Gerilim Tipi Baş Ağrısı
Yazar Gökhan Gürel • Nörolog • 22 Ocak 2020 • Yorumlar:
Gerilim baş ağrısı en sık görülen baş ağrısı tipidir.
Geçmişte, kas kasılması baş ağrısı, stres baş ağrısı, psikojenik baş ağrısı gibi isimlerle anılmaktaydı.
Migrenden farklı olarak, zonklayıcı olmayıp, genelde baskı hissi, sıkışma hissi, kafada doluluk, baş ve boyunda ağırlık hissi veya mengene ile sıkılma hissi şeklinde tanımlanır.
Genellikle iki taraflıdır. Alın bölgesinde, başın arkası ve ense bölgesinde olabileceği gibi, aynı anda başın tamamında da olabilir.
Migrende olduğu gibi bulantı kusma eşlik etmez, fiziksel aktivite ile artmaz.
Ağrı kısa sürmez. Günlerce sürebilir (30 dakika ile 7 gün arasında değişebilir).
Genellikle günlük aktiviteleri yapmayı engellemez.
Özellikle öğleden sonra ve akşama doğru biraz daha kötüleşir.
Stres, gerilim, yorgunluk, gürültü, uykusuzluk, açlık, adet görme gibi etmenler gerilim tipi baş ağrısını tetikleyebilir ya da şiddetlendirebilir.
Yine bazı gerilim tipi baş ağrılı hastalarda çene eklemi ile ilgili sorunlar ve boyun ağrıları görülebilir.
Genellikle yirmili yaşlarda başlar. Orta yaşlarda daha sık görülürken, yaşla birlikte görülme sıklığı azalır. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.
Gerilim baş ağrısı yaşayan hastaların baş ağrısı sıklıkları az ise genellikle hekime baş vurmazlar ve ağrı kesicilere baş vurarak çözüm bulmaya çalışırlar.
Ancak sık gerilim baş ağrısı yaşayan (ayda 1 ile 15 gün) hastalar ya da kronikleşmiş (son 3 ayda, ayda 15 günden çok) gerilim bağ ağrılı hastalar, günlük yaşamlarının olumsuz etkilenmesi nedeni ile hekime başvururlar.
Gerilim baş ağrılı hastaların muayenesinde, alın, şakaklar, çene, boyun ve omuz kaslarında hassas tetik noktalar saptanabilir. Bu kaslarda saptanan gergin tetik noktalara elle, orta düzeyde basınç uygulandığında hassasiyetin elektrik hissi gibi bir hisle yayıldığı ve başka bir bölgeye yansıdığı saptanabilir.
Bu tetik noktalar ağrıyı ve hassasiyeti arttırıcı bazı inflamatuvar maddelerin salınımına neden olur.Bu kafa çevresindeki kasların içerisindeki sinir uçlarının hassaslaşmasına ve uyarılmasına neden olarak daha sık baş ağrısı oluşumuna neden olur.
Bir başka deyişle, baş, çene, boyun ve omuz kaslarında hassas tetik noktaları olan gerilim baş ağrılı bireylerin baş ağrıları daha sıklaşmakta ya da kronikleşebilmektedir.
Bu nedenle gerilim baş ağrısı yaşayan bireylerde tetik noktaların saptanması ve bu noktaların girişimsel yöntemlerle yok edilmesi tedavi açısından oldukça önemlidir.
Ayrıca gerilim baş ağrısı olan hastalarda çene eklemi sorunları, diş sorunları ve diş sıkma sorunlarının sık olduğu ve baş ağrısı sıklığını arttırdığı unutulmamalıdır.
Özellikle uyku apnesi ve hipertansiyon hastalarında, sabah saatlerinde ortaya çıkan baş ağrılarını gerilim tipi baş ağrılarını taklit edebilirler.
Bu nedenle, düzenli tansiyon ölçümleri ile hipertanisyon olup olmadığı takip edilmeli, uykuda horlama, uykuda nefes durması ve gündüz aşırı uykululuk gibi uyku apnesini düşündürecek yakınmaların olup olmadığı mutlaka sorgulanmalıdır.
Gerilim tipi baş ağrılı hastalarda kaygı bozuklukları (anksiyete) ve depresyon gibi psikiyatrik sorunların varlığı da sık görülür.Bu nedenle, gerilim baş ağrılı hastalarda kısa da olsa, psikiyatrik değerlendirme tedavinin planlanmasında oldukça önemlidir.
Tüm bu durumların dışında, özellikle kronik gerilim tipi baş ağrısı olan hastalarda ‘fibromiyalji’ de oldukça sık görülür. Fibromiyalji, sıklıkla kadınlarda görülen ve tüm vücutta yaygın kas ağrısı ve hassasiyet ile seyreden kronik bir hastalıktır. Fibromiyalji yaşayan bireylerde, baş ağrısının yanısıra uyku bozuklukları, yorgunluk, kaygı, depresyon, unutkanlık, sabah katılığı, yaygın vücut ağrıları ve uyuşmaları gibi belirtiler görülebilir.
Sonuç olarak bir çok hastalık gerilim tipi baş ağrısına benzer bir baş ağrısı tablosu ile ortaya çıkabilir.
