Grip ve Soğuk Algınlığı Kapımızda

Yazar Mehlika Öktem BozDiyetisyen • 17 Şubat 2020 • Yorumlar:

Domuz gribi, Çin’den gelen Corona virüsü derken havada uçuşan mikroplar hepimizi tedirgin etmeye devam ediyor. E bir de havaların soğumasıyla soğuk algınlığından yakınanların sayısı da arttı. Birçok kişi elinde mendil, kırmızı burunlarla dolaşıyor. Soğuk algınlığı gerçekten de “soğuk”tan mı kaynaklanıyor peki? Aslında tam olarak değil. Etrafımızda her mevsim soğuk algınlığına neden olacak çeşitli mikroorganizmalar vardır. Kimi ilkbahar, kimi sonbahar, kimi kış mevsimi ile salgına neden olabilir. Kış aylarının hastalıklarla daha çok anılmasında ise soğuklarla beraber kapalı alanlara yönelme, burun içi kıllarının hareketlerinin azalması, deride oluşan çatlaklar gibi durumlar etkilidir. Çünkü deri ve burun içi kıllar mikroorganizmaların vücudunuza girişinde engelleyici role sahipken soğuklar bu özelliklerini azaltır.

Grip virüsü vücuda girdikten sonra yüksek ateş, baş ağrısı, halsizlik, burun akıntısı, kuru öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir. Virüs, grip mikrobu taşıyan kişilerin solunum yolu salgılarıyla veya diğer bireylerle ortak kullandığı eşyalarla çok hızlı ve kolay olarak kişiden kişiye bulaşabilir.

Hastalıklardan korunmanızda bağışıklık sisteminizin kuvvetli olması çok önemlidir. Yetersiz ve dengesiz beslenme, sıvı alımının azlığı, iş hayatının yoğunluğu ile stres, sigara kullanımı, uykusuzluk gibi nedenler bağışıklık sisteminizin sağlıklı işlev göstermesini engeller ve daha kolay hastalanmanıza neden olur.

Peki, bağışıklık sisteminizi nasıl kuvvetlendirirsiniz?

Bağışıklığınızın kuvvetli olmasında besinlerin çok büyük rolü vardır. Yapılan araştırmalar 1-4 gram arası C vitamini alımının gribal şikâyetlerin şiddetini azalttığını ve süresini kısalttığını desteklemektedir. Özellikle bu dönemde yeterli C vitamini içeren besin tüketimine dikkat etmelisiniz. C vitaminine ek olarak A ve E vitaminleri; selenyum, çinko gibi mineraller, bazı yağ asitleri ve bitkilerde doğal olarak bulunan koruyucu kimyasal maddeler(fitokimyasallar) bağışıklık sistemi fonksiyonlarının devamlılığını sağlamada etkilidir. Maydanoz, biber, turunçgiller, kivi, çilek, kuşburnu C vitamini; havuç, kayısı, süt, yumurta sarısı, balık A vitamini ve bitkisel sıvı yağlar, ceviz, fındık, badem gibi sert kabuklu meyveler E vitamini açısından zengin besinlerdir. Çinko içeren et, tavuk, balık tüketmeyi ihmal etmemeniz hastalık şiddetinin azalması ve süresinin kısalması açısından etkilidir. Sarımsak gibi kükürt içeren besinlerde ise fitokimyasallar bulunur. Antioksidan enzimleri arttırarak antioksidan etki gösterir, bağışıklık sistemine katkıda bulunur. Soğan ve sarımsak tüketimi, propolis takviyeleri, kara mürver ekstresi yine hastalığın şiddetinin azalmasında etkili olacak yöntemlerdir.  

Günümüzün popüler meyvelerinden olan yaban mersini, içerdiği yüksek miktardaki C vitamini, E vitamini ve beta karoten (A vitaminin öncü maddesi) ile diğer meyve ve sebzelere oranla bağışıklık sistemi üzerinde daha olumlu etkilere sahiptir. Antioksidan özelliği ile bağışıklık sistemini güçlendirir ve oluşabilecek birçok kronik rahatsızlığa karşı korunmanızı sağlar. Yaban mersinini taze ya da kurutulmuş olarak kullanabilir, kurutulmuş şeklini demleyerek çay şeklinde içebilirsiniz. Tabi ki taze sebze ve meyvelerin yanı sıra proteinden de yeterli beslenmeniz çok önemlidir.

Günlük beslenmenizde bu besinlere yer verirken kuşburnu çayı, yeşil çay, ıhlamur veya limonlu çay içmeniz de bağışıklığınızın desteklenmesinde yardımcı olur. Aynı zamanda su tüketiminize de dikkat etmelisiniz. Solunum hücrelerinin nemli olması, virüs taşıyan damlacıkların etkisine karşı direnci sağlar. Günlük 2-2,5 litre(10-12 bardak) su içmeye özen göstermelisiniz.

    Bağışıklığınızı bahsettiğimiz yiyecek ve içecekler desteklerken stres, sigara, egzersiz yapmama, yorgunluk, uykusuzluk gibi durumlar ise baskılar. Vücudunuzu hastalıklara karşı savunmasız hale getirir. Yoğun iş veya okul hayatında bunlardan uzak durmak çok mümkün değil gibi görünse de kendinizi hastalıklardan korumak için bunlara dikkat etmelisiniz. Unutmamalısınız ki, hastalandığınız zaman egzersiz yapmaya, yeterli uyumaya ayırdığınız zamandan çok daha fazlası iş gücü ve saati kaybı olarak geri dönüyor. Yeterli uyku süresini tamamlamak bağışıklık sisteminden tutun vücudumuzdaki diğer birçok sistemin yenilenebilmesi için önemlidir. Özellikle kış mevsiminde ve grip dönemlerinde uyku saatinizi erkene çekmeyi ihmal etmemelisiniz. Haftada 3 gün yarım saatlik egzersiz ve sigara kullanmama gün boyu oluşan stresten arınmanıza yardım edeceği gibi bağışıklık sisteminizin sağlıklı bir şekilde işlev göstermesine de katkıda bulunacaktır.

 

Grip virüsünün yayılmasını engellemek maalesef sadece besinlerle mümkün olamıyor. Önemli olan faktörlerden biri de temizlik. Ellerinizi en az 3 dakika parmak araları ve tırnak içleri de köpürecek şekilde bol sabun ile yıkamaya özen göstermelisiniz. Ağız ve burun akıntılarını tek kullanımlık peçete ile silmeli ve peçeteyi çöpe atmalısınız. Ev temizliğinizi günlük kullanılan deterjanlarla düzenli olarak yapmaya özen göstermeli; kış mevsimi de olsa evinizi ve iş yerinizi mutlaka havalandırmalısınız. Salgınlar sırasında mümkün olduğu kadar tokalaşmak, öpüşerek ve sarılarak selamlaşmaktan kaçınmalısınız.

 

    Özetle, kuvvetli bir bağışıklık sistemi için;

 

  • Taze sıkılmış meyve suyu ya da 4-6 porsiyon taze meyve,

  • 2-3 porsiyon yeşil yapraklı sebze,

  • Haftada 2-3 gün tavuk ve balık,

  • Kuşburnu çayı,

  • Kivi,

  • Maydanoz,

  • Yaban mersini,

  • Sarımsak, soğan

  • Sebze suları(sebze çorbası, domates çorbası),

  • Ceviz, fındık, badem

  • 2-2,5 litre su,

  • Düzenli uyku,

  • Egzersiz

 

Önemli yardımcılarınızdır.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)