Göğüs Hastalıkları

KOAH( Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı): KOAH sigara dumanı başta olmak üzere, iç ve dış ortam hava kirliliği, mesleki ve çevresel toz maruziyeti sonucu ortaya çıkan kronik hava yolu hastalığıdır. Ülkemizde 40 yaş üstü bireylerde %19 oranında görülmektedir. Öksürük, balgam ve nefes darlığı hastalığın başlıca belirtileridir. Sigara içen bireyler çoğunlukla bu şikayetleri sigaraya bağlayarak doktora başvurmadıkları için hastalığın tanısı gecikmektedir. Kesin tanı için hastalığın belirtilerini taşıyan riskli bireylere solunum fonksiyon testi yapılmalıdır. KOAH’lı hastalarda belirtilerin arttığı ataklar izlenmektedir. Atakların en sık nedeni solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Her atak hastalığın seyrini hızlandırmaktadır. KOAH akciğer dışında başka organları da etkileyerek kalp hastalıkları, osteoporoz (kemik erimesi), diyabet (şeker hastalığı), kaşeksi (kilo kaybı) gibi başka hastalıkların gelişiminde de rol oynamaktadır. KOAH erken tanısı, tedavisinin uygun yapılması solunum yetmezliği ve ölümle sonuçlanabilecek bu hastalığın seyrini yavaşlatmak için çok önemlidir.

ASTIM: Genetik ve çevresel risk faktörlerinin etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir hava yolu hastalığıdır. Çoğunlukla 40 yaşından önce ortaya çıkarken bazı hastalarda ileri yaşta da görülebilir. Astım Türk toplumunda erişkinde %8-10 oranında görülen bir hastalıktır. Tekrarlayıcı öksürük, nefes darlığı, göğüste baskı hissi, hışıltı yakınmalarıyla seyreder. Şikayetler gece sabaha karşı ve alerjen, toz maruziyeti, egzersiz, stres, iç ve dış hava kirliliği, soğuk hava gibi tetikleyicilerle karşılaşıldığında artar. Astım bazen sadece öksürükle seyredebilir. Astım tanısı gecikirse veya hasta uygun tedavi edilmezse ölümcül seyredebilen ataklara yol açabilir. Astım atakları dünyada yılda 250.000 ölüme yol açmaktadır.

ALERJİ: Alerji bireyin gerçekte zararlı olmayan maddelere karşı aşırı reaksiyon göstermesidir. Yaşam koşullarındaki değişiklikler nedeniyle sıklığı artmaktadır. İlaç, polen, gıda alerjisi gibi farklı formları vardır. Astımlı hastalarda alerjik rinit, egzema, ürtiker gibi alerjik hastalıklar sık görülür.

Polen alerjisi: Baharın gelmesiyle polen alerjisi belirtileri sıklaşır. Polen alerjisi astımlı ve alerjik rinitli hastalarda hastalığın gelişiminde rol oynar. Polen maruziyeti ile bu hastalarda burunda kaşıntı, akıntı, geniz akıntısı, hapşırık, öksürük, nefes darlığı, hışıltı, göğüste baskı hissi gibi belirtiler ortaya çıkar. Polen maruziyetini azaltmak için bahar döneminde ev ve araçların pencerelerinin kapalı tutulması, araçlara polen filtresi takılması, sabahın erken saatlerinde dışarı çıkılmaması, dışarı çıkarken maske takılması, dışardan eve gelince kıyafetlerin değiştirilmesi, gözlük kullananların düzenli olarak gözlüklerini yıkamaları alınabilecek önlemlerdir.