Bu nedenle, bir kişideki baş ağrısı gerilim tipi baş ağrısı özelliklerini taşısa bile, eğer hastanın hikayesinde, muayenesinde, ağrı özelliklerinde kuşkulu durumlar var ise beyin görüntüleme yöntemlerine ve ileri incelemelere baş vurmak gerekebilir.
Gerilim Baş Ağrısını Neler Tetikler ?
Migren baş ağrısında olduğu gibi, gerilim baş ağrısının da tetikleyicileri vardır.
Stres, psikolojik sorunlar, depresif ve kaygılı duygu durumu, uykusuzluk ya da çok uyumak, aşırı kafein alımı, düzensiz beslenme, ağır egzersiz, sıvısız kalma ya da az sıvı alma, adet dönemi ve adet düzensizlikleri ve aşırı ağrı kesici ilaç alımı gibi etmenler tetikleyiciler arasında sayılabilir.
İster gerilim tipi baş ağrısı için, isterse de migren tipi baş ağrısı için olsun, ağrı kesicileri sık kullanmak (triptan ve kombine ağrı kesiciler için ayda 10’dan, basit ağrı kesiciler için ayda 15’ten fazla) baş ağrısını kronik günlük ve süreğen hale getirebilir.
Tetikleyicilerden ve ağrı kesici aşırı kullanımından uzak durmak gerilim tipi baş ağrılarının çoğu kez önüne geçmektedir.
Tersi durumda ise gerilim baş ağrısı sıklığı giderek artmakta ayrıca baş ağrısının kronik hale gelmesine neden olabilmektedir.
Bu saydığımız tetikleyiciler dışında, horlama, obezite gibi rahatsızlıkların da gerilim baş ağrısının kronikleşmesine neden olabileceği unutulmamalıdır.
TEDAVİ
Gerilim tipi baş ağrısında tedavi, ilaç tedavileri ve ilaç dışı tedavi yöntemleri olarak kabaca ikiye ayrılabilir. İlaç tedavileri de akut atağı gideren tedaviler ve koruyucu tedaviler olarak ayrılabilir.
1.Akut Atak Tedavileri
Baş ağrısı atakları sırasında, ağrı atağını atlatmak amacı ile kullanılır.Hepimizin bildiği ve günlük yaşamda pek çok nedenle sıkça kullandığı basit ağrı kesiciler bu amaçla sıklıkla kullanılırlar.
Migren tedavisinde kullanılan triptan grubu ilaçların ve kas gevşeticilerin gerilim tipi baş ağrısı ataklarını tedavi etme özelliği yoktur.
Hangi hastada, hangi ağrı kesicinin, hangi dozda ve sıklıkta kullanılacağı kişiden kişiye değişir. Ayrıca bilinçsiz ve sık ağrı kesici kullanımı yan etkileri nedeni ile başka organlara zarar verebileceği gibi, bir süre sonar baş ağrısını kronik ve günlük hale getirebilir! Bu nedenle hekim görüşü olmadan, gelişigüzel ağrı kesici kullanmamak gerekir.
2. Koruyucu Tedaviler
Baş ağrısı sık olarak ortaya çıkmaya başladıysa ya da sosyal yaşamı ciddi olarak etkiliyorsa koruyucu tedaviler düşnülmelidir.
Koruyucu tedavinin amacı, baş ağrısı ataklarının sıklığını, şiddetini ve süresini azaltmaktır.Ayrıca zamanında, doğru koruyucu tedavileri, yeterli süre ve dozda kullanmak baş ağrısının kronikleşmesinin ve ağrı kesici aşırı kullanımının da önüne geçilmesini sağlayacaktır.
Baş ağrısında hangi hastaya, hangi koruyucu tedavinin, hangi doz ve sürede uygulanacağı kişiye göre değişeceğinden, koruyucu tedavi mutlaka hekim tarafından başlanılmalıdır.
Koruyucu tedavide antidepresanlar başta olmak üzere, santral etkili kas gevşeticiler, tranklizanlar, bazı antikonvulzan ilaçlar ve melatonin kullanılabilir.
3.İlaç Dışı Tedaviler
Yaşam tarzı değişiklikleri, hastalığı kontrol altına alabilecek bazı tekniklerin uygulanmasının yanısıra, ilaç tedavilerine direnç gösteren ya da tolere edemeyen hastalarda tercih edilebilecek etkili ve güvenilir bazı tedavi seçenekleridir.
Bu yöntemleri kabaca şöyle listeleyebiliriz.
A.b.Yaşam şeklinin düzenlenmesi ve hastalık hakkında bilinçlenme
- Düzenli uyku ve beslenme
- Egzersiz
- Rahatlama egzersizleri
- Postur düzenlenmesi
B. Tetikleyicilerin farkında olma ve kaçınma
C. EMG-Biyofeedback
D. Bilişsel -davranışsal tedaviler (BDT) Psikolojik destek, kaygıların giderilmesi
E. Fizik tedavi
F. Kuru İğne Tedavisi
G. Tetik nokta enjeksiyonları
H. TENS (transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu)