Göz Hastalıkları
Yazar Ogün Olay • Göz Doktoru • 25 Nisan 2019 • Yorumlar:
Diyabetik (Şeker hastalığına bağlı) Göz Hastalığı Nedir?
Diyabetik göz hastalığı, bu hastalığa yakalanan kişilerde görülebilecek bir grup göz rahatsızlığını ifade etmektedir. Bu rahatsızlıkların tümü ciddi görme kaybı ve hatta körlüğe neden olabilmektedir.
Diyabetik göz hastalığı sonucu karşılaşılabilecek en önemli problemler:
Diabetik retinopati: Retina (ağ tabaka) damarlarının şekere bağlı tahribatı sonucu ortaya çıkar.
Katarakt: göz merceği bulanıklaşmasıdır. Şeker hastalarında katarakt daha erken yaşta ortaya çıkmaktadır.
Glokom (göz tansiyonu):Görme siniri harabiyeti yaparak görme kaybına neden olmaktadır.Diyabetli bir hastada glokoma yakalanma riski diğer yetişkinlere oranla yaklaşık iki kat daha fazladır.
Diyabetik Retinopati Nedir?
Diyabetik retinopati diyabete bağlı göz hastalıkları içerisinde en sık görülenidir ve yetişkinlerde önemli bir körlük sebebidir.
Diyabetik retinopatisi olan hastaların başlangıçta görmelerinde bazı değişiklikler ortaya çıkabilir. Diyabetin süresiyle diyabetik retinopatinin ortaya çıkma ve görme kaybına gidebilecek ciddi retina problemlerinin görülme olasılığı artmaktadır. Diyabetik retinopati genellikle her iki gözü birlikte etkilemektedir.
Diyabetik retinopatinin dört evresi vardır.
Hafif proliferatif olmayan retinopati: Bu en erken evredir ve mikroanevrizmalar oluşur. Bunlar retinanın küçük kan damarlarının duvarlarındaki baloncuklardır.
Orta proliferatif olmayan retinopati: Hastalık ilerledikçe retinayı besleyen bazı damarlar tıkanır.
Şiddetli proliferatif olmayan retinopati : Bu evrede tıkanan damar sayısının artmasıyla birlikte retinada beslenemeyen alanlar ortaya çıkar. Bu beslenmesi bozulan alanlardan bazı sinyaller gönderilerek yeni damar oluşumu uyarılır.
Proliferatif diyabetik retinopati: Bu en ileri evredir. Retinanın damar oluşumu için gönderdiği sinyallerin sonucunda yeni damarlar oluşur. Bu durum proliferatif diyabetik retinopati olarak adlandırılmaktadır.Bu yeni damarlar anormal yapıda olup çok kolay kanayabilirler. Bunlar, retina yüzeyi veya gözün içini dolduran saydam vitreus jeline doğru büyüyebilirler. Bu damarlar kanadığında ciddi görme kaybı hatta körlük meydana gelebilmektedir.
Diyabetik retinopati sonucu hasar gören kan damarları iki yolla görme kaybına neden olmaktadır:
Kolaylıkla kanayan, anormal kan damarları gelişebilir ve bunların göz içine kanaması sonucu görmede bulanıklık ortaya çıkar. Bu olay hastalığın en ileri ve dördüncü evresi olan proliferatif retinopati evresinde gerçekleşmektedir.
Diyabet hastalığı nedeniyle bozulan kan damarı duvarlarından kanın sıvı kısmı keskin ve merkezi görmenin gerçekleştiği makulanın (sarı nokta) merkezine sızabilir. Sızan sıvı makulada şişme ve görmede bulanıklaşmaya neden olur. Bu durum makula ödemi olarak adlandırılmaktadır. Makula ödeminin ortaya çıkma riski her ne kadar hastalık ilerledikçe artsa da hastalığın herhangi bir evresinde görülebilmektedir. Proliferatif diyabetik retinopatisi olan hastaların yaklaşık olarak yarısında aynı zamanda makula ödemi de bulunmaktadır.
