan kaldırımasına dayalı yöntemlerdir. Herhangi bir tedaviye başlanmadan önce hastalar tedavi beklentileri, iyileşme ve tekrar etme risklerinin değişkenlik gösterebileceği konusunda bilgilendirilmelidir.
Tedavilerin bazıları hastalar tarafından uygulanabilirken bazılarının da hekimler tarafından uygulanması gerekmektedir.
ÖZET
Genital siğiller seksüel olarak aktif genç yetişkinlerde oldukça sık rastlanılan bir hastalıktır. Genital siğillerin çoğu kendiliğinden veya tedavi ile iyileşme gösterse de subklinik enfeksiyonu olanların hastalığı bulaştırma riskleri, diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların varlığı açısından uyarıcı olması ve onkojenik (yüksek riskli) HPV türleri ile enfeksiyon sonucu malignite gelişme riski nedeni ile önemli bir sağlık sorunudur. Bu nedenle hastalığın bulaşma yolları, sıklığı, yaygınlığı, korunma yöntemleri ve hastalığın taşıdığı riskler konusunda hastaların bilgilendirilmesi gerekmektedir.