AKCİĞER KANSERİ: Akciğer kanserlerinin %80-90’ı sigaraya bağlı gelişir. Sigara dışında mesleki veya çevresel asbest, radon gibi karsinojenler, hava kirliliği, ailede kanser öyküsü olması da akciğer kanseri riskini artırmaktadır. KOAH hastalarında akciğer kanseri gelişim riski sağlıklı bireylerden daha yüksektir. Kanser gelişim riski içilen sigara miktarı ve süresi ile doğru orantılı olarak artar. Sigaranın bırakılmasıyla risk azalmaya başlar ve 5 yıl sonra yarıya düşer. Akciğer kanseri belirtileri genellikle hastalığın erken dönemlerinde görülmez. Başka bir nedenle çekilen akciğer grafisinde tesadüfen tesbit edilebilir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde ise hastalık çok farklı belirtilerle kendini gösterebilir. Uzamış öksürük, balgam, hemoptzi (kanlı balgam), nefes darlığı, göğüs ağrısı, sırt ağrısı, yutma güçlüğü, ses kısıklığı, bacaklarda el ve ayak bileklerinde ağrı, kalça ağrısı, baş ağrısı, bayılma, kasılma, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, boyunda veya yüzde şişme gibi akciğerle ilgili olan veya olmayan belirtiler görülebilir. Tanı ve yaygınlığın değerlendirilmesi için akciğer grafisi, akciğer tomografisi, bronkoskopi, PET gibi yöntemler kullanılır. Hastalığın tipi ve yaygınlığına göre tedavisi planlanır.

PNÖMONİ (Zatürre): Pnömoni akciğer dokusunun enfeksiyonudur. Hava yollarının savunmasını zayıflatan sigara, hava kirliliği, grip, KOAH gibi durumlar ve vücut direncini zayıflatan diyabet, kanser, bağışıklığı baskılayan ilaç kullanımı, üst solunum yolundaki mikropların akciğere ulaşmasını kolaylaştıran yutma güçlüğü, kusma, reflü, ağız hijyeninin bozuk olması, diş ve diş eti hastalıkları gibi durumlar da pnömoni gelişim riskini artırır. Hastalık ani başlayan kuru veya balgamlı öksürük, ateş, üşüme titreme halsizlikle seyreder. Ağır durumlarda nefes darlığı, akciğer zarının etkilendiği hastalarda göğüs ağrısı görülebilir. Bazı hastalarda başlangıçta baş ağrısı, kas ağrısı, hastalık süresince karın ağrısı, bulantı, kusma gibi akciğer dışı belirtiler izlenebilir. Pnömoni özellikle yaşlı ve kalp hastalığı, diyabet gibi ek hastalığı olanlarda hızla ilerleyip ölümcül seyredebilir. Akciğerde kalıcı hasar, ölüm gibi istenmeyen sonuçların önüne geçmek için hastalığa mümkün olduğunca erken tanı konup,tedavi başlanmalıdır. Tedavide hastanın özellikleri ve hastalığın ağırlığı göz önünde bulundurularak ayaktan veya yatırılarak hastaya uygun antibiyotik başlanır.

AKCİĞER TÜBERKÜLOZU (Verem): Tüberküloz damlacık yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Hasta bireyler öksürük, konuşma, aksırık ile havaya çok sayıda tüberküloz mikrobu yayar ve bunlar uzun süre havada asılı kalır. Bu mikropları soluyan kişilerin akciğerlerine mikroplar ulaşır. Temas eden kişinin vücut direnci güçlüyse veya mikrop yoğunluğu az ise mikroplar koruyucu hücreler tarafından parçalanır ve hastalık gelişmez. Tersi durumda ise tüberküloz mikrobu akciğerde çoğalarak hastalık gelişimine yol açar. Ülkemizde veremle savaş çalışmaları sonucunda tüberküloz sıklığı 22/100.000 oranına gerilemiştir. Ancak halen hastalık ülkemizde görülmeye devam etmektedir. Mülteci akınının ülkemizde tüberküloz sıklığını artırabileceği endişesi vardır. Hastalık belirtileri uzamış öksürük, balgam, hemoptzi (kanlı balgam), nefes darlığı, kilo kaybı ateş, gece terlemesidir. Tüberküloz tanısının bir an önce konup tedavisinin başlanması hem hastada hastalığın akciğer hasarı, ölüm gibi istenmeyen etkilerini ortadan kaldırmak hem de hastanın bulaştırıcılığını azaltmak açısından çok önemlidir.