Kimler Diyabetik Retinopati Riski ile Karşı Karşıyadır?
Gerek tip I gerekse tip II diyabeti olan tüm insanlar için bu risk bulunmaktadır. Bu nedenle diyabeti olan herkesin en azından yılda bir kere genişletilmiş göz bebeğinden kapsamlı bir göz dibi muayenesi yaptırmasında fayda vardır. Bir kimse ne kadar uzun süredir diyabet hastası ise bu kişide diyabetik retinopati gelişme riski o kadar fazlalaşmaktadır. Diyabet hastalarının yaklaşık olarak %40-45'inde herhangi bir evrede diyabetik retinopati görülmektedir. Diyabetik retinopatisi olan bir hastaya doktoru tarafından hastalığın ilerlemesinden korunmak amacı ile tedavi önerilebilir.
Gebelik esnasında diyabetik retinopati, diyabetli gebe için problem olabilmektedir. Görmenin korunabilmesi için tüm diyabetik gebelerin mümkün olan en kısa sürede detaylı bir göz dibi muayenesi yaptırmasında fayda vardır. Gebelik esnasında doktorunuz tarafından ilave bir takım tetkikler istenebilir.
Görmenizi Korumak için Neler Yapabilirsiniz?
Eğer diyabet hastası iseniz en azından yılda bir kere detaylı bir göz dibi muayenesi yaptırmalı ve şunları aklınızda tutmalısınız:
Proliferatif retinopati hiç bir semptom olmaksızın gelişebilir. Bu ileri evrede hasta, görme kaybı açısından yüksek risk altındadır.
Makula ödemi hiçbir semptom oluşturmaksızın diyabetik retinpatinin herhangi bir evresinde ortaya çıkabilir.
Hastada hem proliferatif retinopati hem de makula ödemi bir arada gelişse bile kişinin görmesi iyi olabilir. Bununla birlikte bu hastalar görme kaybı açısından yüksek risk altındadırlar.
Doktorunuz gözünüzde diyabetik retinopatinin herhangi bir evresini veya makula ödemini saptadığında bunu size belirtecektir. Görmenizde değişiklik olsun veya olmasın erken tanı ve zamanında tedavi görme kaybını önleyebilir.
Eğer hastada diyabetik retinopati tespit edilmişse daha sık göz muayenesi gerekebilir.
Diyabetli hastalar üzerinde yapılan çalışmalar, kan şekerinin iyi kontrolünün retinopatinin ortaya çıkış ve ilerleyişini yavaşlattığını göstermektedir. Kan şekerini mümkün olduğunca normal sınırlara yakın olarak tutabilen diyabet hastalarında aynı zamanda böbrek ve sinir hastalığı da daha az görülmektedir. İyi bir kan şekeri düzeyi kontrolü laser ihtiyacını da azaltacaktır.
Diğer bazı çalışmalar yüksek kol tansiyonu ve kolesterol düzeyinin düzeltilmesi ile görme kaybı riskinin azaltılabileceğini göstermiştir. Bunların düzeltilmesi görmenizi korumaya yardımcı olacağı gibi genel sağlığınız için de önemlidir.
Genellikle hastalığın erken evrelerinde hastanın herhangi bir şikayeti olmamaktadır ayrıca ağrı da yoktur. Diyabeti olan hasta şikayetlerin ortaya çıkmasını kesinlikle beklememelidir. Yılda en az bir kere genişletilmiş göz bebeğinden detaylı bir göz dibi muayenesi yaptırılmalıdır.
Makula (merkezi keskin görmenin sağlandığı retina bölgesi ) sıvı sızması sonucunda şiştiğinde bulanık görme ortaya çıkabilir. Bu durum makula ödemi olarak isimlendirilmektedir.
Eğer retina yüzeyinde anormal yeni damarlar oluşursa, bu damarların göz içine kanaması sonucu görme kaybı ortaya çıkabilir.
Eğer Kanama Meydana Gelirse Hastanın Şikayetleri Neler Olacaktır?
Öncelikle kanın oluşturduğu noktacıkları veya göz içinde yüzen leke görürsünüz. Eğer gözünüzde lekeler oluşursa mümkün olan en kısa zamanda göz doktorunuza başvurmalısınız. Daha ciddi kanama meydana gelmeden önce tedaviye ihtiyacınız olabilir. Kanamalar genellikle uyku esnasında ve bir kereden daha fazla olmaya eğilimlidir.
Bazen tedavi olmaksızın gözde oluşan lekeler kaybolabilir ve daha iyi görürsünüz. Bununla birlikte kanama tekrarlayabilir ve ciddi görme bozukluğu oluşabilir. Kanama artmadan önce görmede bozukluk ortaya çıkar çıkmaz göz doktorunuz tarafından muayene edilmelisiniz.
Eğer tedavi uygulanmazsa proliferatif retinopati ciddi görme kaybına hatta körlüğe neden olabilir.
Diyabetik Retinopati ve Makula Ödemi Nasıl Tespit Edilir?
Göz bebeği genişletilerek yapılan göz muayenesi: Göz bebeğinizi genişletmek amacıyla gözünüze damla damlatılır. Bu sayede göz doktorunuz gözünüzün içinde daha geniş alanları tarayabilir ve hastalığa ait bulgu olup olmadığını araştırır. Doktorunuz özel bir lens kullanarak gözünüzün retina tabakasında ve görme sinirinizde herhangi bir tahribat olup olmadığını araştırır. Bu muayene sonrasında yakın görmeniz uzun saatler boyunca bozuk kalabilr.
Doktorunuz retinanızı hastalığın aşağıda belirtilen erken bulguları yönünden kontrol edecektir:
Kanamış kan damarları
Retinada şişme (makula ödemi)
Retinada soluk renkli yağlı birikintiler (sızdıran kan damarlarının bulgusudur)
Hasarlanmış sinir dokusu
Kan damarlarında ortaya çıkan herhangi bir değişiklik
Eğer doktorunuz makula ödemi için tedaviye ihtiyacınız olduğuna inanıyorsa size florosein anjiyogram önerebilir. Bu testte kolunuzun damarından özel bir boya enjekte edilir. Boya retinanın kan damarlarından geçerken fotoğraflar çekilir. Bu test doktorunuzun sızdıran damarları tespit etmesine ve tedaviye karar vermesinde yardımcı olur.
Diyabetik Retinopati Nasıl Tedavi Edilir?
Diyabetik retinopatinin ilk üç evresinde makula ödeminiz olmadığı sürece tedavi gerekmeyecektir. Diyabetik retinopatinin ilerlemesinden kaçınmak için şeker hastalarının kan şeker, kan kolesterolü ve kan basıncı düzeylerini kontrol altında tutulmalarında fayda vardır.
Proliferatif retinopati lazer ile tedavi edilir… Lazer tedavisinde amaç anormal kan damarlarının kapatılmasına yardımcı olmaktadır. Doktorunuz gözünüzün retina tabakasında anormal damarların kapanması için makula bölgesinden uzakta lazer yanığı oluşturur. Tedavide oldukça fazla sayıda lazer yanığı oluşturmak gerektiğinden, tedavi genellikle iki veya daha fazla seansta tamamlanmaktadır. Her ne kadar tedavi sonrası çevre görmede azalma olabilse de lazer tedavisi ile mevcut görme düzeyiniz korunabilir. Lazer tedavisi renk görme ve gece görme düzeyinizde hafif bir azalmaya neden olabilir.
Lazer tedavisi anormal kan damarları kanamaya başlamadan önce uygulandığında daha etkili olmaktadır. Bu nedenle diyabet hastaları düzenli olarak genişletilmiş göz bebeğinden detaylı göz dibi muayenesi yaptırmalıdır. Kanama başlasa bile kanama düzeyine bağlı olmak koşuluyla yine de lazer tedavisi mümkün olabilir.
