Gıda Bağımlılığı
Yazar Harun Aysever • Psikolog • 28 Haziran 2020 • Yorumlar:
“Kendimi sürekli yemek yerken buluyorum”, “diyet yapamıyorum, yapsam da devamını getiremiyorum”, “diyet yapmayınca kilolarımı geri alıyorum”, “yemek yerken mutlu oluyorum”, “sadece formumu korumak istiyorum” gibi birçok ifadeyi duymayanımız yoktur. Hatta hayatında tek sorunu kiloları olup, “kilolarından bir kurtulsam hayatım çok daha güzelleşecek” düşüncesine sahip olan birileriyle karşılaşmışızdır. Peki bu durumun bir bağımlılık olabileceğini hiç düşündünüz mü? Bağımlılık denildiğinde akla ilk olarak madde, alkol ya da sigara gelmesi muhtemeldir. Gıda bağımlılığı da tıpkı diğer bağımlılık yapan maddeler gibi fizyolojik ve psikolojik etkiler yaratabilmektedir. Kimileri kendilerini stresli ya da endişeli hissettiklerinde yemek yemekten kesilirken, kimilerinin ise sürekli bir şeyler yeme ihtiyacı duydukmaktadırlar. Sadece stresli ya da gergin olmanın yanı sıra Dopamin gibi nörotransmitterler beynimizin ödül sistemini harekete geçirerek rahatlama ve memnuniyet hazzı oluşturmaktadır. Bu da kişinin gıdalara yönelik bağımlılığını da arttırmaktadır. Gıda Bağımlısı olan kişilerde gıda toleransı gelişmekte ve kişi şeker, tuz, yağ içeriği yüksek olan gıdaları tükettiğinde tatmin olmayıp daha fazla yemek yemeye devam ederler. Normal kiloya sahip olup formunu korumaya çalışan kişilerin gıda bağımlılığı ile mücadele etme olasılıkları çok daha yüksektir. Yemek yeme bozukluğunda en yaygın görülen problemlerin başında Tıkanırcasını Yeme Bozukluğu (binge eating) gelmektedir. Bu bozukluk kişinin tekrar eden periyodlarda kısa süre içinde rahatsız olacak düzeyde normalin üstünde fazla yemek yemesidir. Ardından kişi stres, kaygı, vicdan, pişmanlık gibi duygular yaşamaktadır. Bir diğer bozukluk ise Bulimia Nevroza olarak adlandırılan bozukluk, kişinin aşırı yemek yemesinin ardından duygusal olarak suçluluk, pişmanlık hissetmesi nedeniyle kusmaya, ishale neden olan davranışlarda bulunmaya çalışmasıdır. İleri düzeylerde daha riskli ruhsal problemler ve problem davranışlar eşlik etmektedir. Son olarak Gece Yeme Sendromu olarak adlandırılan, gece tıkanırcasına yeme bozukluğudur. Kişinin biraz açlık hissetmesine ya da hissetmemesine rağmen gece yemek yeme davranışı göstermesidir. Bu sendrom da kişiler uyku problemleri de yaşaması nedeniyle ruhsal problemlerle de karşı karşıya gelmektedir.
Gıda Bağımlılığının Belirtileri Nelerdir?
Başta önlenemeyen yemek yeme isteği ile yemek yerken ya da yemenin ardından rahatlama hazzının yaşanmasıyla kendini göstermektedir. Bunun yanı sıra sağlık problemlerinin yaşanmasına rağmen önlenemeyen yeme isteği. Kısa sürelerde hızlı ve sık yemek yeme ya da bir takım yiyecekler tüketme. Fazla kilodan kaynaklı kendini beğenmeme, kendini kirli, çirkin hissetme ve buna rağmen yemek yemeden kendini alıkoyamama. Başkalarının dikkatini çekmemek adına gizli ya da yalnız yemek yeme. Suçluluk, vicdan azabı, özgüven kaybı sonucunda yemeyi bırakmaya çalışma gibi belirtilerle kendini göstermektedir.
Nasıl Önlenebilir?
Öncelikle bu durumun bir bağımlılık olduğu ve kurtulabilmek adına gerekli desteği almayı kabul etmek en temel şartlardan biridir. Tıbbi tedavilerin yanı sıra Çözüm odaklı terapi, Bilişsel davranışçı terapi, travma terapisi ve Diyet planı ile tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Fakat günümüzde Gıda Bağımlılığına yönelik uygulanabilen Rezonans terapisi de gün geçtikçe yaygın bir biçimde uygulanıp başarılı sonuçlar ele edildiği görülmektedir. Rezonans terapisinde kişinin özel bir diyet yapmadan karbonhidratlı yiyeceklerin tüketiminden kolayca kurtulabilmesi, diyet yapıyorum psikolojisi içine girmeden porsiyonlarında küçülme, sürekli yemek yeme isteğinin yaşanmamasını sağlamaktır.