PULMONER EMBOLİ (akciğer damarlarıına pıhtı atması): Pulmoner emboli kanın yoğunluğunun arttığı, akışkanlığının azaldığı veya damar duvarının zedelendiği durumlar sonrasında çoğunlukla bacak damarlarında oluşan pıhtının kopup akciğer dolaşımına ulaşıp, akciğer damarlarını tıkamasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Belirtiler pıhtının büyüklüğü, etkilenen akciğer damar oranı ve hastanın eşlik eden kalp-akciğer hastalığı varlığına göre değişkenlik gösterir. Pıhtı büyük olup, ana akciğer damarını tıkarsa hastada ani başlayan nefes darlığı, göğüste baskı hissi, terleme, tansiyon düşüklüğü, bayılma, çarpıntı, idrar çıkışında azalma gibi belirtiler görülür. Pıhtı küçükse ve akciğer zarını etkileyecek şekilde yerleşmişse ani başlayan, nefes alıp vermekle artan, bıçak saplanır tarzda şiddetli göğüs ağrısı, nefes darlığı, öksürük, kanlı balgam izlenir. Pıhtı küçükse ve akciğer zarı etkilenmemişse tekrarlayan nefes darlığı, çarpıntı gibi belirtiler görülür.

Yakın zamanda ameliyat olmuş (özellikle diz-kalça ameliyatı sonrası), seyahat etmiş, hareketsiz yaşam tarzı olan, tüp bebek tedavisi veya başka nedenle hormon tedavisi almakta olan, doğum kontrol hapı kullanmakta olan, kanser veya KOAH olan, kilolu hastalar, 3 günden fazla yatak istirahati yapmış olan, travma geçirmiş, kalıtsal pıhtılaşma bozukluğu olan hastalarda başka nedenle açıklanamayan, ani başlayan göğüs ağrısı, hemoptzi (kanlı balgam), nefes darlığı, ateş, çarpıntı gibi yakınmalar olduğunda hasta mutlaka pulmoner emboli açısından tetkik edilmelidir. Tanı gecikmesi durumunda tekrarlayan ataklar ölümcül olabilmektedir.

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI: Nikotin sigara, pipo, puro, nargile gibi tütün ürünlerinin bağımlılık yapıcı etkisinden sorumlu maddedir. Sigaranın içinde nikotin dışında böcek ilacı yapımında kullanılan maddeler, şofben-soba zehirlenmesinden sorumlu karbon monoksit gazı gibi çoğunluğu kanser yapıcı ve akciğer başta olmak üzere birçok organ için zehirli 4000’den fazla zararlı madde vardır. Sigaraya bağlı akciğer, nefes borusu, mide-barsak sistemi, idrar kesesi, yumurtalık, lenf bezleri başta olmak üzere birçok organda kanser gelişimine yol açar. Kanser dışında kalp-damar hastalıkları, pnömoni (zatürre), KOAH, astım gibi birçok hastalığın gelişiminde rol oynar. Sigara sadece içene değil, dumanına maruz kalana da zarar verir. Pasif içicilerde kalp damar hastalığı riski %30, akciğer kanseri %25-30 artar. Sigara dumanına maruz kalan bireylerde de astım, KOAH, solunum yolu enfeksiyonları, kanser riski artar. Çocuklarda sigara dumanı maruziyeti orta kulak iltihabı, bronşit, pnömoni (zatürre) gibi enfeksiyonların yanı sıra astım, KOAH riskini ve lenfoma gibi kanserlerin de gelişme riskini artırmaktadır. Nikotin bağımlılığı bir hastalıktır. Bu hastalıkla psikolojik danışmanlık ve ilaç tedavileri ile baş-edilebilir. Sigara içmekte olan dört kişiden üçü zararlarını bilmekte ve bırakmak istemektedir.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yorumlar: (0)

Yazar

Evrim Eylem Akpınar

Göğüs Hastalıkları Prof. Dr.

Randevu al