Eğer kanama şiddetli ise vitrektomi olarak isimlendirilen bir ameliyatın uygulanması gerekebilir. Vitrektomi ameliyatı ile gözün içindeki kan temizlenmektedir.
Makula ödemi nasıl tedavi edilir?
Makula ödemi lazer ile tedavi edilmektedir. Bu yöntem fokal (odaksal) lazer tedavisi olarak isimlendirilmektedir. Doktorunuz makulayı çevreleyen retinada sızıntıya neden olan bölgeye çok sayıda küçük lazer yanığı yerleştirir. Bu yanıklar sızıntıyı yavaşlatarak makulada biriken sıvı miktarını azaltır. Genellikle tedavi tek seansta tamamlanmaktadır. Bazen daha yoğun tedavi gerekebilir.
Bazı hastalara mevcut sızıntıyı engellemek için birden fazla fokal lazer tedavisi uygulamak gerekebilmektedir. Eğer her iki gözünüz de de makula ödemi varsa ve lazer tedavisi gerekiyorsa genellikle önce bir gözünüze tedavi uygulanmaka diğer gözün tedavisi için bir kaç hafta beklemek gerekmektedir. Oldukça küçük bir grup hastada eğer görme kaybı oluşmuşsa bir miktar görme artışı olabilmektedir. Eğer görme kaybınız olursa göz doktorunuzla irtibata geçmelisiniz.
Makula ödeminin tedavisinde lazer tedavisine yanıt vermeyen olgularda uygulanabilecek diğer bir yöntem intravitreal (göz içi) enjeksiyondur. Bu tedavi yönteminde göz içerisine küçük bir iğne ile özel ilaçlar enjekte edilmektedir. Bu uygulama genellikle ameliyathanede yapılmaktadır. İşlem kısa sürmekte ve genellikle hasta hafif bir iğnelenme hissetmektedir. Hasta işlem sonrası evine gidebilmektedir.
Lazer tedavisi ve intravitreal enjeksiyon tedavisine dirençli bazı olgularda ve görme merkezi üzerinde göz jelininin çekinti uyguladığı hastalarda vitrektomi ameliyatı da makula ödemi tedavisinde uygulanabilmektedir.
Lazer tedavisi daha önceden kaybedilmiş olan görmeyi genellikle düzeltememektedir. Bu nedenle görme kaybını önlemenin en iyi yolu diyabetik retinopati tanısının erken dönemde konmasıdır.
Vitrektomi nedir?
Eğer gözünüzün içinde çok fazla kanama varsa görmenizin tekrar düzeltilebilmesi için vitrektomi ameliyatı uygulamak gerekebilir. Eğer her iki gözünüzünde ameliyat olması gerekiyorsa öncelikle bir gözünüz ameliyat edilir birkaç hafta sonra diğer gözünüze ameliyat uygulanır.
Vitrektomi ameliyatı lokal veya genel anestezi ile uygulanabilir. Doktorunuz ameliyat sırasında gözünüzün içine girebilmek için küçük bir kesi oluşturur. Daha sonra bu kesiden göz içerisine sokulan özel bir aletle kanla bulanık hale gelmiş olan vitreus jeli (göz küresinin içini dolduran jel kıvamındaki madde) boşaltılır. Göz içindeki vitreus jeli özel bir sıvı (tuz solüsyonu) ile değiştirilir. Vitreus jelinin yapısının büyük bölümünü su oluşturduğundan ameliyat sonrasında tuz solüsyonu ile vitreus jeli arasında bir fark hissetmezsiniz.
Vitrektomi operasyonundan sonra muhtemelen evinize gidebilirsiniz. Bazı hastalar gece boyunca hastanede kalabilir. Ameliyat sonrası gözünüzde kızarıklık ve hassasiyet olacaktır. Gözünüzü korumak amacıyla bir süre gözünüz kapatılabilir. Ameliyat sonrası enfeksiyondan korunmak için bazı damlalar kullanılır.
Düzenli kontrollerinizi yaptırmak koşuluyla,çok uzun yıllar ciddi görme kaybına uğramama şansınızı artırabilirsiniz.